2. Dünyanın neresinde, hangi kültür ve inanç içinde yaşarsa yaşasın kadın ve erkek her ergin insanın Âhiret Hayatı’na iman etmesi İslam Dini’ne göre gerekli midir? Ahiret hayatına iman eden ve etmeyen insana ne isim verilir?
* Ahiret Hayatı’na iman gerekli olup dini hüküm olarak Farz’dır. Diğer İslamî iman esasları yanısıra Âhiret Hayatı’na inanan kişiye, iman eden anlamına Mümin, iman etmeyen kişiye ise hakikati örten anlamına Kâfir denir.
3. Allah’a ve bütün varlıkları yaratıcılığına inanan ama Peygamberlik kurumu yanısıra Âhiret Hayatı’na inanmayan kişiler örneğin deistler de Kâfir midir? Kafirlerin sonucu ne olacaktır?
* Allah’a inansa da peygamberlik kurumuna ve Âhiret Hayatına inanmayan her ergin kişi ve her deist Kâfir’dir. Kâfir olarak ölen kişi de Cehennemliktir.
Rabbimiz şöyle buyurur: “ Gerçekten, inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, onların hiçbirinden -fidye olarak dünya dolusu altın verecek olsa dahi- kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır; hiç yardımcıları da olmayacaktır.” (Al-i İmran 3/91)
4. Âhiret Hayatı’na inanmayıp Cehennemlik olan kâfirlerin inkârlarına sebep olan bir delilleri var mıdır?
* Aklı tatmin edecek bir delilleri yoktur, sadece ilmî bir temeli olmayan zanları vardır
Kafirlerin yaratıcısı olan Rabbimiz onların bu durumunu şöyle açıklıyor:
“ Kâfir olanlar, kesinlikle diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler. De ki: Hayır! Rabbime andolsun ki mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu da, Allah’a göre kolaydır.” (Teğabun 64/7)
5. İnanma gibi inkâr da delil – belge gerektirir. Aklî ve ilmî temelden yoksun olup yalnızca zanla Âhiret Hayatı’nı inkâr edenlerin tarihi dönemlerden günümüze kadar söylemleri ne olmuştur?
* Kurân’ımızda, akıllarını kullanıp inanmaları gereğine değinildikten sonra onların inkârcı söylemlerinin şöylece olduğu açıklanır:
“ Allah, sizi yeryüzünde yaratıp türetendir. Sırf O’nun huzurunda toplanacaksınız. Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O’nun eseridir. Hâla aklınızı kullanmaz mısınız!
Buna rağmen onlar, öncekilerin dedikleri gibi şöyle dediler:
Sahi biz, ölüp de bir toprak ve kemik yığını haline gelmişken, mutlaka yeniden diriltileceğiz öyle mi?.” (Müminûn 23/ 79 ve devamı
6. Ebedi yaşam emelleri içindeki ruhlarımız ve gördüğümüz etkileyici rüyalarımız dünya hayatı dışında da bir hayatın varlığına işaret ediyor gibi ise de Âhiret Hayatı’na iman görevimiz akıl ve bilime değil vahye yani Kur’ân’ın bildirilerine dayanır. Kur’ân bildirdiği hakikatlerin kabul edilmesi için akıl yürütme usulünü (metodunu) kullanır mı?
* Kur’ân örneklendireceğimiz şekilde akıl yürütme usulünü kullanır
Yasîn suresinde kâfir tipin verdiği inkâr örneği, akıl yürütme usulü ile şöylece çürütülür:
“İnsan görmez mi ki, biz onu meniden yarattık. Bir de bakıyorsun ki, apaçık düşman kesilmiş.
Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: “Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diyor.
De ki: Onları ilk defa yaratmış olan Allah diriltecek. Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.” (Ya-Sîn, 36/77-79)
7. Kur’ân Âhiret Hayatına iman konusunda soruya cevap şeklinde kullandığı akıl yürütme usulünü bir başka şekilde kullanır mı?
* Kur’ân’da Rabbimiz özellikle gökler-yer ve toprak ürünleri üzerinden sorular yönelterek de akıl yürütme usulünü kullanır.
İki âyetle örneklendirelim:
Ali Rıza Demircan