İran İslam Cumhuriyetinin Ruhani’si, Suriye’de Esed’i destekliyor. Amerika’nın Trump’ı da Esed’i destekliyor. Rusya’nın Putin’i de Esed’i destekliyor. Bizde de HDP ve CHP, Esed’i destekliyor. Hele sözüm ona şeri’at ülkesi Suudi Arabistan da Esed’i destekliyor.
Şu tezatlar curcunası, gerçekten düşündürücüdür. İsrail, piyonlarını kullanırken kendisi, tam siper yapmış zevkle avının zaafını kolluyor. Trump her fırsatta İran’ı hırpalıyor, yaptırımlar uyguluyor, çökertmeye çalışıyor. Fakat onların paralelinde Putin, İran için temkinli davranıyor. Amerika İran’ı çökertmeye yeltenirken Türkiye, Amerika’ya karşı İran’ı savunuyor ve açıkça desteklediğini deklare ediyor. İran, cephede Rusya ile beraber oluyor, savaş halinde de Türkiye ile fiilen savaşıyor. Türkiye’nin ve mazlumların Erdoğan’ı Suriye halkını savunuyor, yurtlarından sökülüp atılan asgari dört milyon insanına ev sahipliği yapıyor. Yetmiyor onları kendi evlerine dönmeleri için dünyanın mütegallibe güçleri ile taktik savaşları veriyor. Devamla açgözlü sömürgeci güçlerle Suriye’de fiilen savaşıyor.
Erdoğan Siyasî, insanî ve askerî mücadelesini zirvede sürdürüyor. Suriye’de şehirleri hayalet şehir görünümü verip harabeye çeviren Esed adına Amerika ve Rusya âdete satranç oyunu oynuyorlar. En büyük zararı göğüsleyen Türkiye, insanî değerler için hâlâ mücadele veriyor ve insan haklarının çiğnenmesini önlemeye çalışıyor. Esed, milyonlarca vatandaşını evlerinden, yurtlarından uzaklaştırdı. Huzur ve güvenlerinden mahrum etti ve bütün insanî haklarını bloke etti. Milletine sahip çıkamadı, devletini koruyamadı. Dünya kamuoyunda itibarını sıfırladı. Altı milyondan fazla insanını, yurdundan, mülkünden uzaklaştırdı.
Atalarından miras olarak sahip oldukları evlerini, mahallelerini, şehirlerini ve her şeylerini tahrip etti. Halk kaçacak yer ve başını sokacak mekân derdine düştü. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, ülkesini yönetemeyen Esed, karga, kuzgun durumunda olan altmış devletin temsilcilerini Suriye’ye doldurdu. Bunların her biri bir yerde dukalık kurdu. Federal ve kozmopolit ülke haline gelen Suriye’yi paylaşmanın hayallerini kurmaya çalışıyorlar.
Bütün bunlara rağmen Esed hâlâ iş başında! Üstelik elinde ne devleti ve ne de vatanında milleti kaldı. Şimdi akıllıca düşünelim: İnsan olma şerefi ile yaratılmış olan insan, akıllı oldukça insandır. Aklını kullanmadıkça insan olma şerefini kaybeder. Evet, insan olarak düşünelim: Hani, “başa çuval geçirir” gibi İslam ülkelerinin bir çoğuna giydirdikleri o meşum demokratik sistemde bile başarısız iktidar seçimle değiştirilir ve yerine bir başka iktidar gelirdi ya?! Sahi, bize demokrasiyi kakalayan demokratların sistemleri bu muydu? Hani neredesiniz dünyanın ünlü demokratları!? Kaç seneden beridir, niçin “dut yemiş bülbüller” gibi susuyorsunuz? Niçin bu demokratların birçok ülkeyi hukuken ilzam eden Lahey Adalet Divanı susuyor? Akıllı insanlar iseniz körü körüne taraf tutmayın, haydi, evrensel mantığı kullanın. Hiç olmazsa bu kadar medenî olmak için cür’et gösterin, insanlığın gereğini yapın.
NATO, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, ya hiçbir derde deva olmayacak şaşkın kuruluşlardır ya da İslam ülkelerinin kanını zevkle emen vampir timsali kan emicilerdir. Bunlar, ister istemez insanı böyle düşündürüyorlar. Bu kuruluşların yetkililerinden hiç birinin, İnsan Hakları Beyannamesini okumadığı izlenimi vermektedir. Eğer okudularsa bunu derin dondurucuya koydukları anlaşılmaktadır. Hele şu Lahey Adalet Divanı ne tür davaya bakar diye düşünmemek elde değildir. Ağır şartlar altında, Çocuğu ile yaşlısı ile hastası ile yurtlarından uzaklaştırılan, yollara arazilere dökülüp dağıtılan insanların hallerine insaflı insanların vicdanları dayanamayıp acı çekmektedir. İnsanlıktan nasibini almamış zalimler, zulümlerine devam ediyorlar. Bunlar zâlimdirler ya da şaşkın kan emici çıkarcıdırlar.
ABD, AB, Rusya, Çin, İran, Suudi Arabistan, BM, NATO hatta İslam Konferansı çatısı altında bulunan İslam ülkelerinin çoğu, en azından empati yapmalıdırlar. Bu yetersiz ve şaşkın görünmeleri iğrençliktir. Çünkü Suriye, Irak ve benzeri İslam ülkelerindeki kargaşa hususunda demokrasi bitmiştir. Müslümanlar da değer ve iman kaybına uğramışlardır!
Tersini iddia edenler, isbatını yapsınlar görelim. Eğer bize yutturdukları kadar medenî iseler, kendilerini temyize çıkarsınlar! Esselamu aleykum.
İlhan ORAL
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi