islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,7367
EURO
36,5541
ALTIN
2.951,51
BIST
9.827,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
11°C
İstanbul
11°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
12°C
Perşembe Çok Bulutlu
14°C
Cuma Az Bulutlu
14°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C

BEŞERÎ SİSTEMİN ENKAZI VE KUR’AN

BEŞERÎ SİSTEMİN ENKAZI VE KUR’AN
29 Ocak 2022 17:05
A+
A-

Beşerî yönetimler, ilâhî yönetimden genelde farklıdırlar. Beşerî yönetimler zaaflar karmaşasının birikimleri olan kararlarla otoritelerini sürdürürler. ilâhî yönetim fıtrîdir, hak ve adalet ilkelerine dayalıdır. Fıtrî sistemde, hak kime ait ise adalet onun lehine tecelli eder.

Beşerî yönetimler, ihtiyaç duydukça ve genelde çıkara dayalı kanunlarla devlet yönetirler. Onun için her fırsatta kanunu değiştirebilirler. Bu yüzden de değişkendir. Beşerî yönetimler, insan fıtratına uygun yönetim gerçekleştiremezler. Beşerî yönetimlerde özellikle demokrasi gibi sistemlerde her iktidar değişikliğinde, gerek hukukî alanda ve gerekse devlet kadrolarında zorunlu değişiklikler yaparlar. Esasında beşerî sistemlerde devletin de insanında sahibi yoktur. İnsan sürekli olarak endişelidir. Onun içinde kanun koyucular, koydukları kanunlarla kendi görüş ve çıkarlarını, başkalarına rağmen ön planda tutar ve geçinirler.

Hatta koydukları kanunlar ile yönettikleri insan kesimlerini köleleştirmeyi yeğlerler. Böyle durumlarda köleleştirdikleri insan kesimlerini baskı altında tutabilmek için cahil bırakırlar ve dahası onları ideolojik şartlandırmalarla aptallaştırırlar. Halkı başsız ve lidersiz sürüler halinde yönetmeye özen gösterirler. Halk başsız, lidersiz, sahipsiz, dağınık ve çaresiz olduğu için onları parça parça yönetmek için çeşitli uyduruk kuruluşlara yamalama ve oyalama taktiği güderler. Öylesine oyalarlar ki bir tarafta demokrasiyi tanrılaştırırlar, diğer tarafta kendilerine oy vermeyen halkı bir paket şekere satılık ilan eder ve inadına suçlarlar.

Kur’an’ı Kerimde buna ilginç örneklerden biri; Firavun örneğidir; Firavun, kavmini basitleştirerek aptallaştırdı. Onlar da ona itaat ettiler. Artık onlar fâsık toplum oldular. (Zuhruf:43/54) Bu uygulamayı yalnız Firavun yapmış değildir. Bunu Mekke müşrikleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme’e uygulamaya kalkıştılar. Cenabı Hak bunu ilginç bir ifade ile dile getirir. Ey Resûlüm Sen sabret. Gerçekten Allah’ın vaadi haktır. Kesin ve net imanı olmayanlar, seni hafife alıp kötü duruma düşürmesinler. (Rum:30/60) Bu ayet gerçekten çok manidardır.

Çünkü bunun en acımasızını ve dünya tarihinde görülmemişini, haçlı ve siyonist zâlimleri bizde uygulattılar. Bize, inadına giydirdikleri “laiklik” düzeni ile çocuğunu boğup öldüren ya da çöpe atan ana, karısını öldürüp parçalara ayıran koca, kocasını katleden karı, milleti birbirine düşman edip kan döktüren demokratları, ahalinin iliklerini emen aracı vampirleri türetti. Hele “karıncaezmez” ve tatsız bir söz karşısında “selamünkavlen min Rabbirrahim” diyerek tatlıya bağlayan insanımızı birbirine kuduz gibi saldırır hale getirdiler. Bu, böyle geliştikçe toplumun laikleri de dindarları da toptan felaketin kucağına düşecekler.

Kâfir, zâlim ve gafiller, fıtratın yüksek değerlerine karşı tahammülsüzdürler. Çünkü fıtrat sistemi olan şeri’at, insanın kişilik haklarından “Allah Teâlâ’nın hukukuna” varıncaya kadar her tür hakkın teminatıdır. Bu tavizsiz hak teminatı karşısında kâfir ve zâlimler hırçınlaşır, bozgunculuk yapmaya kalkışırlar. Ancak Allah Teâlâ’nın şeri’at sisteminde azgınlık ve aşırılık yoktur. İslam yönetiminde öylesine bir kural vardır ki, beşerin o kuralı koyması düşünemeyecekleri kadar nettir. Şimdi bu hakikatin nasıl uygulandığına bakalım;

Onlar Eğer aralarında hüküm vermen için sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister etme; eğer yüz çevirirsen, sana hiç bir zarar veremezler. Eğer hakemlik yaparsan, aralarında “kıst” adâleti ile hüküm ver. Çünkü Allah, “kıst” adâlet sahiplerini sever. (Maide:5/42) “Kıst” adâlet katıksız, eksiksiz ve ayırım yapılmadan gerçekleşen adalettir. Bir başka ayette de; Artık onların aralarında Allah’ın indirmiş olduğu ahkâm ile hükmet. Ve sana gelen hak Kur’an’dan ayrılıp onların beşerî arzularına uyma… (Maide:5/48) talimatı verilmektedir.

Kur’an, Nuh aleyhisselama oğlu için af diletmez, Süleyman aleyhisselama karıncaları çiğnetmez, Yunus aleyhisselamın zellesini bağışlamaz, hulasa son peygamber Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme Kitapsız nefes aldırtmaz bir düsturdur. İşte tam âdil bir hayat garantisi budur. Kâfirler bile bu muhteşem Kitabın hayat iksirine muhtaçtırlar.

Evet, bu enkaz ancak KUR’AN ile imar edilir.

Esselamu aleykum İlhan ORAL 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.