(Bu yazı şehidimiz Sedat Yenigün’ün 07 Temmuz 1980 tarihinde ikindi namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrasında tarafımdan yapılan tezkiye konuşmasının Sebil gazetesi için yazıya geçirilmiş şeklidir.)
Milâdî 7. asrin başlarında Mekke’de son Peygamber Hz. Muhammed İslâm Dini’ni tebliğ etmeye başladığı zaman Mekke şehir devletinin bütün hâkim ve müessir güçleri Allah’ın nizamına karşı çıktılar. Onu bütünüyle reddettiler. Yüce Peygambere ve O’na iman eden sayıları belli mü’minlere amansız zulümler tatbik ettiler.
İslâm gariblik devrini yaşıyordu.
İslâm Dini’nin aklı tatmin edici, ruhu doyurucu düsturlarına, aşk ve aksiyon dolu hayat nizamına inanan ve O’nu yaşama mücadelesi veren bir avuç mü’min, Allah’dan gayri dost ve yardımcıları olmadığı için özyurtlarında akraba ve aile fertleri içinde garip düştüler.
İslâm’ın bu ilk mü’minleri yıllarca çile çektiler, bitmez-tükenmez belâ ve musibetlere uğradılar. Yârları ağyâr, onlar da garib oldular.
Peygamberimizin diliyle müjdelenen İslâm’ın bu ilk garibleri, yıllarca süren mücadeleleri sonunda Allah’ın izniyle şehadet ve hicretle İslâm’a, geleceğin Medine devri iktidarının şartlarını hazırladılar.
Nice mes’ud edici güçlü dönemlerden sonra… Anadolumuzda hâkim ve müessir güçler tarafından red olunduğu ve O’na itikâdî, iktisadî, içtimaî, hukukî ve ahlâkî ölçüleri içinde bir bütün hâlinde inanan aşklı ve ızdıraplı mü’minler belirli olduğu için, İslâm yine gariblik devrini yaşamaya başladı.
Peygamberimiz böylesine elem verici bir geleceği haber vermemiş miydi?
“İslâm, garib başladı. İlk hâline dönecektir. O’nun gariblik döneminin mü’minleri olan gariblere müjdeler olsun!”
Fakat İslâm’ın garibleri yılmadılar. Candan geçtiler, ilâhi nizamdan geçmediler. Mukaddes dâvâlarından dönmediler.
Evet İslâm, ülkemizde gurbet devrini yaşıyor. O’na şehâdetle ve mektepten mektebe, ilden ile, mahkemeden mahkemeye, yuvalarımızdan Yusufiye medreselerine hicretle Medine Devri şartlarını hazırlamak bu gariblik devrinin garibleri olan şuurlu mü’minlere düşer
Aziz Mü’minler!
Biz bu vakitte buraya İslâm’a Medine devri şartlarını hazırlamanın sevdasını çeken, ızdırabını duyan ve mücadelesini veren, Peygamber diliyle müjdelenmiş, İslâm’ın gariblerinden bir garibin cenâze merasimi için toplanmış bulunuyoruz.
Evet müftülerin, vaizlerin ve İmam-Hatiblerin kısm-ı azamının İslâm’ın garibliğini hissetmediği bir devrede imanı, ihlası, inceliği ve cihadı ile yücelmiş, şehâdetle şereflenmiş bir garibin; bir aziz şehidin cenaze namazı için toplanmış bulunuyoruz.
Şu anda meleklerle iç içe olduğumuzda şüphe yoktur.
Kalblerimiz mahzun, gözlerimiz yaslıdır. Fakat Allah’ın kaderine râzıyız. Böyle emrolunmuşuz. Zira güzel Mevlâmız ettiğini güzel eylediğini, güzeli alıcı gönül kulaklarına şöyle açıklıyor:
“(Musibete dûçar olan mü’min) De ki: Allah bizim için ne yazmış (takdir etmiş) ise, bize ancak o ulaşır. Bizim sahibimiz O’dur. Mü’minler Allah’a güvensinler. De ki; (Gazilik ve şehidlik olmak üzere) bize İKİ GÜZELLİK’ten birini gözetlemiyor musunuz? (Bunlardan başka ne olabilir ki, biz bunların ikisini de arzularız.) Ama biz Allah’ın size ya kendi tarafından veya bizim ellerimizle bir azab ulaştırmasını gözetliyoruz. Haydi gözetin. Biz de sizinle beraber gözetenleriz.” (Tevbe Suresi. Âyet: 51-62)
İki Güzellikten Biri…
Gerçekten Allah’a ve âhiret hayatına iman eden biz mü’minler için şehâdet iki ebedî güzellikten biridir.
Âh, bu gerçeği ruhlarımızın derinliklerinde hissedebilseydik, ne olurdu! Şehadet öyle bir çift yönlü güzelliktir ki, onu bir tarafı şehide dönük, diğer tarafı da şehidin cemiyetine yöneliktir
a) Şehâdetin şehide dönük tarafı imrendiricidir. Zirâ şehid, ilâhi rahmete ermek ebedî cennetlere vâris olmak için, çile, korku, yoksulluk ve meşakket engellerini şehadetle aşmış, kulluk imtihanını ak alınla vermiş bahtiyardır.
“Yoksa siz sizden önce geçenlerin durumu başınıza gelmeden Cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluk ve meşakketler dokunmuştu, öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber(leri) ve onunla birlikte imân edenler –Allah’ın yardımı ne zaman– diye feryad ediyordu. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı (kendisine iltica edenlere) yakındır.” (Bakara Suresi, Âyet: 214)
Şehid, cennete gireceklerini sananlardan değil, bizzat girenlerden olduğuna ve dostlarının da kendi yolunu takib etmelerini arzuladığına göre elbette ki o, kulluk imtihanını vermiş gıpta edilmeye layık, mahbub ve mükarreb kişilerdendir
Rabbimiz Âl-i İmran Sûresi’nin 168 ve 169. âyetlerinde bu hakikati açıklamıyor mu?
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar Rableri katında diridirler. Allah’ın kendilerine verdiği (şehidlik mertebesi) ile hepsi de sevinçli olarak (Cennet nimetleriyle) rızıklanırlar. Arkalarından henüz kendilerine katılamayan (şehid din kardeşleri) hakkında da: –Onlara hiç bir korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir– diye müjde vermek isterler.”
b) İki büyük ve ebedî güzellikten biri olan şehadetin, şehidin cemiyetine yönelik tarafı da sürûr vericidir.
Zira şehâdet bir diriliş hamlesi, ilâht nizamı tebliğde kat’edilen merhalenin belgesidir. Can vererek sunulan mesajı artık hangi küfür ve zulüm otoritesi cemiyetin gündeminden düşürebilir?
Şehâdet olduran, birleştiren, kaynaştıran, yönlendiren tebliğdir.
Mü’minler!..
İftirakı ile garibliğimizi artıran bu İslâm garibinin hâtırasını kalbimize gömerek, hüznümüzü kader potasında eritmeye çalışırken ona kıyan mütecâvizleri unutacak değiliz.
Ancak bizim hasm-ı bi emanımız, aralarından Hz. Ömer’lerin. Vahşi’lerin ve Halid b Velid’lerin çıkması muhtemel kadrolar değildir
Hayat nizamımızı mahkûm ve bizleri makhur etmek isteyen, yetiştirdiği zâlimleri üzerimize salan anti-İslâm düzendir
Mücadelemiz küfrün ve zulmün kaynağını kurutmak için olacaktır.
Benim imânı ve ihlasına yakînen şâhid olduğum şehidimizi nasıl bilirisiniz?
Kabir suallerinden muaf ve bütün günahlardan ma’fu kılan şehâdetin düşüremediği kul haklarınızı helâl eder misiniz?.. (Cenaze namazı sonrası yapılan konuşma; Sebil, Sayı: 235-236, s. 3)
Ali Rıza DEMİRCAN
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…
Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…