islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4787
EURO
36,2260
ALTIN
2.957,05
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

BELEDİYE SEÇİMLERİ VE ÖRNEK BİR BAŞKAN: PROF. DR. AHMET BİLGİN

BELEDİYE SEÇİMLERİ VE ÖRNEK BİR BAŞKAN: PROF. DR. AHMET BİLGİN
28 Mart 2024 09:30
A+
A-

Şehir hayatında çok önemli bir yere sahip belediye başkanları, 1960 Askeri darbesine kadar hem vali idiler ve hem de belediye başkanı. Hatta Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’la ilgili çok ilginç anekdotlar anlatılırdı İstanbul’da vali ve belediye başkanı olduğu dönemlerle ilgili olarak…

Cumhuriyet döneminin ilk zamanları ve öncesinde, belediyelerin adı “şehremaneti” (şehir emaneti), belediye başkanlarının adı da “şehremini” (şehir emini) idi.

Güncel anlamda dünün belediyeleri, şehrin esas sahibi ve yerleşik sakinleri adına ahalinin iş hayatı, medeni ilişkileri ve müşterek yaşamının ekonomik, sosyal ve yasal gereklerini “hak, hukuk, adalet ve bilge dayalı” düzenleme görevi yüklenmişti. kişiler için geçici-emanet, yani yerel halk adına emanetçi kurumlardı.

Bunlar, yani “şehremini”, kul hakkına riayet eder, Belediyeye “Beytü’l-mal” gözüyle bakarlardı. Dayanaklı iş, icraat, eylem ve faaliyetlerde bulundukları içindir ki, şehir emaneti, yani belediyenin başına (başkanlığına) halk içinde muteber, çok emin, namuslu, dürüst, erdemli bir adam getirilir ve bunun adına da “şehir emini” denilirdi.

Her ne kadar zaman içinde anılış biçimi, isim ve hukuki içeriği değişmiş olsa da, Cumhuriyetle birlikte bu usul, esas, anlam ve yüklem asla değişmemiştir. Halk, daima her belediye başkanını “şehir emini” olarak görmek, bilmek, ona inanmak ve güvenmek ister.

Fakat zamanla ve özellikle günümüzde istisnası olmakla beraber, bu kurum, deyim yerinde ise “kediye ciğeri teslim etme ya da kurda kuzuyu emanet etme” şekline geldiği görülmekte ve korkunç bir talan ve yağma kurumu haline gelmiş bulunmaktadır.

Bunun da nedeni belediye başkanlarının partiler tarafından gösterilmesi ve seçilmesidir. Oysaki gerçek parti, yalana değil hakikatlere dayanan partidir. Kişilere değil, düşüncelere, ilkelere dayanan partidir. Şahıslar geçip gider partiler de kalmaz ebediyen kalacak olan hakikattır.

Politikanın halka açık olmasının yararları vardır elbet. Böylece yönetim denetlenmiş, her an ve eylemiyle izlenmiş olur. Bu kural, demokrasinin terazide ağır basan kefesi…

Ancak, öbür kefede bazı ağırlıkların olması da gerekir. Halkın her şeyi unuturcasına kendini politikaya kaptırması ve yanlış da yapılsa, onu doğru kabul etmesi ve savunmaya kalkışması ve terazinin olumlu kefesini havaya kaldıracak kadar ağırlıkta olması, bir dezavantaj olarak görünmektedir.

Necip Fazıl, Birçok yazısında şehirden ve ideal bir şehrin nasıl olması gerektiğinden söz açarak İstanbul’a göndermelerde bulunur. Üstat, 1939 yılında çerçevesini belirlediği “Belediye Reisinin özelliklerini ve yeni adayların dikkatlerine sunmak istiyorum” diyerek bazı açıklamalarda bulunur. “Umulur ki, 1939’lardan bugüne ve gelecek 5 yıla ilham olabilsin” temennisinden önce şöyle bir başlık atar yazısına.

“”ŞEHİR PLANI YAPTIRMIŞIZ, NE ÇIKAR? BELEDİYE REİSİNİN ŞAHSİYET PLANINI YAPTIRALIM!” Der ve ekler: “Bedii idrak sahibi Belediye Reisi…” Yani, “Estetik bilinç sahibi belediye başkanı”…

Necip Fazıl’a göre, “ Belediye Reisi tipini tanımadıkça onu bütün şartları ile belirtmedikçe, temel davalarımızdan biri olan umran (bayındırılık) işini kökünden yakalayamayız.

Örnek Bir Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bilgin: Tüm bu olumsuzluklara rağmen geçmişte örnek alınabilecek belediye başkanları da gelmiştir. Bunlardan biri de kuşkusuz 1994 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanlığına seçilen Ahmet Bilgin Bey’dir.

Bir hukuk profesörü olan, birçok dil bilen ve çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Ahmet Bilgin, üniversitelerde yerine getirdiği görev ve hizmetler neticesinde sahip olduğu bilgi birikimini memleketiyle buluşturmak amacıyla 1994 yerel seçimlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Bakanlığına aday olur ve kazanır. Başkanlık döneminde kısıtlı imkânlara rağmen yürütülen birçok proje ve gerçekleştirilen hizmetler, taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanır. Nitekim Belediye Başkanlığı görevindeyken birçok ödül alır ve yürüttüğü belediye hizmetleri, Türkiye’nin gündeminde sürekli yer alır ve örnek gösterilir.

1994 yılında GAP Belediyeler Birliği Başkanı ve Avrupa Konseyi üyesi de seçilen Bilgin, MED-URBS ve ED-NET organizasyonlarında Türkiye’yi uzun yıllar temsil eder. Ayrıca Avrupa Spor Komitesi, Avrupa Azınlık Hakları Çalıma Grubu, Avrupa Sosyal Şartı İzleme Komitesi ve Dünya Su Konseyi gibi uluslararası oluşumlara seçilerek uluslararası platformlarda temsil ettiği ülkesinin haklarını canla başla savunur. 1997’de Dünya Belediyeciler Birliği’nin Roma’da düzenlediği toplantı kapsamında oluşturduğu Round Table’a seçilen 7 Belediye Bakanından biri olur.

Belediye Bakanı iken yapılan faaliyetleri madde madde belirtmek yazımızın sınırlarını ve kapsamını aşacağı için sadece şu hususu belirtmekle yetinmek istiyoruz: 1994-99 yılları arasında yapılan hizmetler ve yürütülen çalımalar dönemin bütün imkânsızlıklarına ve zorluklarına rağmen belediyeye herhangi bir ek külfet getirmeden, büyük çoğunluğu hibe, karşılıksız fon ya da bedelsiz desteklerle gerçekleştirilir. Böylece içme suyu, şehir içi şebeke, katı atık alanı, kirli su arıtma, modern imar planı ve yeşillendirme gibi Diyarbakır’ın kronikleşmiş sorunları çözüme kavuşturulmuştur. Bu sayede kentin çehresi adeta değişir ve modern bir Diyarbakır ortaya çıkar.

Yürüttüğü faaliyetler, icra ettiği hizmetler, görevi sırasında elde ettiği başarılar ve düzenlediği ulusal ve uluslararası organizasyonlar nedeniyle sayısız ödül, plaket ve takdirnamelere layık görülen Bilgin, özellikle Belediye Başkanlığı döneminde önemli bilimsel, kültürel ve sosyal aktivitelerin altına da imza atar. Söz konusu faaliyetler vesilesiyle yerli ve yabancı birçok ünlü şahsiyeti özelde Diyarbakır’la genelde ise Türkiye ile buluşturur. “Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumu”, “Demokrasi, Hukuk ve İnsan Hakları Konferansı” gibi organizasyonlar, bu dönemde düzenlenerek önemli katılımcıların gelmesine vesile olur.

Diyarbekir’in has evladı Sezai Karakoç’un adının bir bulvara verilmesi de onun zamanına denk gelir. Bu şehir, Ahmet Bilgini de unutmadı, 1.750 metre uzunluğunda ve 15 metre genişliğindeki büyük bir caddeye Prof. Dr. Ahmet Bilgin Bulvarı adını vererek ona karşı olan vefasını gösterdi.

Günümüzde birçok şehirlerde düzenlenen konferans, seminer ve yapılan toplantılar, ne yazık ki ahbap-çavuş ilişkileri içinde yürütülmektedir. Çok sönük geçen be organizasyonlar, hem bölgesel ve hem de uluslararası çapta büyük bir yankı pek uyandırmamaktadır.

Belediye seçimleri nedeniyle asılan posterler, yapılan ilanlar, evlere tek tek dağıtılan hediyeler ve yapılan promosyanlar, yürek dağlayıcı niteliktedir ne yazık ki… Sonuç!.. Seçilen Başkanlara “Karun olma” yolunu açmak!…

Adalet, güneş sistemini ayakta tutan çekim kanunu gibidir. Bir kaybolmaya görsün, her fert, sisteminden kopmuş bir yıldız gibi, dipsiz bir boşluğa yuvarlanma duygusuna kapılması mukadderdir.

Ekonomik alanda yağma, soygun ve gasptan, siyasi alanda zorbalık ve baskıdan,  peşin hüküm ve empoze edişlerden koruyan ve kurtaran da Adalet duygusudur.

Bu anlamda toplumda adalet duygusu kalmış mıdır? Hemen hemen her belediye başkan adayının vaatleri üç aşağı beş yukarı aynıdır ve aynı kapıya çıkmaktadır. Deyim yerindeyse: “Yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz Osmanlı Bankasıyız.” meşhur sloganında ifade edildiği gibi…

ŞAKİR DİCLEHAN

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar