Kız: Anneciğim; Şu meşhur internet satış sitesi var ya…işte orada tam da bana uygun kalp desenli, uzun kemerli bir tayt gördüm…çok hoşuma gitti…hem markalı, hem de indirimli… bunu alabilir miyim? Lütfen Lütfen; bu şimdi çok moda yani…sınıfımda bütün kız arkadaşlarım bunu giyiyor…ben de giymek istiyorum…çok beğendim!
Anne: Kızım, bu taytlar çok dar, hem sağlıklı değil, hem de bütün vücut hatlarını gösterir…dışarıda daracık, dikkat çekici renk ve desenli taytlar giymek, dinimize hiç uygun düşmez…
Kız: Anneciğim ne olur…herkes alıyor…bir benim yok…tamam dar, kabul, ama üzerine uzun tişört giyerim…arkam görünmez…
Anne: Benim güzel kızım! Bir şeye karar vermeden önce sakince bir düşünelim ilk önce. Moda diyorsun…sen ilk önce şu moda dediğin şeyi bana bir anlatsana. Nedir moda sence?
Anne: Evet, ama bu açıklaman yeterli değil. Moda kelimesi Fransızcadan gelir ve lafzen “uygun olan” demektir. Moda, belirli bir zaman ve belirli bir insan topluluğu için geçerli olan bir ideolojidir haddizatında. İnsanlar, bu ideolojiye uygun olarak sadece alış veriş yapmaz, aldıkları artık her neyse bunun felsefesini yansıtırlar, o görüşü savunurlar, giysi ise bu tarza uygun tavırlar da takınırlar. Toplumsal yapıyı ve alışkanlıkları kendi lehlerine değiştirmek isteyen bazı kapitalist üretici, satıcı ve reklamcılar vardır. Bir şeyi satmak için empoze ederler ve moda derler. Bunun üzerinden kazançlar elde ederler. Baktılar ki artık yeterince kazanç elde edemiyorlar bu sefer yeni modalar öne sürerler ki özellikle gençler, bu modaya takılıp o modaya uygun alış veriş yapsınlar.
Kız: Anne, hep bilimsel argümanlarla konuları ele alıyorsun. Bana ne bunlardan yahu. Ben beğendim işte. Üstelik bir benim yok.
Anne: Benim tatlı kızım; hemen kızma öyle…sen okumuş bir kızsın…neden sen kendi aklını kullanarak, gelip geçici moda telkinlerinin etkisi altında kalıyorsun ki? Süslenme özentisiyle veya gösterişli giysilerle neden sen başkalarının dayattığı geçici yeniliklerin kölesi olacakmışsın? Neden sen kendine özgün, kendi inancına uygun kılık kıyafet giymeyi tercih etmiyorsun? Her bir giysi türü, ister istemez bir dünya görüşünü, bir kültürel düşünceyi yansıtır. Sen de seni, yani kendi benliğini, kendi güzel ruh dünyanı yansıtan bir stil oluşturamaz mısın?
Anne: Kızım; Benim düşünceli kızım. O halde suhuletle bir dinle beni. Stil, yani tarz, mutlak olarak moda ile ilgili değildir. Giyim tarzı, bir kişinin şahsiyetinin aynasıdır. Bu anlamda tarz, senin hayata, mahlûkata, insanlığa, dünyaya ve ahirete bakışının bir dış yansımasıdır. Giyim tarzıyla sen kendi kimliğini ve fikrini ortaya koyma imkânını elde etmiş olursun. Giydiğin elbisenle hangi gruba ait olduğunu veya hangi dine mensup olduğunu ortaya koymuş olursun. Öyle değil mi?
Kız: Biraz öyle gibi. Doğru yani…mesela Hip Hopperlerin giysileri ile Heavy Metalcilerinkisi birbirine hiç benzemez. Dış giysilerinden bile hemen hangi güruha ait oldukları belli olur.
Anne: O zaman dediklerimde bir hakikat payı varmış, değil mi?
Kız: Evet.
Anne: Benim canım kızım. Sen ced-be-cet bir Müslüman aileden geliyorsun. Akıllı ve inançlı bir Müslüman kız olarak senin kılık kıyafetinin tarzı ne olmalıdır o halde?
Kız: Biliyorum, şimdi benden tesettür dememi bekliyorsun. Ama günümüzde kızların çoğu başörtü takmıyor anne!
Anne: Kızım! Başkalarını örnek almak bir ölçü mü? Giyinmenin tabiî ki çok farklı fonksiyonları vardır. Ama tesettür, ilk insandan beri var olan hem bir ihtiyaç, hem de Allah rızası için uygun bir şekilde yapıldığında bir ibadettir.
Anne: Tesettür kelimesi, Kur’ân-ı Kerim’de geçmez. Lakin bunun eş anlamlısı olan “cilbab” kelimesine yer verilir. Cilbabın diğer giyim tarzlarından farklı olarak belki de en önemli özelliği, Müslüman kimliğini açığa vurmak ve Allah’ın bir emaneti olarak korunması gereken bedenimizin avret yerlerini başkalarına göstermemektir.
Kız: Avret yerleri mi dedin? Buda ne demek şimdi?
Anne: Bir kimsenin açması, başkasına göstermesi ve başkasının bakması haram olan bedenimizdeki bazı yerlerdir. Müslüman kadınların ellerinden ve yüzlerinden başka her yerleri avrettir, yani buralarını örtmeleri gerekir, farzdır.
Kız: Ha…anladım, bunları aslında ben biliyorum. Sen işte buna tam uygun olarak giyiniyorsun. Dışarıya çıkarken hep tesettürlüsün; Maşaallah. Benim de mi böyle olmamı istiyorsun yoksa?
Anne: Fena mı? Hem beni takdir ediyorsun, hem kendin tesettürden uzak olmayı tercih ediyorsun gibi geldi bana? Sence şu tayt dediğin giysi, tesettüre uygun mu? Bir düşün. Tayt, cinselliği gizler mi, açığa mı vurur? Erkeklerin dikkatini mi çekmek istiyorsun yoksa?
Kız: Ya anne ya… cinsel cazibemi başkalarına teşhir etme gibi hiç bir niyetim yok…Allah korusun…benim hakkımda sen nasıl böyle düşünebiliyorsun, anne? Sadece beğendim…belki evde giyerim, n’olmuş yani…evde giyemem mi? Spor yaparken mesela…
Kız: Anladım …doğru, sokaklar artık pek güvenli değil…Geçen biraz modaya düşkün ve biraz da açık giyinen bir kız arkadaşım, sokakta yürürken bazı serseri erkeklerin kötü sözleriyle taciz edilmiş.
Anne: Benim güzel kızım; Örtünmedeki asıl gâye, güzelliğimizi yabancılardan mümkün mertebe korumak, gizlemektir. Hem üzerimize giydiğimiz elbiselerimize, hem de tutum ve davranışlarımıza dikkat edeceğiz. Ancak bu şekilde İslâm’a aykırı moda anlayışına ve her türlü tacize karşı kendimizi koruyabiliriz.
Kız: Kur’ân’da da zannederim bununla ilgili bir âyet olacaktı, değil mi?
Anne: Aferin benim kızıma. Bak şimdi ben sana Kur’ân’dan Ahzâb Sûresinin 59. âyetinin mealini okuyacağım: “Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve öteki bütün mümin kadınlara söyle: Bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman, cilbablarını (dış kıyafetlerini) baştan ayağa kadar üstlerine giysinler. Bu (örtünme şekli) onların (hürriyet ve iffet sahibi olarak) tanınmaları ve (her türlü taciz ve) eziyete uğramamaları için en uygun olanıdır. Allah Gafûr ve Rahim’dir.” Bak ve iyice anla kızım! Bu âyetten, kadının cinsel cazibesini tahrik edici giysilerle başkalarına teşhir etme hakkına sahip olmadığı anlaşılır.
Kız: Tamam tamam, anladım. Tayt gibi giysiler, tesettüre aykırı ve sokakta giyilmesi günaha yol açar. Ama evimde giyebilirim, değil mi?
Anne: Sen bilirsin.
Kız: O halde evde giymek şartıyla bir tan tayt alayım, ne dersin?
Anne: Sen bilirsin. Biriktirdiğin harçlığınla alabilirsin.
Kız: Ya anne ya…bir tayt için bu kadar para veremem…
Anne: Sen bilirsin…
Prof. Dr. Ali SEYYAR
MİRATHABER.COM – YOUTUBE
Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…