Belgeselleri Yaygınlaştırma

Sosyal medyanın diğer bir faydası da yararlı belgeselleri yaygınlaştırma imkânı sağlamasıdır. Yeryüzü coğrafyasını farklı kültürler içinde yaşayan insanlarını, bin bir çeşit yerleri ve canlılarını tanıtan belgeseller, pek çok sanatı da öğretebilmekte ve daha bir çok alanda bilgiler verebilmektedir. İnanır mısınız kardeşlerim bu belgesellerde bilmediğimiz dağları, ormanları, hayvanları, şehirleri izlediğimde inancım daha bir pekişiyor. Çünkü her bir belgesel önümüze Rabbimizin gücü ve rahmetinin yansıtan ufukları açıyor.

Marûfu Emretme

Sosyal medya bir de marufu emir ve münkeri yasaklama görevimizi yapma ve kolaylaştırma imkanı sunmaktadır. Bu vazifemiz namaz ve zekât ölçüsünde önemlidir. İslâmî bilgi ve bilinç yoksunu olduğumuz için alıştık “ toplumu biz mi yönlendireceğiz, biz mi insanları koruyacağız, bırakınız yapsınlar, her koyun kendi bacağından asılır” demeye. Biz Müslümanız, dinimizin emir ve yasaklarını, ortak aklın doğrularını,  ilmin / bilimin ortaya koyduğu verileri insanlara duyurmakla yükümlüyüz. Yaşadığımız toplumda yönetimlere de katkı vermek zorundayız. Toplumun yaşamından bize ne, diyemeyiz. Aziz Peygamberimiz Medine’de ilk İslâm toplumunu oluştururken her bir Müslümandan maruf emir ve münkerden men görevini yapacağına dair söz /biat alıyordu.

Gençler insanlık değerlerimizden, ahlâki ölçülerimizden yani İslâmî ilkelerden kopuyor, uzaklaşıyor. Ahiret saadetini yitiriyor. İşte biz bu yaptığımız programlarla ve yazdığımız yazılarla da bir ölçüde olsun emirbil maruf yapmaya çalışıyoruz. Büyük faydalar sağlanıyor. “Porno izlemek günah mıdır? başlıklı 5 dakikalık bir program yaparak youtube  yükledik. Üç beş yılda bir milyon tıklama yapmış. Gusül abdesti nasıl alınır, başlıklı videomuz üç yüz bin kez izlenmiş. Örnekleri çoğaltabiliriz. Bunlar büyük tebliğler değil midir?

Kalbî Cihad

Sosyal medyanın büyük bir faydası da bize kalbi cihad yaptırabilmesidir. Çok büyük âhiret yatırımlarına sebep olabilmesidir.

Biliyorsunuz sosyal medyada birtakım izlemeler yaparken önümüze haberler düşüyor. İnsanlara ve hayvanlara nice baskılar, zulümler, işkenceler yapıldığını görebiliyoruz. İçimiz nefretle doluyor. İşte yapılanlara yürekten nefretle karşı çıkışımız bizim için kalbî cihad olmaktadır.

Sosyal medyada tanık olduğumuz nice fakirlikler var. İnsanların büyük fakirlik ve zaruret içinde yaşamaları yüreğimizi sızlatıyor. İmkânımız olsa da yardım ulaştırabilsek diyoruz. İşte kalbimizde böylesi duygulara yer vermemiz de  Rabbimiz katında büyük sevaplar sağlayıcı kalbî cihad oluyor. Yardımlar yapıldığına, adalet gösterildiğine şahit olduğumuzda mutluluk duyuyoruz. Mutluluk duyduğumuzda iyilik yapanları manen bağrımıza basıyor, onlara dualar ediyoruz. Bu da bizlere sevaplar sağlayan kalbî cihad oluyor.

Peygamberimizin bir müjdesi var; bir insan bir işi yürekten samimiyetle yapmak isterse Allah ona bir birim sevap verir. Yapmak ister de şu veya bu sebeple yapamazsa ona da bir birim sevap verir. Yapmak ister de yapabilirse ona 10 katından 700 katına kadar onu mükâfat landırır. Zulümler de böyledir. Onlara kalben nefret duyulursa her nefret duyuş bize sevap kazandırır. Bilfiil atılım yaptığımızda ise Allah’ın takdir edeceği kadar sevaplara nail olabiliriz.

Bu arada unutmadan ifade edeyim insan dediğimiz kalptir, kalbi duygulardır. Bunun içindir ki Peygamberimiz, “Allah sizin suretlerinize bakmaz, kalplerinize, kalbi duygularınıza bakar.” buyurmuştur. Amellerden önce kalbî duygularımız gelir. Kalbimizi iyiliklere güzelliklere açabilirsek fiilen açma imkânı da bulabiliriz.

Hayat Akıp Gidiyor

Bizler Müslümanız, hayat akıyor gidiyor. Sosyal medyada da İslâmî kurallara göre yaşamak zorundayız. Sosyal medyada önümde bir engel yok, dilediğimi yazarım, istediğim resmi atarım, arzu ettiğim videoyu paylaşayım, diyemeyiz. Böylesi hakkımız ve özgürlüğümüz yoktur. Biliyorsunuz Rabbimiz katında, herkes en küçücük hayırlarının karşılığını da bulacak, en küçücük şerlerinin de. Hepinize hayırlar ve kul hakları ile kararmamış bereketler dolu ömürler niyaz ederim aziz okurlarım.

Ali Rıza DEMİRCAN