Uçsuz bucaksız çalılıklardan geçerek, dağları aşarak, dalgalanan bir kum fırtınasıyla, develerle ve paslanan araba enkazlarıyla geçen uzun saatlerin ardından nihayet Gadames’e vardık. Trablus’un 600 km güneybatısında, Libya’nın çorak Trablusgarp bölgesinin derinliklerinde yer alan bu palmiye ağaçlarıyla çevrili kasabanın yükselen beyaz ve koyu sarı duvarları uyumsuz bir manzara gibi görünüyordu.
Gadames adı en az 2 bin yıldır biliniyor, ancak bugünkü kaynaşmış yapısı 7. yüzyılda Müslüman Araplar tarafından geliştirildi ve ardından yüzyıllar boyunca genişledi. Çöl rüzgarları ve kuzey Sahra’nın sert iklimi ile mücadele etmek için mükemmel bir şekilde tasarlanmış olan bu vaha kasabası – “çölün incisi” olarak bilinen Unesco Dünya Mirası alanı – Sahra’nın en büyük mimari eserlerinden biridir ve çevre planlamasının muhteşem bir örneğidir.
40 dereceyi aşan sıcaklıklarla (yazın 55 derecede zirve yapar ve kışın sıfırın altına düşer), rehberim Menşur ve ben hemen karanlık gölgeli geçitlerin labirentine daldık. Kıvrımlı zinkalardan (çatısı palmiye ağacından kemerli geçitler) geçerken, gün ışığının huzmeleri ara sıra tavan pencerelerinden geçerek aydınlatmayı ve havalandırmayı sağlıyordu. Menşur, “[Tavan pencerelerinin] sayısı caddenin önemini yansıtarak yön belirlemeye yardımcı oluyor ve ayrıca sıcaklığı yaklaşık 20 derecede tutuyor.” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor, “Eğimli geçitlerin arkasındaki fikir, çöl kumlarının esen rüzgarlarını durdurmaktır.”
Kullanılan Malzemeler Sıcağı ve Soğuğu Engelliyor
Koruyucu bir kireç tabakasıyla kaplanmış bembeyaz parıldayan iç duvarlar, güneşte kurutulmuş kerpiçlerden yapılmıştır. Bu kil, kum ve saman karışımı, onları nemden yalıtan taşların üzerine tabaka halinde yerleştirildi. Westminster Üniversitesi’nde fahri mimarlık profesörü ve yeşil mimari uzmanı olan Dr. Susannah Hagan, daha sonra bu inşaat tekniğinin neden bu kadar ustaca olduğunu açıkladı: “Sır duvarlarda: güneşin ısısının nüfuz etmesini geciktiren kalın toprak veya taş duvarlar. Gündüzleri bir yapının içini ısıtıyor ve geceleri bu ısıyı soğuk gökyüzüne geri yayıyor. Sabah, duvarlar koruma döngüsünü yeniden başlatacak kadar soğur.” dedi.
“Mevcut inşaat malzemelerinin ustaca kullanılması, minimum araçlarla maksimum konfora ulaşıyor. Çölde bu, klimasız serinlik ve ısıtıcısız sıcaklık anlamına geliyor.”
Devam ettik, basit hurma gövdelerinden, bazıları pirinçle çivili kapıların yanı sıra alçak kemerler, kavisli girintiler ve genellikle yakındaki bir camiyi gösteren yerleşik banklardan (dakkar) geçtik. Bazen kemerler oyulmuş, yontulmuş veya ince resimlerle (Fatima’nın eli, bir yıldız, girift geometriler) süslenerek gizem ve cazibe katılmıştır.
Eskiden Köle Pazarları Vardı
Şehrin göbeğinde dev dut ağaçlarının çevrelediği kemerli iki meydana geldik. Menşur, burasının bir zamanlar köle pazarlarının yapıldığı yer olduğunu söyledi. Kasabanın ekonomik altın çağı bu pazarlarla yaşanmış ve köle ticareti bitince ekonomi gerilemişti.
Fakat kasaba kervanların geçtiği bir kavşaktı, silah ve atların yanı sıra devekuşu tüyü, altın, fildişi, misk, pirinç ve kalay gibi egzotik malları değiş tokuş eden gezici tüccarların merkezi de olduğu için olağanüstü bir şekilde gelişmişti. Gadames, bugün Tunus, Cezayir ve Libya’nın buluştuğu yerde stratejik bir konuma sahip ve yüklü develer buradan batıya Timbuktu’ya, güneyde Ghat ve Bornu’ya veya kuzeyde Akdeniz limanlarına doğru ilerliyordu. Kasaba, medeniyetlerin önemli bir buluşma noktası haline geldi ve kasabanın Berberi sakinleri çok saygı görüyordu.
Bugün, Eski Gadames’in kalıcı sakinleri yoktur, ancak kavurucu yaz aylarında, yeni şehrin beton apartman bloklarına kıyasla çevresel üstünlüğü nedeniyle, camilerine ve çay salonlarına girmek ve serin güzelliğinin tadını çıkarmak için geri dönen Amaziğ ve Sahra altı yerlilerini sürekli olarak cezbeder.
Çeviren: Zehra Kaya
Kaynak: https://www.bbc.com/travel/article/20221026-ghadames-is-this-the-perfect-desert-town