Sorunların çözme yöntemleri sebep ilişkisi ile başlamayıp, sonuçları ile konuşulmaya başlandığında, adeta orada bir suçlama ve sarmal bir açmazlığın oluşması kaçınılmaz hale geliyor. Doğal olarak buradan dinlemeye, anlamaya yanaşmayan bir çatışma çıkıyor.
Erdem kavramı ile ilgili tanımlamalara baktığımızda; ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı olarak tanımlandığını görüyoruz.
Bu tanımlama insan merkezli olup, toplumsal tepkiselliği ile belki de en önemli kavramlardan biridir diyebiliriz.
Şikâyet edip durduğumuz birçok konuda erdem kavramının insanlarda içeriğinin yoksunluğunu görüyoruz.
İnsan doğası itibari ile barışçı yapıcı yönü doğuştan gelir. Bunun için yaratıcının yarattığı insanla ilgili ‘’ O halde sen yüzünü, bir Hanif olarak dine, Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah’ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar.’’ (Rum 30)
İnsanın önündeki hayat, kendisini sorumlu kılan özgür iradesi ile tercihlerinin oluşması, insanda çatışmanın yine merkezini oluşturmaktadır. İnsan için doğru ve yanlış tercihi buradan başlamaktadır.
İnsan davranışlarının belirleyicisi konusunda; ailenin etkisi, çevrenin etkisi, toplumun etkisi kişiye baskıcı yönü ile tek taraflı bir dayatma ile verilir. Bunu ister doğru kabul edin ister yanlış, davranışları belirleyen, aile, çevre ve toplum dayatmaları taklidi olup tahkiki yönü yoktur.
Kişi bu üçlü baskıyı sorgulamaya başladığında, karar verirken fıtratına dönerek orada yükselen vicdanın sesine kulak verdiğinde, aile, çevre ve toplum baskı alanlarından sıyrılabilir.
Yaratılışında olan erdemliliği tanımlayan; doğruluk, adalet, dürüstlük, alçakgönüllülük, hakka riayet, zorba olmayan gibi olumlu nitelikleri aksiyoner bir akılla, muhakeme gücünü öne çıkartarak, bağımsız karakterin meyvesi olan ‘’erdemli insan’’ olma özelliğini kazanabilir.
Bu elbette bir sancılı düşünce sürecidir. Kişinin sorgulayıcı yönünün varlık yönü ile başlaması; olayları oluşturan bireylerin, kurumların, toplumların sorunun merkezinde olduğunu görecektir.
Erdemli insanın zihinsel mücadele yolculuğu, en çok toplumsal çoğunluk baskısına maruz kalarak; ya sessizliğe bürünür ya da toplumsal baskının yoğunluğundan dolayı rota kırabilir.
Toplumsal kabullerin sorgulanamayacağı anlayışını ancak erdemli insanlar delebilir. Alacağı bütün eleştirilere ve toplum dışı itme yalnızlaştırma yaklaşımlarına rağmen, burada dik duran erdemli insan, kaygı ve endişelerini sadece doğrunun, hakkın ve adaletin gerçekleşmesi yönünde taşır.
Bu insanlar toplumun her farklı kesiminden çıkabilir. Erdemli insan her hangi bir gurup, bir düşünce yapısına mahsus değildir. İnsan yaratılışında, ne ailesini ne çevresini nede toplumunu seçemiyor. Dolayısı ile şu kesimden erdemli insan çıkmaz gibi önyargılar yanlıştır. Kâfirden İbrahim gibi bir muvahhit peygamber, Nuh peygamberden de kâfir bir oğulun çıkabileceği gerçeğini bilmek gerekir.
Kabulleriniz, doğrularınız yanlış olabilir. Tartışmak ve eleştirmek doğruya ulaşmak için erdemli insanın temel özelliğidir. Erdemli insan fikirlerinin eleştirilmesinden çekinmez. Aksine bu eleştirileri kendisi için bir kılavuz olarak görür. Doğruluk ve tutarlılık, çelişkisizlik ilkeleri ile yapılan eleştiriler yermek için değil, yapmak içindir. Buna kendisini kapayan birey ve bireylerden oluşmuş toplumun gelişmesi, adalet ve doğruluk anlayışı olarak katkı sağlayacak yönde olmaz.
Çelişkili bireylerin davranışlarını , taklit ettikleri esaslar belirliyor. Bireyler ve zaman tahkiki bir sürece girerse bireysel gelişim ve barış, toplumsal gelişim ve barışa en yüksek oranda yansıyor.
Bu sürecin en iyi toplumsal geliştirme yönü eğitim olup, Türk eğitim sistemi baştan aşağıya gözden geçirilmelidir. Yine iş gelip siyasi yönetimde sorumluluk almış yöneticilerimize dayanıyor.
…Bir toplumu oluşturan fertler kendi iç dünyalarındakini değiştirinceye kadar, Allah onların oluşturduğu toplumu değiştirmez…(Rad 11)
Selam ve dua ile…
Yunus EKŞİ
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi