Erzurum’un eski müftülerinden Sadık Efendi’ye isnad edilen bir söz var repertuarımda. Çocukların gürül gürül Kur’an okuduğunu görünce demiş o muhterem insan:
Her kim ki okutur sabi sübyana Kur’an,
Müftüsü, müderrisi olsun ona kurban.
Bir kısım insanlar işte böyle. Çocuklara Kur’an okuturlar, onları mutlu ve umutlu yaşatırlar. Ana-babasına, vatana ve millete hayırlı evlat olsunlar diye onların üzerine tir tir titrerler. Bir kısım cani ve haydutlar da sabi sübyanın ırz ve namusunu kirletirler, sonra da hunharca öldürürler.
8 yaşındaki Eylül Yağlıkara yavrumuzun kim bilsin ne tür bir alçak ve iğrenç muameleden sonra öldürülmesi, buna en taze bir örnektir.
Bu olaylar da gösterdi ki “Cennet ucuz değil, cehennem de lüzumsuz değil.”[1] “Zalimler için, (caniler için) yaşasın cehennem!”[2]
İşte size ahiretin, cennetin ve cehennemin isbatı. Cehennem olmasaydı, Eylül Yağlıkara masum yavrumuzun katiline verilen hangi ceza alev alev yanan yüreğimizin yangınını söndürecekti? Cennet olmasaydı ve Eylül Yağlıkara gibi yavrular ölür ölmez kendilerini cennette bulacaklarına dair kesin müjdeler verilmemiş olsaydı bu acıyı nasıl dindirecek ve ne ile teselli bulacaktık?
Zalime bu dünyada müstehak olduğu ceza hemen verilmiyor diye hiç kimse zalimlerin yaptıklarının yanlarına kâr kalacağını sanmasın. Herkes, zalimlerin ödünü koparan şu ayete kulak versin: “Zalimlerin yaptıklarından Allah’ın gafil ve habersiz olduğunu sanma. Allah onların hesabını dehşetten gözlerin kamaşacağı bir güne bırakmaktadır.”[3]
Değerli Sözler’in sahibi ne güzel demiş: “Zalim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp, bu dünyadan göçüp gidiyorlar; demek bir mahkeme-i kübraya bırakılıyor.”[4]
AHLAKSIZ TECAVÜZCÜLERİ VE KATİLLERİ İDAM EDEMİYORSAK GELİN AHLAKSIZLIĞI İDAM EDELİM.
Madem körpe çocuklara ve bebeklere tecavüz eden, sonra da öldüren zalimleri, katilleri, namussuz ve ahlaksızları idam edemiyoruz, öyleyse gelin zulmü, namussuzluğu ve ahlaksızlığı idam edelim. Öyle güzel bir düzen, sistem, zemin ve atmosfer geliştirelim ki şeytan bile o atmosferde günah işleme imkânı bulamasın. Her yere çok masraflı olan kameralar yerleştireceğimize, her insanın kalbine ve kafasına hakiki iman gibi manevî kameralar yerleştirelim. Bu iman kuvvetiyle herkes, her yerden Allah’ı ve Allah’ın kameraman meleklerini ve onların nurdan ellerindeki nurlu kameralarını görsünler, korksunlar, bir gün dev ekranlarda teşhir edileceklerini, rezil olacaklarını bilsinler, utansınlar da sabi sübyanımız, çoluk çocuğumuz, şeytanın ve şeytanlaşmışların tuzağına düşmesin.
Bu ifadelerimden, hiç kimse güvenlik sisteminin bir parçası olan kameralara karşı çıktığımı anlamasın. Biz bu ifadelerimizle güvenlik kameralarının ötesinde başka ve çok önemli bir tedbire daha dikkat çekmek istedik. O da yukarda ifade ettiğimiz gibi kalplere ve akıllara hakiki iman kamerasını yerleştirmektir.
Madem Avrupa uyum yasalarının gereği olarak idam kaldırıldı, İslam uyum yasalarının gereği olarak biz de ahlaksızlığı idam edelim. Buna ne engel var?
Avrupa uyum yasalarının gereklerini yapıyoruz da neden İslam uyum yasalarının gereklerini hakkıyla yapmıyoruz? Hani “Diclenin kenarında bir koyunu kurt yerse Allah onu Ömer’den sorar” diye bir felsefemiz vardı. Nerde kaldı bu hassasiyet? Koyunlarınızı yiyen kurtları geçin. Şimdi, çocuklarınızın ırzını parçalayan ve onları yiyen iki ayaklı canavarlar her yerde ve her köşe başında kol geziyor. Ahlaksızlığı, şehvetleri ve tecavüzleri tahrik eden müstehcenliği idam etmezsek daha çok masumların canı yanacak, daha çok Eylülleri kurtlar yiyecektir.
Eylül Yağlıkara yavrumuz cennete üçtü gitti. Ama onun canına kıyanlar bütün insanlığı öldürmüş kadar bir günahla ebedî cehennemi boyladılar.[5] Allah onun yakınlarına ve milletimize sabr-ı cemil versin. Etkili ve yetkililerimize de Eylülleri koruma, ahlaksızlığı ve müstehcenliği idam etme, fuhşun ve zinanın beslendiği kaynakları kurutma kuvveti, basireti, plan ve programı nasip eylesin.
—
[1] Mektubat, 472
[2] Garibüzzaman, Divan-ı Harbi Örfî
[3] Bkz. İbrahim, 14/42
[4] Bkz. Sözler, 10. Söz.
[5] Bkz. Maide, 5/32; Nisa, 4/93
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi