Dr. Mehmet Sürmeli hocam, değerli bir ilim ve dava adamımızdır. “Tevhid Risalesi”, “Gaye İnsan Hz. Muhammed”, “Sahabenin Kur’ân Anlayışı”, “Bir İbadet Olarak Cihad”, “İslâm’a Davette Nitelik Sorunu” gibi onlarca kıymetli eserin müellifi olan hocamızın, “Bir Arınma Eylemi olarak Namaz” isimli yeni eseri Atlas Kitap’tan çıktı. Kitabın bir ilmihâl çalışması değil, daha çok hatırlatma ve şuurlandırma niteliği taşıdığını vurgulayan hocamızın şu değerlendirmeleri oldukça önemlidir:
“Dâvetin ve tebliğin çileli yolunda Rabbimiz, Müslümanlara daha risâletin başlangıcında namazı emretmiştir. Diğer ibadetlerden farklı olarak namaz peygamberlikle beraber başlamıştır. Bizim kanaatimize göre risâletle beraber başlayan iki ibadet vardır; biri namaz, biri de cihaddır. Cihadın mukatele türünü dışta tutarak bu ifadeyi kullanıyoruz. Cihâd ile namaz birbirleriyle çok irtibatlıdırlar. Şöyle ki: Hz. Peygamber; Allâh’ın dinini hâkim kılmak için cihâdın dâvet, tebliğ, inzar, münkeri nehyetme ve ma’rufu emretme türlerini uygulamaya başladığında müşrikler onu engellemeye ve dâvetini akamete uğratmaya çalışmışlardır. Bu dönem çilenin en yoğun olduğu dönemdir. Yüce Allah Müslümanlara namazı emrederek hem Müslümanların kendisiyle manevi irtibat kurmalarını istemiş, hem de namaz vâsıtasıyla Müslümanların ruhlarını takviye etmiştir. Daraldıklarında ve yorulduklarında Resulullah’ın (s.a.) ve Müslümanların namaza durmaları bunun kanıtıdır. Daha İslâm’ın başlangıç yıllarında gece namazıyla emredilmelerinin birçok hikmeti var ama bu hikmetlerden biri de gündüz verecekleri mücadelede korkaklık ve dünyevi endişelerini yenmek için manevî bir takviye olmasıdır.
Risâletin başlangıcından itibaren sabah, ikindi ve gece vaktinde olmak üzere üç vakit kılınan namaz, İsrâ ve Mi’râc hâdisesiyle beraber beş vakit şeklinde düzenlenmiştir. Şeriatlardaki ibadetlerin teabbudî olduğunu düşünürsek namazın keyfiyetini de Allah Teâlâ emretmiştir. Zira ibadetlerin nitelikleri, vakti ve uygulaması akılla bilinemez. Nitekim ilk hanîfler de bu keyfiyeti bilemediklerinden namaz kılamamışlardır. Kur’ân dışı vahiyle önce abdest almayı Peygamberimize (s.a.) öğreten Cebrail (a.s.), namaz kılarak ve ona imamlık yaparak namazın keyfiyetini de öğretmiştir. Namaz, tamamen özgün bir ibadettir…”
“Müslümanlar vakit, Cuma, cenaze ve bayram namazlarını cemaatle kılarlar. Her kıldıkları namazda kardeşlik bilinçleri artar ve köklü değişimler yaşarlar. Çünkü namaz insanı ruhen ve zihnen değiştiren; modernite başta olmak üzere cahiliyenin pisliklerinden arındıran bir ibadettir. Namaz saflaşma eylemidir. Namaz kıldıkları hâlde zihin ve gönül saflığını gerçekleştiremeyen Müslümanlar namazlarını ve taharetlerini bir defa daha gözden geçirsinler. Namazı hakkıyla kılan/ikame eden bir Müslüman zulüm ve zulüm odaklarıyla hesaplaşır. Namaz insana emperyalizm karşısında direnme ruhunu kazandırır… Namaz imandır. Namaz kılan Müslüman, imanı çerçevesinde hayatına anlam verir…”
“Namazı kılmak ile ikame etmek arasında derin farklılıklar vardır. Yaklaşık 41 ayette namazın ikamesi emredilmektedir. İkame; vücudu her türlü necasetten arındırmak, abdesti kemal üzere almak, ibadette sadece Allah’ın rızasını düşünmek, tadil-i erkâna riayet etmek, kılınan namazı veda namazı bilinciyle kılmak, okunan sure, ayet ve duaların anlamlarını tefekkür etmek, yapılan hareketlerin sembolik manalarını bilmek, zihni namaz esnasında sadece ilahi mesaja kilitleyip dağıtmamak, cemaate devam etmek ve uygulamada sadece Peygamber Efendimizi örnek almaktır. Şayet bu hususlar ihmal edilecek olursa namaz kılınmış olur ama ikame edilmiş olmaz. İkame edilmeyince de namazın insan üzerindeki değiştirici özelliği tahakkuk etmez…”
Dr. Sürmeli hocamız, kitabının önsözünde dava kardeşine iltifat etmiş: “Değerli hocam ve kıymetli ilim adamı Abdullah Yıldız, yıllardır Namaz Gönüllüleri Platformu adı altında konferanslar, seminerler ve sohbetler düzenlemektedir. Biz biliyoruz ki binleri bulan bu konferanslar sayesinde Allah rızası için binlerce de seyahat düzenlenmiştir. Biz, hocamızın çalışmalarını gıpta ile takip ediyoruz. Onun sayesinde binlerce insan namaza başlamıştır. İnancımıza göre elbette bir misli sevap da hayırlara delalet edene verilir. Namazla ilgili çalışmaların bir kısmı yazılı hale de getirildi. Çorbada tuzumuz olsun kabilinden biz de bu çalışmayı yaptık. İnşallah hocamızın elinden özellikle genç kuşaklarla buluşur.”
Rabbim bizleri, insanımızın namazı ikame ederek arınmasına ve dirilmesine vesile eylesin. Âmin.
Abdullah Yıldız