Yalnız Mehmet Akif mi Dertlendi Ben de Dertleniyorum
Yoğun öğrenme ve öğretme çalışmaları içinde geçirdiğim yaklaşık 20 günlük tatil dönüşünde ailevi problemler yanı sıra ülkemle ve dünyamızla ilgili yığınla muzdarip kılıcı haberlerle sarsıldım. Biliyorum insan Kebed/zorluklara göğüs germesi için yaratılmış varlık ama insanım, üzülecek yüreğim, ağlayacak gözüm var. Kederleniyorum, Allah kullarına pek merhametli olup zulmetmeyeceğine göre karşılaştığımız problemler yapıp ettiklerimizin sonucu… Yarı öfkeyle oh olsun bize diyesim geliyor, diyorum da.
Bakalım Dünyamıza
Bilgili ve bilinçli bir Müslüman gözüyle dünyamıza bakalım. Allah’ın yarattığı ve yaşattığı dünyamızda Yaratan’ı tanımayan, Onun son ilahi yasalar manzumesi olan Kur’ânî ilkeleri kabullenmeyen, bunun için de birbirilerini sömürmeye odaklanmış kişi kurum ve devletlerin egemen olduğu dünyamıza bakalım. İçimizdeki nefislerine zulmeden zalimlerle, hainleşen dış zalimlerin hâkim olduğu dünyamıza… Her yerde kaos ve zulüm. İnsan eliyle âdeta Kıyamet’e davetiye çıkarılıyor.
Tarihi dönemlerde zalimleşen kâfirlere cezalar yağdırıldı. Nice medeniyetler çöktü, bağlıları helâk oldu. Kur’ân bu helak anlatımları ile doludur.
İlâhî helâk yasalarının bugün de devreye girmesinde bir engel yok. Kısmen giriyor da. Üstelik cezaya davet çıkarıcı muharrik zulümler var.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın ülkemiz dâhil bütün zalimleşen ülkeler bir tür belasını bulacak. Hayvanlardan da beter olan insanlık helâk ile tanışacak. Zulümleri engelleyemeyen iyiler de belasını bulacak. Ancak onlar sonradan mükâfatlarını alacaklar.
“İçinizden yalnızca zalimleri kuşatmayıp herkese bulaşacak kaoslar/belalardan sakının. Allah’ın cezasının pek şiddetli olduğunu da bilin.” (Enfal 25)
Birbirimizi Aldatmayalım
Kimse kimseyi aldatmasın asıl felaket İslâmî iman ve hayat değerlerinden yani insanlık erdemlerinden kopuşumuzdur. Bütün dünyalarını ekonomiye kilitlemiş olanlar problemi yalnızca doların artışı ile ilgili görebilir. At gözüyle bakanlar baktırıldıkları yerden ve ottan başka ne görebilirler?
Kâfirlere Karşı Yardım İsteyecek Konumda mıyız?
Bazen gaflete düşüyorum. Yaşadığımız doğal ve ekonomik afetleri dışımızdakilerin entrikalarına yani bir tür haçlı saldırılarına bağlıyorum. “Yarabbi! Biz müslümanız, kâfirlere karşı bize yardım et.” şeklinde dua edesim geliyor, hatta ediyorum. Ama sorgulamadan da edemiyorum:
Hâlâ İslâm’a dönüş istemlerini anayasal suç olarak deklere etmekte olan jakoben laik Anayasalı ülkemiz mi Müslüman?
İlahiyat akademisyenleri ve Diyanet ricali dâhil insanları kafaları ve kalpleriyle faize batmış ülkemiz mi Müslüman?
Bilimsel çalışmaları ve bilim dili Allah’ı dışlayan Şirke batık eğitim sistemi ile bizler mi Müslümanız?
Namazsızlığı, tesettürsüzlüğü ve cinsel çirkinlikleri doğallaştırmış bizler mi Müslümanız?
Yasaları ile ana-babaya bile miras hakkı tanımayan ve ilkel ceza hukukuyla Yaratan’ın af ve tazminat seçenekli ölüm cezasını bile çağdışılıkla suçlayan bizler mi Müslümanız?
Yöneticileriyle neredeyse tüm medyayı yandaş kılarken, Medyanın İslâm karşıtlığına ses çıkarmayan bizler mi Müslümanız!
İktidar kadroları İslâmî bilgisizlik ve günahlar içinde kıvranırken muhalafeti küfür ve zulüm içinde batmakta olan bizler mi Müslümanız?
Zalimleşen dış kâfirlere karşı yardım isteyelim de bizler yardım dileyecek ve duaları kabul görecek hakiki Müslümanlardan mıyız?
Uğrayabileceğimiz Belaları Engelleyebiliriz
Hepimiz belayı bulacağız. Ama altından kalkamayacağımız belalar bizleri kuşatmadan tövbe edebiliriz. Fiilen ve yasal olarak İslâm’a dönüş yapmaya başlarsak Yunus Peygamberin kavmi gibi bizler de üzerimize doğru gelen bela dalgalarını önleyebilir ve savabiliriz. Yeter ki biz isteyelim. Sözü Peygamberimizle bağlayalım. O Kur’ân’dan alarak özetlediği gerçeği bize şöylece aktarır:
“Bağışlanmalarını isteyerek yasalarına dönüş yapanların Allah elemlerini giderir. Onlara çıkış yollarını gösterir ve beklenmedik yerlerden rızık kapılarını açar.”
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi