Bugün ülkemizde de sayısı 60 bini bulan ve son zamanlarda böbrek yetmezliği yaşayan hastalar için, hem yaşam süresi hem de yaşam kalitesi açısından en iyi tedavi seçeneği böbrek nakli. İstatistiklere göre ülkemizde her sene yaklaşık 3500 civarında böbrek nakli ameliyatı gerçekleştirildiğini anımsatan Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Bakan, nakil sonrasında istenilen sonuca ulaşabilmek için hasta uyumunun çok önemli olduğuna dikkat çekti.
HASTALARIN KURALLARA UYMASI ŞART!
Böbrek nakli tedavisinin ameliyat öncesi ve sonrasını da kapsayacak şekilde ömür boyu sürecek bir süreç olduğunu belirten Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Balkan, bu süreçte tedavinin merkezinde yer alan hastanın, kurallara uymasını vurguladı.
BÖBREK NAKİL SONRASI BAŞARIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Böbrek nakil sonrasındaki bir senede böbrek fonksiyonlarının yüzde 90-95 aralığında olmasının naklin başarılı olduğunun göstergesi olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ali Bakan, ”Bu rakam 5 yıllık süre için yüzde 70-80 aralığındadır” dedi.
Böbrek Naklinin başarısında hastanın durumundan nefreloğun ve cerrahi ekibin deneyimine kadar pek çok faktörün de etkili olduğunu belirten Doç. Dr. Ali Bakan sözlerine şu şekilde sürdürdü: “Örneğin çok hızlı böbrek yetmezliğine götüren Fokal segmantel glomerulonefrit olarak tanımladığımız hastalıkta, hasta böbrek nakili olsa bile hastalık tekrarlayabiliyor. Dolayısıyla mutlaka altta yatan hastalığın kesin tanısının konması gerekir. Buna göre de strateji oluşturulmalı. Bununla birlikte nakilin planlamasından cerrahisine ve sonraki tedavi sürecini planlayan nakil ekibinin deneyimi de çok büyük önem taşır.”
ORGAN REDDİNİ ÖNLEMEK İÇİN İLAÇLAR DOĞRU KULLANILMALI!
Böbrek Nakili yapılan hastaların ilk senede yüzde 5-10’unda farklı sebeplerle organ reddiyle karşılaşıldığını anımsatan Doç. Dr. Ali Bakan, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bağışıklık sistemi organı reddedebildiği gibi hastanın nakil sonrasında ilaç kullanımı ya da beslenme düzeni gibi unsurlar da bu sonuca etki edebilir. Bu nedenle nakil sonrasında hastaların mutlaka dikkat etmesi gereken konuların başında, düzenli hekim kontrolleri ve ilaçlarını düzenli kullanmaları geliyor. İlaçlarını düzgün kullanmayan hastalarda böbreğin reddi açısından risk oluşuyor. İlk bir yıl, her ay daha sonraki dönemde de 3 ayda bir olmak üzere hastalarımızı görmek istiyoruz. İlaçları da ömür boyu kullanılmak zorunlu.”
NAKİL ÖNCESİNDE HASTALAR PSİKOLOJİK YÖNDEN DEĞENLENDİRİLMELİ
Hastaların çok büyük bölümünün ilaca uyum konusunda dikkatli olduğunu fakat uzun süreli bir tedavi olduğu için bazen şaşmaların yaşanabileceğini anımsatan Doç. Dr. Ali Bakan “Uzun soluklu bu tedavide bazen hastaların da psikolojileri bozulabiliyor, bazı dalgalanmalar yaşayabiliyor. Bu durumda ilk yaptıkları ilaçlarını bırakmak oluyor. Bazen de ben tamamen iyileştim diyerek hastalar ilacı bırakabiliyor. Bu nedenle nakil öncesinde hastaların tedaviye uyumları için genel bir psikolojik değerlendirmeden geçmeleri çok önemli. Çünkü nedeni ne olursa olsun ilacı kullanmamak organ reddi riskini geliştirebiliyor. Bu ilaçların etkileri bazen birkaç gün sürebildiği için elbette 1-2 günlük doz atlaması bu kadar büyük bir risk doğurmaz. Ama doğurmayacağı anlamına da gelmesi ilaçlarını çok düzenli kullanmaları gereklidir Ancak daha uzun süreli ilaçlar ihmal edilirse organ reddi açısından çok daha büyük risktir.”
KİLO KONTROLÜ SAĞLANMALI
Böbrek Nakili sonrasında dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli noktanın hastaya ait diğer hastalıklarının tedavisi olduğunu belirten Doç. Dr. Ali Bakan, ”Örneğin diyabete bağlı böbrek yetmezliği gelişen bir hastanın kan şekeri kontrolü sağlanamazsa nakil böbreği de etkilenebilir. hipertansiyon hastaları için de aynı durum söz konusu. Dolayısıyla böbrek nakili sonrasında hastanın gerçekten da hayatını düzene sokması, düzenli beslenmesi, su tüketimine dikkat etmesi ve tuzu hayatından çıkarması çok önemli” diye konuştu. Böbrek nakli sonraki dönemde de hastanın kilo kontrolünün de çok önemli olduğunu anlatan Doç. Dr. Ali Bakan, “Obezite inflamatuvar bir süreçtir ve tüm vücutta damarları etkiler ve yangı yapar. Böbrekte bir damar yumağı olduğuna göre obezite de böbreğin bozulmasına neden olabilir. Dolayısıyla hastanın kilo almasını istemiyoruz ve kilo aldıysa zayıflamasını sağlıyoruz.”
KADEVERİK BAĞIŞ ORANLARI ARTIRILMALI
Türkiye’de 60.000 civarında diyalize giren hasta bulunduğunu ve bu havuzun içinden yılda ortalama 3500 civarı nakil yapılabildiğini anımsatan Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Bakan, ‘’Kadeverik bağış oranlarının artırılmasıyla birlikte birçok sorunun çözülebileceği unutulmamalı. Böbrek nakli tedavisinin hemodiyalizle karşılaştırıldığında hem tıbbi, hem sosyal hem de ekonomik açıdan çok daha uygun bir çözüm yöntemi. Türkiye’de yapılan nakillerin sadece yüzde 10 kadarı kadavradan yapılırken bu oran dünyada tam tersi. Dolayısıyla toplumun her katmanında organ bağışını artırmak gerekiyor” dedi.