Ön bilgilendirme:Bu yazıyı okurken “Beled Suresi düşünsel okumalarım esnasında zihnime yansıdı.” cümlesini her paragrafın akabinde olduğu varsayılarak okunması tavsiye olunur..
Sohbeti Kur’an olanın yolu aydınlık olur:
İnsan neslinin ürediği her yerin “Belde” olduğu ve o beldede insanoğlu eliyle zorluklar aşılarak bir yeryüzü medeniyeti inşa edilebileceği;
Her nerede insan yaşıyorsa o beldenin sakinleri olarak aralarında yemin kullanılmayacak kadar şeffaf ve güvenilir yaşanması gerektiği;
Bir kent idaresi ile vatandaşları arasında ki yönetim ilişkisinin; Aile içerisinde ki baba-oğulun birbiriyle olan yakınlığı ve şeffaf münasebetine benzer bir tarzda yürümesi gerektiği;
Bir beldenin yönetiminde şeffaf yönetim tarzının yerleştirilmesinin çok zor olduğu ancak zorun başarılması halinde o beldenin mutlu bir yaşama kavuşacağı;
Yeryüzü sahipleri ve sakinlerinin insanoğlu ile birlikte her tür üreme özelliğine sahip canlılar olduğu;
Bu dünya hayatında yaşamsal işleyişin üremeye bağlı olduğu;
İnsanoğlunun yeryüzünde yaşamayı başarmasının kendi gücüne ve gayretine bağlandığı;
İnsanoğlunun bu dünyada ki zorluklara göğüs germesinin formülünü kendi bünyesinde keşfetmediği takdirde karşılaşacağı eza,cefa ve sıkıntıların bünyesini tahrip eden iç sızıya dönüşeceği;
Bu dünya hayatında çaba ve gayret neticesinde elde edilen başarı,güç ve zenginlik v.b. hiç bir şeyin insanı şımartmaması gerektiği;
Kişinin gücü ve kudreti yeryüzünün tamamına hakim bile olsa asla büyüklenmemesi; kendi gücü üstüne güç olmayacağı vehmine kapılmaması gerektiği;
Toplumsal işlerde toplum adına yetkili konuma gelen kimselerin zamanla hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini zannetmeye başlayacakları;
Toplumsal işlerde toplum adına yetki kullanan kişiler, bulundukları makama gelene kadar çok bedel ödedikleri düşüncesiyle her yaptıklarını meşru görmeye başlayacakları;
Kişinin karşılaşacağı meşakkatlerin sebebinin sorumsuzca yapacağı konuşmalarından ve bakışlarından kaynaklanacağı;
Kişinin yapacağı iyiliğin de kötülüğün de düşünceden eyleme geçme safhasının göz ve dil olduğu;
Yeryüzünde insanoğlunu diğer canlılardan ayırtan en önemli özelliğin gördüğünü dili ile ifade etmek olduğu;
İnsan gördüklerinden ve gördüklerini başkalarına aktarmak suretiyle güç ve zenginlik elde edebileceği;
Dünya hayatında “nemelazımcılığın” sıkıntısız bir yaşam olacağı düşüncesiyle insanların çoğunun tercih edeceği;
Sıkıntılarla karşılaşacağını bilse de doğru şahitlik yapmanın sıkıntılı bir yaşam olan “sarp yokuş” olduğu;
Bu dünyada insanoğlunun göz ve dil sayesinde iyilik ve güzellikler içerisinde yaşama becerisi gösterebileceği;
İyilikle-kötülüğü; Yanlışla-doğruyu birbirinden ayırtmanın “sarp yokuş” olduğu;
İnsanların çoğu, doğrudan kendisini ilgilendirmediği hususlarda yanlış-doğru tespitini yapmaktan kaçınacağı;
Kişi zorluklarla karşılaşacağını da bilse, kendisini ilgilendirsin veya ilgilendirmesin gerektiğinde, yanlış-doğru tespiti yapmasının insani, vicdani ve Kur’ani bir yol olduğu;
İnsanoğlunun yeryüzünün her türlü kimyasal fiziksel ve coğrafi sırlarına vakıf olacağı;
Yeryüzü beldesinde yaşamanın sıkıntı ve sorunlarla mücadele etmeyi gerektirdiği;
Yeryüzü beldesinde yaşayan istisnasız hiçbir insanın sorunsuz ve sıkıntısız olamayacağı;
Belde sakinlerinin çevresine problem çıkarmaması aksine problemlerin çözümüne katkı sağlaması gerektiği;
