Binlerce İsrailli, Batı Kudüs’teki İsrail Meclisi (Knesset) çevresinde toplanarak, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun son kararlarını protesto etmek amacıyla bir araya geldi. İsrailli vatandaşlar, Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın görevden alınmasını kabul edilemez olarak değerlendiriyor ve bu karardan geri adım atılması gerektiğini savunuyor. Göstericiler, hükümetin aldığı bu radikal kararın toplumu daha da bölerek mevcut güvenlik krizini derinleştirdiğini belirtiyor.
Göstericiler, Netanyahu karşıtı sloganlar atarak tepkilerini dile getirirken, güvenlik güçleri protesto alanında sıkı önlemler aldı. Protestocuların Netanyahu’nun Batı Kudüs’teki evine yürüyüş düzenlemeleri sırasında polisle yaşanan arbede, gösterilerin giderek daha yoğun bir şekilde bastırılmaya çalışıldığını ortaya koydu. Knesset çevresindeki eylemler, toplumun Netanyahu yönetimine olan tepkisinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Netanyahu’nun Savunma Bakanı Yoav Gallant’ı görevden alması İsrail siyasetinde büyük bir krize yol açtı. Gallant, Netanyahu ile üç ana konuda anlaşmazlık yaşadığını ifade etti ve bu nedenle görevden alındığını belirtti. Gallant’ın bu anlaşmazlıklarından ilki, askerlik konusunda Netanyahu’nun tavrına karşı sergilediği sert tutum oldu. Gallant, askerlik çağındaki her İsraillinin orduya katılması gerektiğine inandığını belirtti, ancak Netanyahu hükümeti, dindar Yahudiler için askerlik muafiyeti konusunda farklı bir görüşe sahip.
Savunma Bakanı’nın görevden alınması, İsrail’de orduyla ilgili politikaların halk arasında nasıl yankı bulduğunu gözler önüne serdi. Gallant, askerlik konusunda hükümete karşı sert bir duruş sergileyen ilk savunma bakanı değil; Netanyahu yönetiminde görevden alınan veya istifa eden dördüncü savunma bakanı olması, İsrail siyasetinde bu konunun yarattığı derin çatlağı bir kez daha hatırlatıyor.
Protestolarda Netanyahu hükümetine yalnızca Gallant’ın görevden alınması değil, aynı zamanda esir takası konusunda adım atılması için de baskı yapılıyor. Göstericiler, hükümetten Gazze Şeridi’ndeki Filistinli direniş gruplarıyla esir takası anlaşması yapılmasını talep ediyor. İsrail’in Hamas ve diğer gruplarla esir takası anlaşmalarında izlediği stratejiler, toplumun geniş kesimlerinde farklı görüşlere neden oluyor.
Esir takası anlaşmalarına duyulan ihtiyaç, İsrail içinde yıllardır tartışılan ve hassasiyetle üzerinde durulan bir konu. İsrail kamuoyu, kayıp veya esir olan İsrail askerlerinin ve sivillerin geri getirilmesi gerektiğini düşünüyor, ancak bu sürecin nasıl yönetileceği konusunda Netanyahu yönetimine karşı bir güven eksikliği hissediliyor. Protestocular, hükümetin esir takasında daha etkin bir rol üstlenmesini istiyor.
Protestoların yoğunlaşması üzerine İsrail polisi, Batı Kudüs’te geniş güvenlik önlemleri alarak göstericilerin belirli alanlara ilerlemesini engellemeye çalıştı. Ancak polisle göstericiler arasında zaman zaman yaşanan gerginlikler, protestoların giderek şiddetlendiğini gösteriyor. Özellikle Netanyahu’nun evine doğru yürüyüş sırasında polisle yaşanan arbede, toplumsal huzursuzluğun ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını ortaya koydu.
Göstericilerin engellenmesine rağmen protestolar, ülkenin diğer şehirlerinde de yayılmaya başladı. İsrail kamuoyu, Netanyahu hükümetine karşı duyduğu tepkiyi daha geniş alanlarda ifade etmeye kararlı görünüyor. Toplumsal gerilimlerin artması, İsrail’in iç siyasi yapısındaki çatlakları ve toplumun hükümete karşı tepkisini daha da görünür hale getiriyor.
Soykırımcı Netanyahu’ya Tepkiler Çığ Gibi Büyüyor: İsrail Halkı Savaşın Bitmesini İstiyor
Binlerce İsraillinin katıldığı, Batı Kudüs’te Başbakan Binyamin Netanyahu’ya karşı düzenlenen son gösteriler, ülkedeki derin huzursuzluğu ve mevcut yönetimden duyulan memnuniyetsizliği açıkça gözler önüne seriyor. Binlerce İsrailli, Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın görevden alınmasının yanı sıra, Netanyahu hükümetinin savaş politikalarına ve Gazze’deki operasyonlarına karşı tepki gösteriyor. Göstericilerin talepleri arasında, Gazze Şeridi’nde yürütülen askeri operasyonların son bulması, esir takasının sağlanması ve kaybedilen insanların ailelerine geri dönmesi yer alıyor.
Netanyahu hükümeti, 7 Ekim 2023’te başlayan Gazze operasyonlarıyla İsrail kamuoyunu daha önce hiç olmadığı kadar bölmüş durumda. Bazı İsrailliler, Netanyahu yönetiminin şiddet dolu stratejilerinin ülkeye ne iç huzur ne de uluslararası destek getirmediği kanaatinde. Bu sebeple sokaklardaki göstericiler, İsrail yönetiminden daha insancıl ve barışa yönelik bir yaklaşım sergilemesini talep ediyor. İsrail içinde giderek artan bu barış talebi, uluslararası arenada da Netanyahu hükümetine olan eleştirilerin yükselmesine sebep oldu. Birçok ülke ve insan hakları örgütü, Netanyahu yönetiminin Gazze’deki sivil halka yönelik acımasız operasyonlarını kınıyor ve bu durum, İsrail’in küresel anlamda diplomatik izolasyona itilmesine yol açıyor.
İç ve Dış Politikada Yalnızlaşan Netanyahu
İç politikada halktan gelen bu yoğun tepkiler, Netanyahu’nun zaten çalkantılı olan siyasi konumunu daha da zorlaştırmakta. İsrail’de savaşın sona ermesini isteyen Yahudiler, barış talebiyle hükümet karşıtı gösteriler düzenlerken, Netanyahu hükümeti halkın bu çığlığına kulak vermemekte direniyor. Netanyahu’nun içerideki bu yoğun eleştirilerle başa çıkmaya çalışırken, dışarıda da yalnızlaşması, ülkenin diplomatik ilişkilerini tehlikeye atıyor. Batılı birçok ülke, İsrail’in Gazze operasyonlarındaki sert ve sivil halkı hedef alan tutumunu eleştirirken, İsrail’in “meşru müdafaa” söylemi giderek inandırıcılığını yitiriyor. İsrail hükümeti, Gazze’de yaşanan insan hakları ihlallerinin bedelini uluslararası arenada yalnızlaşarak ödüyor.
Netanyahu’nun izlediği şiddet politikaları, Filistinli sivillere yönelik acımasız saldırılar olarak değerlendirilirken, dünyadaki birçok insan hakları örgütü ve ülke, İsrail’i kınamakta tereddüt etmiyor. Savaş karşıtı İsraillilerin artan bu protestoları ise, sadece hükümetin savaş yanlısı politikalarına değil, aynı zamanda Netanyahu’nun genel yönetim anlayışına duyulan tepkinin de göstergesi. Sonuç olarak, Netanyahu hükümeti hem içeride hem de dışarıda yalnızlaşıyor; İsrail, Gazze’de uyguladığı acımasız politikalarla dünyanın gözünde giderek zalim bir yönetim olarak tanımlanıyor.
MİRATHABER.COM