Türkiye’de Beyaz Türk yoktur, bir kuşak erken gelmiş, Batılılaşmış, kaynakları ele geçirmiş, kendini Avrupalı zannetmiş Anadolu köylümüz ve göçmenimiz.
Beyaz Türk 1990’lı yıllarda 28 Şubat döneminin kudretli amiral gemisi Hürriyet’in genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün bulduğu bir terimdir. Dindarlar Zenci Türklerse, batıcı kentli sermaye kesimi de Beyaz Türklerdir anlamı çıkarılan, yanlış bir tabirdir. Bu terimden daha sonra elit kesim, zengin kesim, biraz da sevinçle kendine Beyaz Türk demeye, elit olma tabirini benimsemeye, kendini üstün görmeye başladı.
Türkiye jet sosyetesi, Kuruçeşme’de geceleyen zenginleri, Alaçatı ve Bodrum’da buluşan kesimleri, TÜSİAD üyeleri, Boğaz sakinleri için Beyaz Türk ifadesi yerleşti. Adeta bir hakim sınıf, bir elit kesim, aristokrasi gibi.
Halbuki aristokratik Beyaz Türkler köy kökenlidir.
Eski İstanbullular, saraydan gelenler, paşazadeler bugün hemen hemen yok denecek kadar azalmıştır. Kalanları da kıt kanaat varlığını sürdürmektedir. Buna karşın Türkiye’deki en aristokratik en önde gelen, zengin aileler, iki, en fazla üç kuşak önce taşradan, çorak tarlalardan, dağ köylerinden gelmiş, yabancı kolejlerde eğitilip, elit üniversiteler yollanıp, bazen locaya kaydedilip, üstümüze aristokrat kesilmiştir.
Baktığımızda hiçbir meşhur Beyaz Türk, Cumhuriyet öncesine gitmemektedir.
Bu tabirin sahibi Ertuğrul Özkök, zor şartlarda Türkiye’ye gelmiş Balkan göçmeni ailesinin çocuğudur.
Bütün Beyaz Türklerin efendisi Koçlar, Ankara sur içindeki bir bakkalın çocuğudur. Milletvekilleri, ayak işlerini yapan Vehbi’yi sevmiş, akçeli işlerde kullanmışlardır.
Diğer Beyaz Türk önde geleni Sabancılar, Çukurovada rençberlik yapmış, çalışıp pamuk tarımından pamuk ticaretine, oradan da faizli finansa yönelmiş bir ailedir. Güler Hanım ayrıca özel şarap üreterek daha da Beyaz Türk olmuştur.
Muhafazakâr taraflı Beyaz Türklerin lideri Ülkerler, Kırım Tatarı göçmeni olup zor yıllarda Türkiye’ye iltica etmiş esnaf ailesidir.
Doğuş Holding’in aristokratik başı Şahenkler, Niğde kırsalından çıkmış, hem okuyup hem de işe giren bir zeki babanın çocuğudur. Anadolu sermayesinden farkı sadece bir kuşak önde olmasıdır.
Filarmoni orkestralarıyla Beyaz Türkler arasında klasik müzik hamisi Kocabıyıklar, Afyonkarahisar köyünden gelmiş, çalışıp mühendis olmuş, boru işine girmiş, bolca devlet teşviki almış çalışkan bir babanın çocuklarıdır.
Beyaz Türklerin tam ortasındaki Doğanlar, Gümüşhane’nin yüksek rakımlı Kelkit ilçesinden gelip Koç ürünleri bayisi olarak zengin olmuş bir yedek parçacıdır.
Beyaz Türklerin stil gurusu, Boynerler, Kastamonu’nun Tosya ilçesinde keçi çiftçisinin torunlarıdır. Keçileri kaliteli olduğundan yün ve tekstil işine yönelmiştir. Nispeten Cumhuriyet’in ilk dönemleri olduğu için Beyaz Türklerin en eskilerindendir.
Beyaz Türklerin ortak yönü Batıcılığı benimsemiş, ribasistemi içine girmiş, devlet teşvikleriniiyi öğrenmiş, olabildiğince kökenleri Anadolu’yla bağlarını koparmış olmalarıdır. En aristokratik Beyaz Türklerin bir, en fazla iki kuşak gerisine gittiğinizde, şu an küçümsedikleri o halk kitleleri, beyni yıkanmış cahil kesim dedikleri kesim çıkar.
Tuhaf olan, onlardan bir ya da iki kuşak sonra kente gelmiş muhafazakar kesimler Beyaz Türk tabir edilen kesimleri ayrı bir etnik kesim, ayrı bir ırk, hep Boğaz’da yaşamış ayrı bir etnik kesim zannetmeleri, yaşam tarzları olduğuna inanmalarıdır.
Halbuki aristokrat Beyaz Türkler içmeyi, yabancı dil konuşmayı, Avrupa’da tatili, ribadan kar etmeyi, Amerikan dizi filmleri tarzı jest ve mimikler yapmayı 1970lerde öğrenmişlerdir.
Beyaz Türk diye ayrı bir sosyal sınıf ve gelenek bulunmamaktadır.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi