Siyasi ve sosyal bütün olaylara hangi pencereden ya da hangi gözlükle baktığınız önemlidir. Mesela her olayı kendi siyasi düşünce perspektifinden bakanlar, kendi görüşlerinin doğru olduğunu savunurlar ve her defasında da yanılmalarına rağmen yanıldıklarını kabul etmezler ve narsist bir yaklaşımla başarısızlıklarını başkalarının üzerine atarlar. Hâlbuki izlenilen yol, ta baştan yanlıştır ve yanlışlar dizisi, maalesef bir tek doğru bile etmemektedir.
Şu anda savunulan bütün siyasi düşünce akımları, insan ürünü fikir ve akımlardır ve seküler laik sisteme entegre edilmiş durumdadır. Hal böyle olunca da, cenabı hakkın insanın yaratılışına kodladığı programa ters durumların ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelmektedir. Bugün, ülkemiz olmak üzere bütün dünyada cereyan eden siyasi ve sosyal krizlerin ana sebebi de budur.
Aslında bunu şöyle bir benzetmeyle de açıklayabiliriz. Yüce rabbimiz bize, vasıtamız ya da yürüyerek hedefimize gideceğimiz dört beş şeritli otoban yollar sunmuştur. (Bu arada şeriat kelimesinin bir anlamının da yol olduğunu belirtmekte fayda var) Bu otobanda, biz insanoğlunun her türlü konforu ve rahatı düşünülmüş, dinlenme tesisleri kurulmuş, her türlü imkân bizlere sunulmuştur.
Bütün bu güzelliklerin insana sunulmasını, Peygamberimizin veda hutbesinin genelinde görmekle birlikte, özellikle şu cümlesinden yakalayabiliyoruz.
“Sizlere iki emanet bırakıyorum. Bunlara sımsıkı sarılırsanız yolunuzu sapıtmazsınız. Bunlar Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve benim sünnetimdir.”
Ama bizler, rabbimize isyan edercesine “Din işi ayrı devlet işi ayrı” diyerek; Adam Smith’in kapitalizmine, Karl Marks’ın Komünizmine, Fransa’dan ithal jakoben Laik sisteme, sekülarizmin bitmek tükenmek bilmeyen girdabına öyle bir kapıldık ki; İslam’ın hedefe giden beş şeritli otobanını görmedik görmezden geldik ve uçurumlarıyla meşhur toprak ve çamur dağ yollarını tercih ettik. Bu yolda da ya arabamız arıza yaptı, ya çamura saplandı, ya da yabani hayvanların saldırısına uğradık ve vakit kaybettik. Çok şükür uçurumdan yuvarlanmadık ama dünyalık ve insan ürünü olan sistemleri elimizin tersiyle itmediğimiz, Kur’an ve sünnet ikliminde bir hayatı ve sistemi yerleştirmediğimiz müddetçe; o uçurumdan yuvarlanmayacağımızın hiçbir garantisi yoktur.
Uçurumdan yuvarlanır mıyız? İşte o bize bağlı ve uçurumdan yuvarlanmamamız gerekiyor. Zira şu anda yabani hayvanların saldırısı altındayız ve ekonomik kriz dahil maddi manevi birçok saldırıya uğramış durumdayız. Bütün dünya şu anda bir saldırı altında ve bu saldırıyı yapan ağa babaları, bir köşede insanlığı sıkıştırdıkları pozisyonun keyfini çıkartarak kıs kıs gülüyorlar. Pandemiyle birlikte arkasından gelen ekonomik kriz, bütün dünyanın amiyane tabiriyle anasını ağlatıyor.
Ekonomik krizlere dayanıklı sağlam bir bünyemizin olduğunu biliyoruz. Zira bizim, dinimiz başta olmak üzere, örf, adet ve geleneklerimizden kaynaklanan, Batı kültüründe olmayan yardımlaşma ve dayanışma ruh yapımız var. Tabii buna birde her şeye rağmen halkını maddi konularda yalnız bırakmayan, maaşlara zam yaparak dar gelirlilerin sıkıntılarını azaltmaya çalışan bir hükümetin olmasını ve sıkıntılarımızın asgariye indirilmeye çalışılmasını eklersek, Avrupa ülkeleriyle olan farkımız hemen ortaya çıkacaktır.
Zira şu anda İngiltere dâhil birçok ülkede, halk sokaklara dökülmüş durumda ve hayat pahalılığını protesto ediyor. İngiltere’de birçok memurun işine, kiriz nedeniyle son verildiği gelen haberler arasında. ABD’de son elli yılın en büyük enflasyonu yaşanıyor ve insanlar bunalmış durumda… Hattı zatında insanlık bunalmış durumda…
Bizim arabamız bir kere daha çamura saplandı ya da vahşi hayvanların saldırısına uğradı. Bizim burada vermemiz gereken çok önemli bir karar var diye düşünüyorum. Arabamızı çamurlu yollardan ve vahşi hayvanlardan kurtarıp otobana inecek miyiz, yoksa karda, yağmurda, dolu ve tufanda arabamızı dağ yolunda şarampolden yuvarlanma pahasına kullanmaya devam mı edeceğiz?
Bu tehlikeli dağ yolunda, şoförü değiştirmek de çözüm değildir. En usta şoförü de getirseniz, o sıkıntılı yolda size katacağı bir katma değer yoktur.
Bu durumda bizlere düşen görev; “Ben bu yolda gitmeye mecbur bırakıldım. Ancak bu tepenin arkasında, otobana giden eski bir asfalt yol var ve bu yola çok az kaldı” diyenleri, son kez desteklemektir.
Ha bu arada unutmadan söyleyeyim, o beş şeritli otobanda bulunan akaryakıt istasyonlarında, fiyatlar da çok ucuz. Dinlenmek üzere durduğunuz mekânlarda da fiyatlar cep yakmayacak şekilde ayarlanmış ve her keseye uygun fiyatlandırma yapılmış.
Ne dersiniz, bu beş şeritli otobana girmek için daha ne bekliyoruz? HGS kartını mı? Ben size bir ipucu vereyim. O HGS kartı biz insanoğlunun yaratılış kodlarına eksiksiz olarak yüce rabbimiz tarafında kodlanmış durumda…
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban DOĞAN
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments
Sonuna kadar tam destek