Canlılarda ki nesep ve neslin devamı bu yeryüzü beldesine ait bir özellik olduğu;
İnsanoğlunun yaşadığı beldenin kamusal menfaatini en az kişisel menfaati kadar savunması gerektiği;
İnsanoğlu neslinin devamı hususunda ihmal davranmaması gerektiği;
Babaların evlatları için bulunduğu beldenin örfüne ve çağın gereklerine göre imkanları ölçüsünde sorumluluklarının bulunduğu;
Evlatların babalar için, babaların da evlatlar için yaşamın zorluklarına karşı birbirlerine destek olmaları gerektiği;
Baba ve evlatların birlikte yaşamalarının problemli olacağı ancak bu problemlerin çözümsüz olmadığı;
Yaşamsal zorluklar ve problemlerin üstesinden aile olarak daha kolay gelinebileceği;
Gençlerin problem ve sıkıntılarını gidermek için ailesinden uzaklaşarak asla çözemeyeceği aksine daha da artıracağı;
Kişi yaşadığı çevrenin günlük yaşamda ki toplumsal kurallarına (trafik, çarşı-pazar, hal ve hareket v.b.) azami ölçüde uyması gerektiği;
Bir beldenin toplumsal sorunlarına Kur’an referanslı çözüm arandığı takdirde daha kolay çözüm bulunabileceği;
İnsanın yaptığı iyiliği ve sağladığı toplumsal faydayı bir başkasının görmesi için özel bir çabaya girmemesi gerektiği;
İnsan yaptığı iyilikleri bir başkasından takdir ve tebrik almak amacıyla yapmaması gerektiği;
Yaratıcının takdirini kazanmak için yaptığı iyilikleri kendi gözlerinin görmesi ve kendi dilinin söylemesinin yeterli olacağı;
Yeryüzü varlıklarını elde etme bakımından hiç kimse için takdir edilmiş bir limitin söz konusu olmadığı;
İnsan,yeryüzü nimetlerinden miktar ve değer bakımından sahip olduklarının tamamını Yaratıcının kendisine bahşettiği çaba ve becerisiyle elde ettiği;
İnsan elde ettiği ve sahibi olduğu yeryüzü varlıklarını meşru veya gayri meşru olmak üzere iki yoldan birisiyle elde ettiği;
Dünyevi zenginliği Kur’an referanslı meşru yoldan elde etmenin yolu toplumsal dayanışma ve adaletli paylaşımdan geçtiği;
Kur’an referanslı meşru zenginliğin çok zor olduğu bu yüzden insanların elde ettiği dünya çapında ki zenginliklerin çoğunluğunun kaynağının gayri meşru olduğu;
İnsanoğlu maddi manevi kazanımlarının meşru olmasını istiyorsa insanların gözü önünde her türlü denetime açık en ufak bir dedikoduya meydan vermeyecek şekilde son derece şeffaf bir süreç takip etmesi gerektiği ancak insanın bu yolu zorluğundan dolayı tercih etmeyeceği;
Yeryüzünde elde edilen her türlü maddi kazancın insanlığın ortak malı olduğu; “Ben kazandım” demenin Allah katında geçerli olmayacağı;
Her insan sahip olduğu maddi gücünü kendisinden başlamak üzere ailesi yakın çevresi, bulunduğu toplum ve tabi olduğu devlet olmak üzere yettiği yere kadar, Kur’andan tespit edilecek ölçüler çerçevesinde paylaşması gerektiği;
Her insan aynı ölçüde dünyevi kazanımlar elde edemeyeceği için insanların birbirlerine karşı sabırlı olmaları gerektiği;
Dünyevi güç ve iktidar elde eden insan ve insan topluluklarının kendilerine muhalif olanlar da dahil her insana karşı son derece merhametli olmaları gerektiği;
İnsanın dünya hayatında kuracağı arkadaşlıkların Kişi için ya mutluluk ve bereket kaynağı; ya da sıkıntı, mutsuzluk ve bereketsizlik kaynağı olacağı;
Kur’an referanslı kurulan arkadaşlıklar Kişinin hayatına bereket ve mutluluk getireceği;
Sabırlı ve merhametli yaşamanın, insanı dünya hayatını güvenli ve sorunsuz geçirmesine vesile olacağı;
