Nass kavramı, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dillendirilince konuyu bilen ve bilmeyen herkes üzerine atladı ve bu kaframı kendi siyasi çıkarları için kullanmaya çalıştı. Bu kavramı en çok sömürenlerin de laik, seküler ve Allah’ın şeriatına karşı savaş açmış insanların olması ayrıca dikkat çekiyor.
Varoluşlarını bu faizci seküler Batıcı sisteme borçlu olanların nas kavramını emellerine alet etmeleri üzerine yazarımız Feyhi Yağlı hoca bu konuyu irdeleyen bir yazı kaleme aldı. İŞte hocamızın o yazısı:
Cumhurbaşkanımızın son zamanlarda faize karşı girmiş olduğu mücadele ‘Benden başka bir şey beklemeyin. Bir müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim’ ifadesi üzerine ilgili çevreler tarafından olumlu olumsuz bir çok yorumlar yapılmaktadır.
Bir ülke ki; Kemalizm ideolojisi üzerine temelleri atılmış bilahere laiklik ilkesini anayasasının değişmez kuralı yapmış, halkı ise müslüman olan bu devletin yirmi yıldır millet çoğunluğunun tercihi ile liderliğini yapmakta olan bir şahsiyetin Kur’an ve hadis’e dayalı bir kavram olan “nass” ifadesini kullanması İslami camianın bazı kesimlerin de heyacan uyandırırken bazı kesimlerin de ise tenkit edilmiştir. Bence Cumhurbaşkanımızın faiz hususunda ki görüşünü beyanda ve icraatında o konu ile ilgili olarak dini referans almasının rahatlığı Türkiye Cumhuriyet’inin 2017 anayasa değişikliği referandumunda ki millet çoğunluğunun onayı ile kabul edilen yeni sistemin işleyişinden kaynaklanmaktadır.
Bir Devlet liderinin islam nizamında hüküm kaynağını ifade eden “Nass” kelimesini devlet icraatı için kullanmasının biz müslümanlar için ne kadar önem arzettiğini kelimelerle ifade etmekte zorlanmakdayım. “Benden başka bir şey beklemeyin” diye ferman buyuran bir liderin feryadı devlet işleyiş nizamında karşılık bulmasının zamanının geldiğini göstermektedir. Maalesef üzülerek ifade etmek isterim ki bu fermanı geç algılayan veya hiç anlamak istemeyen bir bürokratik ve siyasi yapıylada karşı karşıya olduğumuzu üzülerek ifade etmek istiyorum.
Cumhurbaşkanımızın devlet icraatında kullanmış olduğu “nass” kavramı aslında dinimizin toplumu yönetmede ki nizam verme alanıyla ilgili güncelleştirmelerin kapısını açan sosyal hastalıklar için yazılan birer recetedir.
İslam tarihinde “Nass” kavramının ifade ettiği mana ve maksadı ile ilgili olarak görüş beyan etmeyen alim yok gibidir.
Kur’an ayetlerinden yola çıkarak Allah’ın insanlar için ‘haram’ kıldığı yasakların tespiti hususunda yapılan ilmi çalışmalarda farklı görüşler ve yorumlar ortaya çıktığından dayanağı bakımından verilen hükümleri kategorize etme ihtiyacı doğmuştur. Bu alanda yapılan tüm çalışmalar hükme konu hususlarda kastedilen mana ve maksadın doğru ve isabetli anlaşılması için olduğunda zerre şüphem yoktur.
İşte bu yüzden İslam hukuku alanında ihtiyaca binaen “kitap” diye ifade edilen tartışmasız ana kaynak Kur’an olmak üzere “sünnet” “icma” “kıyas” vb. kavramlar literatüre yerleşmiştir.
İslam’da domuz etinin haramlığı üzerinde herhangi bir açıklama ve tartışmaya ihtiyaç yoktur. Çünkü domuz isimli hayvan dünyanın her yerinde herkesçe bilindiğinden bu haramlığın açıklanacak bir tarafı yoktur. Yine benzer bir şekilde erkeklerin izdivaç yapmalarının yasaklandığı kadınların kimler olduğu açıkça belirtildiği için üzerinde tartışılmaz başka bir görüşe ihtiyaç duyulmaz. Ancak Kuranda ‘riba’ olarak geçen günümüzde ‘faiz’ denilen hususun ne olduğunun aydınlığa kavuşması için başta Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (SAV) tevatür sözleri olmak üzere konunun uzmanlarının açıklamalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Yani domuz denilen hayvanın herkesçe bilinmesine rağmen ribanın ise aynı ölçüde açık ve net olmadığından bu konu üzerinde yapılan hukuki saptamaların neticesine “Nass” gereği denmiştir. Nass sonucu ortaya çıkan hükümlerde her zaman başta Peygamberimize dayandırılan sözlerin ona ait olup olmadığı hususu olmak üzere âlimler arasında çok zıt ve farklı görüşler ortaya çıkabilmiştir. Her çağın kendine özgü iktisadi ve parasal düzenin işleyişinde farklı muameleler ve farklı isimler ortaya çıkmıştır. Örneğin Kur’an da “Riba” diye geçerken günümüzde “Faiz” olarak dillendirilmektedir.
Cumhurbaşkanımızın “Nass” ifadesini varsın kimileri geleneksel mana ve maksadıyla anlasın! Benim ise “Nass” kavramının günümüz versiyonuna yüklenmesi gereken mana ve maksatın “Kur’an ve insan” dan ibaret olduğu, ‘insan’ dan kastımında Kur’an kaynaklı söylenen her insan sözü yani Kur’an ve onu anlamaya çalışan, anladıklarını paylaşan dan ibaret ikili kombinasyonu ifade etmektedir. Bunu ifade ederken yine geleneksel kafayla bugüne kadar dinimizin yaşanması ve anlaşılmasında İslam alimlerinin ortaya koyduğu müktesebatı reddetme gibi bir garabet iddiasında bana kimse bulunmasın.
Elbette ki toplumun ve insanların ihtiyaçlarına binaen sözlerin en güzeline ulaşmak için konu üzerine söylenmiş bugüne kadar yapılan tespitlerin hepsini okumak onlardan istifade etmek suretiyle içerisinde bulunulan çağın idrakiyle bütünleştirip müslümanların hizmetine ve yaşantısına arz etmemiz şarttır.
Fehmi YAĞLI