Değerli Okuyucu, kadim arkadaşım Harun Ünal Bey, “Kur’an’a Meydan Okunamaz” başlığı ile bir makale göndermiş. Yazıyı okuduktan sonra bir defa daha iman ettim ki bu KİTAP, gerçekten muciz bir kitaptır. Âlemlerin Rabbine sonsuz hamd-ü senalar olsun ki böyle muciz bir Kitap’a iman ediyoruz.
Ey Yer! Yut Suyunu!
Allah Kelamı Kur’an’ın, mu’ciz ve eşsiz bir kitap olduğuna; bir başka ifade ile söylersek beşer tarafından onun bir benzerinin getirilemeyeceğine dair kaynaklardan bazı bilgiler okumuştuk. Bu bilgilerden biri de şöyleydi:
Arap edebiyatının zirvede olduğu bir dönemde ünlü bir şair, evinde oturmuş, Kur’an ayetlerine nazire yazmaya çalışıyordu. Tam bu sırada sokaktan geçen bir çocuk, Hud suresinden şu ayetleri sesli olarak okuyarak geçiyor; “Ya erdublai mâeki/ Ve ya semaü egliî…” diyordu. Bu ayet, bizim “Nuh Tufanı” diye bildiğimiz o dehşetli hercümerçten sonra, Yüce Rabbimizin yeryüzüne ve gökyüzüne hitabıydı; azgınlaşan, sapkınlaşan, taşkınlık yapan Nuh kavmine “Uzak olunuz, zalimlerin, kafirlerin canı cehenneme” fermanından sonraki ilahi hitabıydı. Evet, Yüce Allah şöyle emrediyordu bu ayette: EY YER! ÇEK SUYUNU! EY GÖK! SEN DE KES YAĞMURUNU!” (Hud Suresi, 11/44)
Koca Şair, çocuğun ağzından dökülen bu ilahi kelamı duyunca bir süre tefekküre daldı ve sonunda Kur’an’a nazire yazmaktan vazgeçti.. Evet, bizler bu ve benzer birkaç örnek biliyorduk. Ama Dostum Harun Bey, çok daha çarpıcı örneklerle “bilmediğimiz daha neler varmış,” dedirtti bizlere doğrusu. Dilerseniz şimdi onlardan bir kısmını okuyalım lütfen.
Bir Âyet Ve Bir Hadis
(Ey Peygamber!) De ki: Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.” (1)
Allah Resûlü de (s) bir hadislerinde şöyle buyuruyorlar: “Doğrusu bu Kur’an, Allah Tealâ’nın sofrasıdır. Gücünüz yettiğince Allah’ın sofrasını kabul edin ve gücünüz yettiğince onu öğrenin! Çünkü Kur’an, Allah’ın, kullarına uzattığı bir iptir ve O, apaçık bir nurdur, aydınlıktır, yarar sağlayan şifadır. O, kendisine yapışıp tutunanlar için bir kalkandır bir korumadır ve ona tabi olanlar için de bir kurtuluş kaynağıdır…….”
Gerçekten Kur’an’ı Kerim’i birçok yönlerden ele alarak onun Muciz bir eser, İlahî bir Kitap olduğunu gösteren kitaplar kaleme alınmıştır. Onun bu yönünü göremeyen ve ona inanmayanları bu Kitap, A’raf sûresi’nin 179. Ayetinde şöyle vasıflandırır: “Onların kalbleri vardır; bu kalblerle gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır; onlarla gerçeği görmezler (ibret almazlar). Kulakları vardır ama onlarla hakikat çağrısını işitmezler.”
İlginç Tesbitler
Mısırlı yazar ve akademisyen Dr. Fazıl Salih el-Samarraî’nin eserinde bizlere sunduğu aşağıdaki örnekler insanı düşündürüyor ve hayretler içinde bırakıyor doğrusu.. Yazar diyor ki:
“Kur’an’ı Kerim’de “el-Ahiret” kelimesi kaç kez geçiyorsa, “el-Dünya” kelimesi de bir o kadar zikredilmiştir. Bu tekrar her ikisi için karşımıza: (115’er) kez geçtiği cevabını vermektedir.
“el-Şeyatîn” kelimesi, Kur’an’da kaç defa zikredilmişse, “el-Melaiket”
“el-Hayat” kelimesi, Kur’an’da kaç kez zikredilmişse “el-Mevt” kelimesi de türevleriyle birlikte o kadar kez geçmiştir. Bunların (145’er) defa geçtiği görülüyor.
“el-Şita” ve soğuk ifadesi Kur’an’da kaç defa geçmişse “el-Sayf” ve sıcak kelimeleri de bir o kadar tekrar edilmiştir. Bunun her ikisinin de Beşer defa Kur’an’da geçtiği görülmektedir.
(el-Salihat) kelimesi ve türevleri Kur’an-ı Kerim’de kaç kez zikredilmişse (el-Seyyiat) kelimesi ve türevleri de bir o kadar zikredilmiştir. Bunun her ikisi de Kur’an’da, (167’şer) kez geçmiştir.
Kur’an’da “el-İmanu” kelimesi kaç kez geçmişse “el-Küfrü” kelimesi de aynı sayıda tekrar edilmiştir. Her ikisi de (17’şer) defa geçmiştir.
“İmanen” kelimesi kaç kez tekrar edilmişse, “Küfren” kelimesi de aynı sayıda tekrar edilmiştir. Bu sayı her iki kelime için sekizer defa olduğudur.
“İstiaze” kelimesi, Kur’an’da kaç kez zikredilmişse, “İblis” kelimesi de aynı sayı da zikredilmiştir. Her ikisi de (11’er) defa zikredilmiştir.
Doğrusu “el-Kafirin” kelimesi de “el-Nar/Ateş) sayısınca zikredilmiştir. Zaten, cehennem ateşi kafirler için değil midir?
Yine “el-Harb/savaş” kelimesi, Kur’an’da geçen “Esra/esir” kelimesi sayısınca zikredilmiştir. Zaten savaş günahından, kirlerinden ve vebalinden arta kalan esaret değil midir?
Kur’an-ı Kerim’de “Dediler, söylediler” anlamında olan “قَالُوا/Kâlûû” kelimesi tam “332” kez geçiyor. Bu, öylesine bir şaşkınlık ve hayret uyandırıyor ki, bu da aynı zamanda “De ki, söyle ki” anlamında olan “قُلْ/Kûl” kelimesiyle eşit sayıdadır. Çünkü bu da Kur’an’da “332” kez tekrar edilmektedir.
Kur’an’da yılın ayları anlamında olan (Ay) yani (el-Şehr) kelimesi, tam 12 kez geçmektedir.
(Gün) anlamında olan (el-Yevm) kelimesi de yılın günleri sayısınca tam 365 defa zikredilmiştir.
“Günler” anlamında olan “el-Eyyam” kelimesi de bir ayın günleri sayısınca tam (30) defa zikredilmiştir. Çünkü bir ay otuz gündür. (2)
Kitabınızda Kaç Defa Meryem Yazıyor?
Yanlış hatırlamıyorsam A. Deadat da Güney Afrika’da büyük bir salonda İsevilere (Hristiyanlara) bu soruyu soruyor ve devam ediyor:
“Bizim Kur’an’ımızda tam 100 defa Meryem ismi geçiyor ve başlı başına ondan bahseden bir sûre var; Meryem Sûresi. Ve biz Müslümanlar, onun adını her anışımızda saygı ve sevgimizi de ifade ediyoruz.. Buna rağmen biz düşman oluyoruz öyle mi? Bu nasıl bir mantıktır, nasıl bir bağnazlıktır?….”
Velhasıl
Merhum M. Emin Yurdakul’un diliyle bizler de diyoruz ki: “Bu kitaptır; yürekleri iyilikle besleyen; “El bağına girme!” diyen, dost yarasın bağlatan
Bu anadır: Her öksüze «yavrum !» diye sesleyen; Nice canlar kardeş eden, birbiri için ağlatan
Bu kitaptır; akıllara her bir şeyi sordurtan; “Düşün, sonra inan” diyen, doğru yollar gösteren.
Bu yüce Kitabın, bizlere her bir şeyi sordurtması, düşündürmesi, birbirimizin derdiyle dertlendirmesi, viran olan diyar ve kalpleri şenlendirmesi, bu aziz vatanımızda bizler için Yüce Rabbimize: “Zalimlerin, canı cehenneme” dedirtmemesi, dilek ve dualarımızla kalınız sağlıcakla..
(1) İsra, 17/88.
(2) “El-Ta’bîr el-Kur’anî”, Yazar, Dr. Fazıl Salih el-Samarraî