Soru: Hocam! Sizi özledim. Kaldığımız yerden hemen devam edelim. Şuurlu Müslümanın cömert hâlinden bahsediyordunuz. Peki, nefsini arındırarak, temiz bir kalple samimî ve kalbî cömertlik göstermenin uhrevî avantajları nelerdir?
Ârif: Peygamberimiz (sav), cömert Müslümanın cennete gireceğini ve cömert insanın da cennete yakın olduğunu şu hadisi ile beyan ediyor: “Cömert kimse, Allah’a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır. Cimri olan Allah’a uzaktır, insanlara uzaktır, cennete uzaktır. Cahil bir cömert, âbid (ibadet eden) bir cimriden Allah’a daha sevimlidir.” (Tirmizi, Bir, No: 1961).
Soru: Bu hadisi nasıl yorumlamak isterdiniz?
Ârif: Enteresandır burada peygamberimiz (sav), cömert Müslümandan bahsetmiyor. Cömert insanı baz alıyor. Cömertliği kendisine huy edinen, başkalarına faydalı olan bir gayri müslim de bu güzel ahlâkı sebebiyle Allah’ın lütfu ile hidayete erişebilir. Nitekim böyle vakıalar var. Bazı cömert insanların sadık rüya görmenin etkisiyle Müslüman olduklarına şahidim. Ama zengin olduğu halde cimrilik yapan, sadaka vermediği gibi zekât da vermeyen bir Müslüman, neticede günah işlediği için, Allah muhafaza, cennetten mahrum olur.
Soru: Yani cimri bir Müslüman, cömert olmadığı için cehenneme mi boylar?
Ârif: Peygamberimiz (sav) katı kalpli, kaba, cimri ve kurularak yürüyen kibirli kimselerin cehennemlik olduğunu açıkça söylüyor (Buhârî, Eymân 9, Tefsîr, 68/1, Edeb 61).
Soru: Merakımdan soruyorum. Peygamberimiz (sav), bu kesin tespitini neye göre yapıyor?
Ârif: Tabiî ki Kur’ân’a göre. Allah, Müslümanları cimrilik konusunda şu âyetiyle uyarıyor: “Allah’ın verdiklerinden cimrilik edenler, sakın bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar, bilakis bu onların kötülüğünedir. Cimrilik yaptıkları şey, kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah işlediklerinizden haberdardır.” (Âl-i İmrân, 3: 180).
Soru: Şuurlu Müslüman, demek ki cimrilikten son derece sakınmalı ve her daim cömert olmalıdır. Peki, cömertliğin bir sınırı veya ölçüsü var mıdır? Veya şöyle sorayım tıpkı mütevazılıkta olduğu gibi cömertlikte de ifrat veya art niyet olabilir?
Ârif: Olabilir. Mesela en az samimî olmayan sahte alçak gönüllülük ve özellikle cimrilik kadar kişiyi helak eden sebeplerden birisi de mübezzirliktir.
Soru: Anlamadım efendim! Mübezzirlik de nedir?
Ârif: Mübezzirlik, cömertlik suretinde ortaya konulan gösteriş odaklı her türlü eylemdir. Bunların başında israf, haram olan şeyleri üretmek, bundan para kazanmak ve bunları teşhir etmek ve kumar oynamak gelir.
Soru: Allah muhafaza etsin! Hocam! Son olarak şuurlu bir Müslümanda hangi özellik daha olması gerekir? Şu anda aklınıza ne geliyor?
Ârif: Tevazu sahibi ve cömert olmalı dedik. Bunun yanında kanaatkâr da olursa ne âlâ.
Soru: Siz şimdi kanaat kavramını yine başka bir boyutuyla alacaksınız herhalde. Yanılıyor muyum?
Ârif: Olabilir. Kanaat, halkın anladığı şekliyle elinde bulunanla yetinmek, verilen nimetlerden razı olmak, az veya çok rızkı her zaman mübarek saymak, dengeli ve sosyal duyarlı yaşamaktır. Ancak kanaat, Hak katında ayrı bir manaya sahiptir. Allah, bizi halk eyleyip halk içerisine gönderdi amma Hakk’a tâbi olma şuurunu hiçbir zaman unutmamalıyız. Bu dahî kanaatin bir tarifidir. Yani şuurlu Müslüman, çalışacak, son kuvvetine kadar azimle kazanmak için yorulacak. Kazandığı kendisine yetmezse “Buna da şükür!” diyecek. Ama asla kıskanırcasına başkasının kazandığıyla meşgul olmayacak ve onunla kendisini kıyas etmeyecek. İhtiyacından fazla kazanırsa işte o zaman cömertliğini sergileyecek ve onları hayır yere sarf edecek.
Soru: Peki, “Bana bu kadar yeter elhamdülillah!” deyip işini genişletmeyen bir Müslüman, kanaatkâr mıdır?
Ârif: Asla. Bu tutum ne kanaat, ne de şükürdür. Şuurlu Müslüman, zengin olmak için gayret gösterecek, zengin oldukça daha çok cömert olacak. Cömertliğin tadına varan şuurlu Müslüman, kanaatin zevkine de erişir. Diğer taraftan kanaati, doğru tatbik eden şuurlu Müslüman da cömert olma hâline erişir. Velhasıl, kanaatin manevî anlamı, halk katındaki kazançlarla değil Hak katındaki kazançlarla meşgul olmak ve ona gayret etmektir.
Soru: Hocam! Bir dua ile sohbetimizi bitirelim mi?
Ârif: Kendisinden başka hiçbir şeye ihtiyaç hissettirmeksizin Allah, gönlümüzü muhabbetiyle doldursun. Peygamberimiz (sav), sırat-ı müstakimde daima ulu önderimiz, rehberimiz olsun. Kendisini bize bildirdiği ve “Allah” deme zevkini verdiği için Cenâb-ı Hakk’a hamd ü senâ olsun. Ramazan suyu hürmetine günahlarımızın affına inşallah nail oluruz. C. Hak, bizleri her türlü musibet ve kötülüklerden korusun. Esselâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berakâtuhû.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…