Bu dünyada her türlü güvenliğini ve tedbirini alarak yaşayan insanın kendi hayatını huzurlu geçireceği gibi toplumun huzuruna da katkı sağlayacağı;
Toplumun güvende ve huzurlu yaşaması için ferdi olarak yapılması gereken katkıların zamanında ve gerektiğinde derhal yapılmasının şart olduğu;
İnsanoğluna has “Görme” ve “konuşma” özellikleri Kişinin toplumsal hayatında güvende ve sorunsuz olarak yaşamasına vesile olacağı;
Fert olarak insan toplumun huzuruna ve bereketine katkı sağladığı takdirde iyilerden olacağı veya aksi yönde ki katkılarından dolayı kötülerden olacağı;
İyiliğin ölçüsü Kişinin sadece kendi güvenliğini ve huzurunu sağlaması olmayıp toplumsal güvenliğin ve huzurun da azami ölçüde sağlanmasına yaptığı katkı olduğu;
Yeryüzünün halden hale girmesinin insanoğlunun dikkatini çekmesi gerektiği;
İnsanoğluna mucize olarak yeryüzü canlılarında ki üreme sisteminin işleyişi ve işleyişle ilgili bilimsel tespitlerin yeterli olacağı;
Yaratıcının yarattığı tüm canlılarda benzer organlardan bulunmasına rağmen İnsanda ki göz, dil ve iki dudağa dikkat çekmesinde bir hikmet aranması gerektiği;
Yeryüzünde yaşamakta olan tüm insanları ekonomik bağımsızlığa kavuşturmanın çok zor olduğu; İmkanları ölçüsünde bu zorluğun çözümüne katkı sağlayan her kimse “ashab-ı meymeneh” gurubu içerisinde yer alacağı;
Ayeti Kerimede bahse konu “sarp yokuşun”; Parasal gücü olan Kişilerin maddi imkanlarını üretim,istihdam ve kalkınma amaçlı yatırıma dönüştürmek olabileceği;
Maddi gücü olmadığından kaybetme korkusu olmayan müteşebbislerin kazanma azmiyle risk alarak iktisadi faaliyetin içerisine gireceği;
Maddi imkanları olan zenginlerin çoğunluğu ellerindeki parasal imkanları kaybetme korkusuyla yatırımı tercih etmeyeceği; kolay para kazanma yollarını tercih edeceği;
Üretim, istihdam ve kalkınmanın yolu olan iktisadi müteşebbisliğin bu dünyada zor yokuşlardan olduğu;
Yeryüzünde güç sahibi olup da insan özgürlüğü için çalışanların “ashabı meymeneh” gurubundan olacağı; aksi davranıp insanları kendi çıkarları doğrultusunda kullananların da “ashabı meşemeh” gurubundan olacağı;
“Ashabı meymeneh” gurubundan olmanın baş şartının “iman” olduğu; Allah’ın ayetlerini inkar edenlerin ise “ashabı meşemeh” gurubundan olacağı;
İnsan karşılaştığı dünyevi zorluklarının üstesinden gelemeyecek zannına kapılacağı;
Kontrolsüz gücün insanoğlunun aleyhine olacağı;
İnsan bu dünyada ki payına düşen kazanımlarını emek vermeksizin elde edemeyeceği;
İnsanın gayri meşru olarak kolay yoldan elde ettiği servetin hiç kimse tarafından bilinemeyeceğini zannettiği;
Her Kimse yaşantısında hesabi bir düzen yoksa hiçbir şeye güç yetiremeyeceği;
Her Kim her ne şeye sahipse yaşantısında ki hesabi düzen sayesinde olduğu;
Bu dünya hayatının sıkıntıları ne denli zor olursa olsun insanın çözebilecek güçte yaratıldığı;
İnsan “görme” ve “okuma” kabiliyeti ile tercihin birinde karar kılacağı her anının iki zıt tercihli karar anı olduğu;
İnsan mutlaka yapacağı tercihle ya zarar ya fayda göreceği; Üçüncü tercih olarak var zannedilen “tarafsızlık” diye aslında bir tercihin bulunmadığı;
İnsan kendisine has olan göz (bakmak) ve ağız yapısı (nasihat) olmak üzere her iki yolla doğru olanı hak olanı tanıyıp bulabileceği;
İnsan kendi çağdaşı Kur’an kaynaklı bilge insanların söylediklerine bakarak ve geçmiş de söylenmiş rivayet yoluyla günümüze intikal eden güzel sözleri okuyarak yanlışı doğrudan ayırt etmek suretiyle yaşantısını sürdürdüğü takdirde ashabı meymeneh gurubunda yer alacağı;
