Dünyada önemli bir bölümünü Almanya, Fransa ve Hollanda gibi AB ülkelerinin oluşturduğu ülkeler, eşcinselliği yasallaştırmıştır. Hiç şüphesiz ateizm ve deizmin de eşlik ettiği bu iğrenç aşağılık durum Hz. Lât kavminin helak edilmesine sebep olduğu gibi çökmeye başlamış olan asrımız batı medeniyetinin sonunu da getirecek zulümlerdendir.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden ayrılması sebebiyle eşcinsel evlilikleri bile yasalaştıran ülkelerin yerip eleştirmesi anlaşılabilir. Ama başta siyasiler olmak üzere batıya tapar bizim yerel işbirlikçileri anlamak mümkün değildir.
Dış İşleri Bakanlığının açıklamasında da yer verildiği üzere İstanbul sözleşmesine halkı Hıristiyan olan Ukrayna, İngiltere, Çekya, Slovakya, Moldova, Litvanya, Lihtenştayn, Letonya, Macaristan, Ermenistan ve Bulgaristan sözleşmeyi imzalamış ancak yürürlüğe koymamıştı.
Avrupa Birliği, sözleşmeyi 13 Haziran 2017’de imzalarken, Avrupa Konseyi üyesi Rusya ve Azerbaycan sözleşmeyi imzalamayı reddetmişti.
İngiltere ve Rusya gibi batıcılarımızın ve sosyalistlerimizin büyük çoğunluğunun yücelttiği iki büyük ülke bile İstanbul Sözleşmesine imza koymaz veya yürürlüğe sokmazken bizim yerel karşıtlarımızın sergilediği nasıl bir körlüktür?
Yazımın bu kısmında yaşanmış bir olay aklıma geldi:
Köyümüzün bilinen iki kumarbazı vardı. Bir gece biri kumarhaneden çıkarken diğeri girmekteydi. Çıkan, kumarhane kurallarına uymadığı gerekçesiyle kumarhaneden atıldığını anlatır. Girmekte olan da ona şöyle der:
Benim de bizim batıya taparlara şöyle söyleyesim geliyor:
Sakın ha cehaletinizi kusarak “kadınlarımızı şiddetten korumak” gibi masum gerekçelere sığınmayınız. Bu sözleşme insan doğasıyla da çatıştığı için uygulandığı yıllar içinde kadın cinayetlerini katlayarak artırdı.
Bu konuda çokça yazdık ama bizi değil, yüreklerine iman hakikatleri akmamış olanlara kulak verildiği için duyuramadık. Çünkü duymak istemeyenlere duyuramazsınız. Görmek istemeyenlere de gösteremezsiniz. Rabbimiz ne güzel buyurur:
“ İçlerinde seni dinleyen de var, fakat sen, üstelik bir de akılları olmayan sağırlara söz duyurabilir misin hiç?
Onlardan sana bakan da var, fakat sen, üstelik bir de kör olanlara doğru yolu gösterebilir misin hiç?
Şüphe yok ki Allah, insanlara hiçbir sûretle zulmetmez, fakat insanlar, kendi kendilerine zulmederler.” ( Yunus 10/42-44)
Bizi dinmediler belki içlerinden gelen Prof. Dr. Canan Karatay’ı dinlerler. O şöyle diyor:
“İstanbul sözleşmesinden ayrılmamız yerinde ve isabetli bir karar olmuştur. Osmanlı Şer’iyye mahkeme kayıtlarında bir tane kadın cinayetine rastlanmaz. Meselenin bitmesi için özümüze dönmeliyiz, DÖNMELERİN sözüne değil.”
Kaldı ki ana problem İstanbul Sözleşmesi ve henüz düzeltilmemiş olan 6284 yasa da değildir. Mesele uzun yıllardır sürdürülen İslâmsızlaşmadır.