BDS: Filistin’e Arka Kapıdan Destek

A. Galip GÜMÜŞDERE

Filistinlilere İsrail işgaliyle yapılan zulümler, evlerin imha edilmesi, hamile kadınların polis bekleme noktalarında çocuklarını düşürmesi, gençlerin gelişigüzel keskin nişancılarca öldürülmesi, ikinci dünya savaşından bu yana durmadan devam etmesiyle  insanlık dışı eylemlerin en önde gelenlerinden biri. Kuşkusuz Kamboçya’da Kızıl Kmerler, Ruanda’da Fransa destekli soykırımcılar, Bosna-Hersek’teki ölüm tugaylarının katliamları daha şiddetliydi ancak onlar sadece birkaç yıl sürerken, Siyonistlern Filistinlilere zulmü 75 yıldır devam etmekte.

Bu nedenle yapılan kampanyalar Batı’da giderek zorlaşıyor. Batı ülkelerinde İsrail siyasetini eleştirmek otomatik olarak Yahudi aleyhtarlığıyla, Antisemitizm ile özdeşleştirilmekte ve eleştiri yapanların kariyerleri, hatta siyasi kariyerleri sona ermekte. İngiliz İşçi Partisi, Antisemitist olmamasına karşın, Filistin yanlısı bir yönetime sahip olduğu için medyada suçlu ilan edildi ve Başkanı Jeremy Corbyn ve bütün destekçileri görevlerinden oldu. Yahudi lobisi baskısı bu kadar kuvvetli olunca Batı’da yeni bir hareket ortaya çıktı: Boykot Yap, Başka Yere Taşı ve Müeyyide Uygula kelimeleri olan Boycott, Diversify and Sanction ya da kısaca BDS.

BDS, İsrail’in Filistin’de işgal altındaki topraklardaki hukuksuzluklarını, yerli halka vahşi hayvan muamelesi yapmasını eleştirerek, İsrail’in bu eylemlerine, işgal ve yayılma politikasına destek veren firmaların boykot edilmesini, bunlara yapılan hisse senedi ya da diğer yatırımların başka firmalara transfer edilmesini ve genel olarak bunlara müeyyide uygulanmasını öngörüyor. Örneğin İsrail’in işgal ettiği bölgelerde çok yoğun destek veren Caterpillar iş makinaları firmasının boykot edilmesi, bu firmaların hisselerinin elden çıkarılması öngörülüyor.

Son yıllarda bu kampanyalar yapılarak Batı ülkelerinde ciddi farkındalık oluşturuldu.

Amerika, İngiltere, Avrupa’nın saygın üniversiteleri, örneğin Manchester Üniversitesi, Columbia Üniversitesi ve çok sayıda benzerleri BDS kampanyalarına katıldılar. Üniversite öğrencilerinin başlattıkları kampanyalar sonucu üniversitelerin vakıf mütevelli heyetleri İsrail işgaline destek olan şirketlerle işbirliklerini, yatırım yapmayı kestiler.

Gönül ister ki ülkemizde de benzer kampanyalara üniversiteler destek verebilsin. Ancak zihniyet çoğu zaman kendini kurtarmaya yönelik olduğundan, ne bunu teklif edecek öğrenciler ne de bunu uygulayacak mütevelli heyetleri ve yönetimler kolayca bulunur.

A. Galip GÜMÜŞDERE