Bereket mevsimindeyiz… “Üç aylar” olarak isimlendirilen Receb, Şaban ve Ramazan aylarının bereketli iklimine girmiş bulunuyoruz. Bir hadis-i şerifte “Allah’ın Ayı” olarak tanımlanan Receb-i Şerif’in ikinci gününü idrak etmekteyiz. Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece ise Reğaib Kandili…
“Üç aylar”ın ilki ve “haram/hürmetli aylar”dan biri olan Receb ayı, tam da millet ve ümmet olarak bizi “biz” yapan ve biz ayakta tutan manevi değerlerimize; İslâm’a, Kur’ân’a ve Sünnet-i Resulullah’a hep birlikte sımsıkı sarılmamız gereken sıkıntılı bir zaman diliminde imdadımıza yetişti. İyi ki geldi; iyi geldi…
Receb ve Şaban ayı boyunca Resulullah’ın (s.a.) şu duasını her fırsatta tekrarlamayı unutmayalım:
“Allâhümme bârik lenâ fî Recebe ve Şa‘bân. Ve bellığnâ Ramazân: Allahım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.“ (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259)
Kutlu Peygamberimizin (s.a) bu kutlu bereket mevsimini şöyle tanımladığı rivayet edilmiştir:
“Receb ayı Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan ayı da ümmetimin ayıdır.” (Kenzu’l-Ummal, h.no: 35164)
Elbette bütün aylar, yıllar, günler Allah’ındır; ama konuyla ilgili rivayetler birlikte incelendiğinde, söz konusu nebevi nitelemelerin üç ayların faziletini vurguladığı görülür.
Receb ayının da içinde yer aldığı “haram / hürmetli aylar” Kur’ân’da şöyle geçer: “Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır.” (Tevbe, 9/36)
Hz. İbrahim (a.s.) devrinden beri muteber olduğu bilinen “Haram aylar”; Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb’dir. Haram ayların üçü peş peşe gelirken, Receb ayı tek başına hürmetli ay olarak kalır.
Receb ayında oruç tutmanın, infak ve hayır hasenatta bulunmanın, dua, tövbe ve istiğfarı artırmanın faziletine dair çeşitli hadis rivayetleri vardır. Bu ay iki kutlu gece ile bereketlenir: Receb’in ilk cuma gecesi Reğâib, 27. gecesi ise Mîrâc kandilidir. Reğâib; ‘ihsanlar, ikramlar’ demektir. Allah Teâlâ (c.c.) bu gecede, müminlere rağîbetler (ihsanlar, ikramlar) yağdırır. O halde bu geceye özel bir hürmet gösterip, bu ihsan ve ikram sağanağından yararlanmak gerekir. Reğâib gecesini ibadetle, dua ve niyazla, nafile namazla, Kur’ân tilaveti ve tefekkürü ile, tevbe ve istiğfar ile geçirmek tavsiye edilmiştir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
“Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Reğâib gecesi, Şaban’ın 15. gecesi, Cuma, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı gecesi.” (Camiu’s-Sagîr, 3/454)
Zünnûn Mısrî bu üç ayların önemini şöyle bir temsille açıklar: “Receb ekme ayıdır, Şaban sulama ayıdır, Ramazan derleyip toplama ayıdır. Herkes ne ekerse onu biçer; ne yaparsa cezasını çeker. Bir kimse ekimi bırakırsa, hasat zamanı ekmediğine pişman olur. Kıyamet gününde ise çok kötü duruma düşer.”
Evet! Manevi ürünleri çoraklaşan gönüllerimize ekip-dikeceğimiz, sonra sulayıp geliştireceğimiz ve nihayet hasat edeceğimiz çok bereketli, çok feyizli bir süreç olan “Üç Aylar”ın ilk günlerindeyiz…
Bu ayların kıymetini en iyi bilen Efendimiz (s): “Ölüp de pişmanlık duymayacak hiç kimse yoktur.” deyince ashab-ı kiram sorar: “O pişmanlık nedir yâ Rasûlallah?” Rasûlüllah (s.a.) cevap verir:
“(Ölen,) muhsin (iyi, erdemli) bir kişi ise, bu hâlini daha fazla artıramamış olduğuna; şayet kötü bir kişi ise, kötülükten vazgeçerek hâlini ıslah etmediğine pişman olacaktır.” (Tirmizî, Zühd 59)
Öyleyse gelin, Hesap Günü daha fazla pişman olmamak ya da “keşke” dememek için, salih amelleri çoğaltacak fırsatları kaçırmayalım. Efendimizi örnek alalım: Resulullah (s.a.), Recep ve Şaban aylarında ibadete özel bir önem verir; bu iki mübarek ayı Ramazan ayına bir hazırlık mevsimi olarak geçirirdi.
İbn Atâullah, Hikem-i Ataiye’de der ki: “Kulluk görevlerini ileride bulunacak boş bir zamana ertelemek nefsin ahmaklığındandır.” Ne ki insan, görevlerini, özellikle kulluk görevlerini hep ihmal edip erteler…
Gelin, erteleyenlerden olmayalım…
Allah’ın lütuf, rahmet ve bereketinin oluk oluk üzerimize yağdığı üç aylar fırsatını kaçırmayalım…
Üç aylarımız ve Reğaib kandilimiz bereketli, feyizli ve hayırlı olsun; ümmet, millet ve insanlık olarak dirilişimize vesile olsun, inşaallah.