İnsan hayatında karşılaşacağı zor, sıkıntılı meşakkatli işler ve olayların üzerine
hesapsız kitapsız ve akılsızca atlamaması gerektiği;
İnsana sıkıntı veren meşakkatli işler ve olaylar Kişiye bizatihi kendisinin bileceği ve farkında olacağı bir sürecin akabinde geleceği;
Yokluğun-varlığın, açlığın-tokluğun, hüznün-mutluluğun toplumsal olarak birlikte paylaşılması ve gerektiği zamanlarda birlikte sabredilmesi gerektiği;
Toplumsal paylaşımın devlet eliyle organizeli bir şekilde yapılması halinde Müslümanın ferdi sorumluluktan kurtulacağı;
Devlet eliyle gerçekleştirilen paylaşımın şahıslar tarafından istismarı halinde ağır cezalar uygulanması gerektiği;
Devletin sosyal yardım imkanlarından yararlanırken kamu kurumlarına karşı sahtekarlık yapanlar o toplumun tüm insanlarına karşı sahtekarlık yapmış olacağı;
İşsizliğin, fakirliğin, miskinliğin, kimsesizliğin toplumun genelini ilgilendirdiği ve sorumlu olduğu;
Yeryüzünün her neresinde olursa olsun bir başka insanın hakkını gasbetmeksizin bulunduğu mekanın insana ait olduğu ve neslini çoğaltması gerektiği;
Yeryüzü nimet ve imkanlarını kullanmada tasarruf yetkisinin insanoğluna Yaratıcının tercihi olarak verildiği;
Hiçbir insanın kendi isteği,tercihi ve arzusu hilafına farklı bir hesabi durum ortaya çıkmayacağı;
İnsanoğlunun bu dünyada ki tercihlerinin sonucu yaşadığı yaşantının meşruluğu veya gayri meşruluğunun ahiret hayatında belli olacağı;
Bu dünyada meşruluğuna zekice gerekçeler bulduğumuz bir çok menfaatlerin ahiret hayatında gayri meşru olduğu ortaya çıkacağı;
İnsanın yeryüzü nimetleri ile ilgili takdirindekilerin iradesi sayesinde elde ettikleri olduğu;
Her insanın bu dünyada sahip olduklarının elde ediliş şekliyle ilgili olarak mutlaka şahitleri olacağı;
Yaratıcının kendisine vermiş olduğu akıl ve irade sayesinde elde ettikleri dünyevi güç ve kudret sahiplerinin başlangıç itibariyle bir damla sıvı olduklarını unutmamaları gerektiği;
Allah’ın verdiği akıl ve irade sayesinde dünyevi güç ve iktidar sahibi olan İnsanın kendisine hiç kimsenin güç yetiremeyeceğini zanneder olacağı;
Dünyevi güç ve iktidar sahiplerinin mahiyetinde ki yoksul ve aç insanların açlıklarını giderme sorumluluklarının bulunduğu;
Dünyevi güç ve iktidar sahiplerinin mahiyetinde ki insanların insani değerler bakımından hür ve özgürlüğünden sorumlu olacağı;
Evrensel insan haklarını savunan ve uygulanması için güçleri ölçüsünde katkı sunan iman ehli Kimselerin Ashab-ı Meymeneh tarafında yer alacağı;
Beled Suresi okumalarımdan zihnime yansıdı.
Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…
Kuran Okuyunuz. O’nu okudukça kişiye özel zihinsel yansımalarını keşfedeceksiniz. Doğrusunu Allah (cc) bilir.
Söz konusu bu ve benzeri çalışmalarım kesinlikle meal veya tefsir çalışması olmayıp, İlgili Kur’an Suresi okumalarım esnasında zihinsel olarak fehmettiğim tespitlerdir. Kişisel olarak ibadet ve zikir amaçlı yaptığımız derslerin paylaşımından kastımızın ümmeti Kur’an okumaya yönlendirmede faydası olacağı düşüncesiyle, ayetlerin ruhuna ve surenin bütünlüğüne uygun akıl ve gönül okumaları yapmak olup Kur’an’ın ibadet muamelat ve fıkhına aykırı tespitlerin varlığı halinde ehlince uyarılmaya her zaman açık ve tashihimin beyanı olduğunu belirtmek isterim.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi