Anne: Selamün aleyküm.
Hoca Efendi: Aleyküm selam. Hoş geldiniz. Hanım efendi; sizi dinliyorum. Buyurunuz.
Anne: Teşekkür ederim. Efendim; Benim 7 yaşında bir çocuğum var. Artık yavaş yavaş namaz kılması gerektiğini düşünüyorum. Ama çocuğuma namazı nasıl sevdirebileceğimi tam olarak bilmiyorum? Bu konuda sizden yardım isteyecektim.
Hoca Efendi: Anladım. Peki, konuya girmeden önce ben de size bir soru sorayım. Sizler namazı beş vakit namaz kılıyor musunuz?
Anne: Tabiî ki de. Niçin sordunuz?
Hoca Efendi: Namaz kılan anne ve babaların çocuklarının da genelde namaz kıldıklarını müşahede ediyoruz. Bu işimizi epey kolaylaştıracaktır diye düşünüyorum. Çünkü çocuklar, genelde anne babayı taklit etmeyi sever.
Anne: Ama bizim çocuk, namaz kılma konusunda pek gönüllü görünmüyor. Babası ona namaz kılsın diye bazı namaz surelerini öğretti. Ama çocuğum buna rağmen pek namaz kılmak istemiyor. Bundan dolayı babası ona kızıyor ve geçenlerde çocuğuma bağırdı. Çocuğum da kerhen namazını kılıyor gibi geliyor bana. Yani kendiliğinden seve seve kılmıyor namazını. Bunu de ben istemiyorum. Kendi hür iradesi ile benimseyerek namaz kılmasını istiyorum.
Hoca Efendi: Anladım. Doğrusu da bu zaten. Nitekim peygamberimiz (sav) eğitim ve terbiye konusunda bize çok güzel bir yöntem göstermiştir. “Nefret ettirmeyin, sevdirin; korkutmayın, müjdeleyin; güçleştirmeyin, kolaylaştırın.” diyor peygamberimiz (sav). Bu tavsiye aynen namaz için de söz konusudur. Eşiniz maalesef, namazı sevdirerek işe başlamamış. Bu şartlar altında olan bir çocuk, belki şimdi babasının baskısından dolayı istemeyerek de olsa namaz kılar ama yarın büyüdükçe isyan ederek hiç kılmaz. Halbuki bu yaşlardaki çocuklara namazın önemi ve faydası üzerinde bir bilgilendirmede bulunulmuş olsa ve namaza tedricî olarak yani yavaş yavaş alıştırılsa daha iyi sonuçlar elde edilebilirdi.
Anne: Peki bundan sonra hatalarımızı nasıl telafi edebiliriz?
Hoca Efendi: Bu süreçte belki de en doğru yaklaşım, çocuğunuza daha fazla baskı yapmadan kendiliğinden namaz kılması için, onu özgür bırakmanızdır. Bu yaklaşım, henüz yaşı kemâle ermediği için, uygundur. Ancak sizler de namazın önemini açıkça ortaya koymanız gerekir. Bunun için ailecek evde olduğunuzda ezan okunur okunmaz namazı cemaat ile kılmanızdır. Eşiniz imam olsun, siz de ona uyabilirsiniz. Çocuğunuza da isterse cemaate katılabileceğini söyleyiniz ama ısrar etmeyiniz. Sadece katılması halinde çok memnun olacağınızı belirtiniz, bu yeterlidir. Böyle böyle devam ettiğiniz müddetçe çocuğunuzun ruhunda cemaate katılma isteği bir gün doğacaktır. Size de iştirak ettiğinde de mutlaka onu övün ve teşekkür ediniz.
Anne: Yani bu yöntemle namaz kılmasını sevdirmek, herhalde biraz daha kolay olur. İyi bir fikir. Peki devamlı namaz kılması için, çocuğumuza ne gibi müjdeler sunabiliriz? Kendisine “namaz kılarsan sana şunu bunu alırız” desek doğru olur mu?
Hoca Efendi: Bu yöntem, namaz kılması için, ilk etapta teşvik edici ve etkili olabilir. Ama burada dikkat edilmesi gereken husus, hediye gibi teşvik edici şeyler, sadece maksada ulaşmak için, bir araçtır. Amaç hâline dönüşürse asıl gaye de unutulmuş olunur. Namaz kılmadaki asıl gaye, Allah’a kulluk görevimizi layıkıyla ifa etmektir. Onun için belirli bir zaman sonra çocuğunuza namaz kılmanın ve kulluk bilincinin getirdiği asıl müjdeyi söylemeniz gerekir ki, bu da bütün dünyevî ödüllerden daha yücedir.
Anne: Bunun ne olduğunu biliyorum gibi ama lütfen siz söyleyiniz.
Hoca Efendi: Çocuklar, en çok sevdikleriyle beraber olmak ister. İhlaslı namaz, insanı cennete götüreceği gibi ahiret yurdunda sevdikleriyle de beraber olmayı sağlar. İşte çocuklar da başta anne ve babalar olmak üzere sevdikleriyle hep beraber olmak istedikleri için, manevî hazırlıklarını bu dünyada namaz kılarak yapmalıdır. Dünyada kulluk vazifelerimizi ne kadar içtenlikle yapar ve ahirete ne kadar ciddiyetle hazırlık yaparsak, Allah’ın lütfu keremiyle asıl yurdumuzda sevdiklerimizle beraber o kadar çok mutlu oluruz.
Anne: Evet, aslında çocuğumuz bize çok bağlı, yani bizi seviyor. Biz de onu seviyoruz. Dolayısıyla bu sevgi atmosferinin ailecek ahirette de devam etmesini kim istemez ki? Peki, namaz kılmamanın vebalinin de ağır olacağını çocuğumuza söyleyebilir miyiz?
Hoca Efendi: Bizler ilk önce namaz kılmanın dünyevî ve uhrevî faydalarına vurgu yapmalıyız. Yaş ilerledikçe ve manevî sorumluluk arttıkça uyarı mahiyetinde namaz kılmamanın uhrevî cezasının da olacağını söylemeliyiz. Mesela bu bağlamda şu hadis, kendisine söylenebilir: “Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli, onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar…”[1]
Anne: Peki bu nasihatlerin dışında bizler çocuğumuzun namazda istikrarlı olması için, kendisine ikna edici daha neler söyleyebiliriz?
Hoca Efendi: İyi bir dinî eğitim alan çocuklarımız, Allah’ı ve Resulünü (sav) sevdiğini söyler. Allah’ı sevmenin en büyük delili, verdiği sayısız nimetlere karşı şükür görevini ifa etmektir.. Allah’a teşekkür etmek de ilk başta namaz kılmak ile mümkündür. Zaten namazdaki bedenî hareketlerimiz de bunu temsil eder. Mesela namazda kıyam halindeyken yani ayakta dururken, ağaçlar ve dağlar gibi Allah’ın yaratmasıyla dimdik ayakta duran bütün varlıklar için Rabbimize teşekkür ederiz. Secdedeyken ise yerde sürünen bütün hayvanların yanında toprakta yetişen bütün bitki ve çiçekler adına teşekkürde bulunuruz. Her namazda 40 defa okuduğumuz Fatiha sûresinin ilk âyetinde de “Hamd (Şükür) âlemlerin Rabbi olan Allah içindir” demiyor muyuz? İşte çocuğumuza bu şekilde Allah’a sevmenin bir nişanesi olarak namaz üzerinden şükredilmesinin gereğini mantıkî yollarla öğretmiş oluruz. Peygamberimize (sav) olan sevginin en büyük delili de yine onun gibi düşünmeye, davranmaya ve yaşamaya gayret göstermekle olur. Peygamberimizin (sav) “Namaz, gözümün nurudur.”[2] sözü bu bağlamda çok manidardır. Çocuğunuz farz namazlarının dışında hangi hâl üzerinde bulunursa bulunsun her zaman nafile namazları da kılabilir. Bir şeye çok sevindiği zaman şükür namazı kılabilir, bir isteği olduğunda hacet namazı kılabilir, üzüldüğü zaman da Allah’a yine namaz kılarak sığınıp O’nda teselli bulabilir. Nitekim peygamberimiz (sav) de herhangi bir şeye üzüldüğünde namaz kılardı.”[3]
Anne: Evet, bu bilgiler çok faydalı geldi bana. Her şey için çok teşekkürler. Allahaısmarladık.
Hoca Efendi: Faydalı olabildiysek ne mutlu bize. Allah’a emanet olunuz. Güle Güle.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
[1] Tirmizî; Mevâkît: 188.
[2] Nesâî; Işratu’n-Nisa: 1.
[3] EbûDâvûd; Tatavvu: 22.