Anne: Sayın psikoloğum; Benim çocuğum son zamanlarda hiç oyun oynamak istemiyor. Hep üzgün, isteksiz, ilgisiz ve kendini yorgun hissediyor. Akşamları uyuyamıyor. Yoksa benim çocuğum depresyonda mıdır?
Psikolog: Öyle mi? Bu gözlemleriniz beni kaygılandırdı. Ne zamandan beri bu durum söz konusu?
Anne: Birkaç haftadan beri böyle maalesef. Çocuklar da depresyona girebilir mi? Daha o bir çocuk…Üstelik depresyon tam olarak nedir genel anlamda?
Psikolog: Depresyon genel anlamda çökme, çöküntü, yıpranma, yıkılma ve viran olma anlamlarına gelir. Dolayısıyla sosyal psikolojide depresyon, ruhî çöküntüdür, yani bunalım ve gerginlik sonucu kişinin derin bir çöküntü yaşaması, dış dünya ile sağlıklı bir iletişim ve etkileşim kuramaz duruma gelmesidir.
Anne: Peki, benim çocuğum gerçekten depresyona girmiş olabilir mi?
Psikolog: Bir çocuk en az iki haftadan beri tepkisiz, hüzünlü, üzüntülü ve halsiz ise depresyonda olduğunu tahmin edebiliriz. Ruhî çöküntünün belirtileri ve sonuçları genelde aşırı uyku ya da uykusuzluk, sıkıntı, yerinde duramama, kendini yorgun ve halsiz hissetme, kendini değersiz hissetme ve dikkat dağınıklığıdır. Bu haller gittikten sonra yeniden tekrarlanıyorsa veya aylarca devam ediyorsa kesin olarak depresyonun olduğunu söyleyebiliriz. Çocuklar ne kadar küçük ise depresyonda olup olmadıklarını belirlemek o kadar da güçtür. Mesela küçük çocuklar, ilk başta bağırır, çağırır ve çok ağlar. Sonra kendi kabuklarına çekilirler. Biraz daha büyük olan çocuklar, isteksizliklerini ifade edebilirler ama bazen birden saldırgan da olabilirler. Eğer bir çocuk, kendinden şüphe ediyorsa, sabahları gönülsüz akşamları ise neşeli ise, her şeye tepki gösteriyorsa veya hiçbir şeye tepki göstermiyorsa, okulda öğrencilerle kavga ediyorsa, parmağını emiyorsa, altına yapmaya başlıyorsa, kafasını duvara vuruyorsa, saçlarını yoluyorsa, büyük bir ihtimalle depresyonda olduğu söylenebilir. Geçici olarak depresyonda olan çocuklar, normal hayata döndüklerinden birkaç yıl sonra yine depresyon yaşayabilir. Onun için erken müdahale önemlidir.
Anne: Bu alametlerin bir kısmı çocuğumda var. Ama ben çocuğuma çok iyi baktım. Gerçi doğumdan sonra ben çalıştım ama bu sürede büyük annesi baktı ve ben her akşam bebeğimle beraberdim ve ona her türlü imkânı sağladık.
Psikolog: Bakınız, depresyona sebebiyet veren birçok faktör vardır. Ama siz hiç farkına varmadan onlardan birisini söylediniz. Hayatın ilk iki üç yılında annesinden uzak kalan ve büyük ölçüde anne sevgisinden mahrum edilen çocuklarda “Anaklitik Depresyon” denilen bir depresyon türü görülebilir. Bu gerçeği gören bazı gelişmiş sosyal devletler, çocukların sağlıklı yetişmesini ve sosyal uyumunu engelleyen depresyon gibi olumsuz psiko-sosyal faktörlerin önüne geçebilmek için, çalışan annelere, annelik izni dışında üç seneye varan ücretli çocuk bakım izni vermektedir. Anne bebek ilişkisi, ilk yıllarda ne kadar yoğun olursa çocuklar da o nispette depresyona girmiyor.
Anne: Yani, ben bunu bilmiyordum. Ama çalıştığım o yıllarda ben de çocuğumu çok özlüyordum ve bir an evvel işimi bitirip çocuğumla hasretimi gidermek için can atıyordum. Demek ki bebeğim de beni özlemiş olmalı ama ben ona belki de ihtiyaç duyduğu kadar şefkatimi gösterememiş olabilirim. Sabahları arkamdan ağladığını bazı akşamlarda eve geldiğimde bana soğuk davrandığını düşündükçe çocuğumun mutsuzluğunda benim de bir payımın olduğunu şimdi düşünüyorum.
Psikolog: Tabiî ki bir annenin çocuğun ilk yıllarında çalışmasını bizler tasvip etmiyoruz. Ama çocuklar, başka sebeplerden ötürü de depresyona girebilir. Hamilelik döneminde stresli ortamlarda çalıştıysanız, kendiniz veya eşiniz de depresif iseniz bu genetik olarak çocuğa da sirayet edebilir.
Anne: Çocukların depresyona girmelerine başka sebepler de olabilir mi?
Psikolog: Olabilir. Aile içi şiddet varsa, yani anne ve baba arasında sürekli olarak kavga ve tartışma varsa, çocuğun şiddet görmesi, anne ve baba boşanırsa, aile içinde bir ferdin ölümü, çocuğa sadece anne veya babanın bakması, aile fertlerinden birisinin hasta veya engelli olması, çocuğun istismara veya ihmale uğraması, çocuğun korkunç bir şey görmesi, okulda bazı sıkıntılar yaşaması ve hatta çocuğun üstün zekâlı olması dahî onu depresyona götürebilir. Çocuğa kötü davranmak da onu depresif yapar.
Anne: Biz çocuğumuza kötü davranmadık. Ama belki de yıllarca ihmal etmiş olabiliriz. Çocuğumuza psiko terapi uygulanmasına tavsiye eder misiniz?
Psikolog: Psiko terapi yöntemi, özellikle hafif ve orta derecede depresyona girmiş çocukların kendilerini daha iyi tanımalarına ve strese karşı daha etkili bir tutum sergilemelerine yardımcı olabilir. Kendi öz değerlerini farkına varmalarına sağlayarak, başkalarıyla iyi geçinmelerine destekçi olabilir. Bununla birlikte ağır vakıalarda antidepresan ilcaların alınması da tavsiye edilmektedir.
Anne: İlaç mı dediniz. Benim çocuğum şimdi hasta mıdır yani?
Psikolog: Depresyon, bir çocuk hastalığı değildir. Ama uygunsuz şartlar içinde yaşayan her insanın başına gelebilecek tedavisi gereken ciddî bir hastalıktır. Her ne kadar bazı hekimler, depresyonun kendiliğinden kaybolacağını iddia etse de bu tespit özellikle ağır vakıalar için söz konusu değildir. Depresyonun belirgin bir hâl alması sonucunda, kişinin meslekî ve sosyal münasebetleri bozulabilir. İşini gücünü yapamayan, sosyal münasebetlerini koruyamayan bir kişi, hastalık sınırlarını zorlamaya başlamış birisi demektir. Bu kişilerin intihar eğilimleri güçlüdür. Onun için depresyonda olan çocuklar ve aileleri için erken safhada profesyonel yardım ve destek gerekli ve faydalıdır.
Anne: O halde hemen bu duruma müdahale etmeliyiz. Hangi psiko terapi yöntemini siz çocuğuma tavsiye edersiniz?
Psikolog: Çocuğunuzun depresyona sebebiyet veren faktörleri iyice tahlil ettikten sonra buna birlikte karar vermeliyiz. Mesela çocuğunuz kendisini beğenmiyor, içine kapalı ve bir şeyler yapma cesareti göstermiyorsa bu durumda bilişsel davranış terapinin uygulanmasını tavsiye ederim. Bu terapide kendilerine özgüven aşılanmakta ve yüreklendirici telkinlerde bulunulmaktadır. Terapiye aile fertleri de dâhil edilebilir. Aile terapisinde ailevî sorunlarından ötürü depresyona girmiş çocuğa ve aile fertlerine karşılıklı iletişimin sağlıklı bir şekilde sürdürebilmenin yolları gösterilmektedir. Bu yöntemde rahat bir sohbet ortamında çocuğun konuşması sağlanmakta, böylece gerçek duygu ve düşünceleri belirlenebilmekte ve ihtiyaç duyduğu ne ise o yönde girişimlerde bulunulmaktadır. Sizler bu anlamda bir başlangıç olarak çocuğunuza daha fazla zaman ayırınız, ona daha yakın ilgi gösteriniz ve sevginizi yansıtınız.
Anne: Bu dediklerinizi inşallah yapacağım. Çok teşekkür ederim.
Psikolog: Ne demek, görevimiz. Allah yardımcınız olsun.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…