Dünya haritasını gözünüzün önüne getirin. Kaç ülkenin yerini çok çabuk bulabilirsiniz? Çocukluğumun oyunlarından biriydi atlastan yer bulmak. Ülkeler, başkentler, dağlar, nehirler, boğazlar, körfezler ve atlasta ulaşabileceğimiz diğer bilgileri en hızlı bulan günün kazananı oluyordu. Şimdi çocukların oyunları başka. Onlar bırakın başka ülkeleri, başkentleri kendi şehirlerini haritada bulmakta zorlanıyorlar. İnternette her şeye ulaşabilmeleri, onların bu özelliğini yok etmiş adeta. Bu kadar sosyal mesaj yeter sanırım.
Benim yaşımdakiler iyi hatırlarlar, bir reklamda ‘Papua Yeni Gine’ ismi geçmişti de herkes bu ülkenin yerini merak edip atlaslara başvurmuştu. Zihnim beni yanıltmıyorsa habere de konu olmuştu söz konusu ülke.
Sonra ‘Burası ‘Patagonya mı kardeşim’ söylemi, bir yerde hiç olmaması gereken durumların ancak Patagonya’da gelişebileceğini anlatmak için kullanılır oldu. Burayı merak edenlerin arama motorlarını çalıştırmaya başladıklarını görür gibi oluyorum şimdi. Derdim coğrafya dersi vermek değildir, haddim de değildir zaten. En çok haddimi bildiğimi, beni bilenler bilir. Ama anlatmak istediğim masalımsı kıssa, Patagonya’da geçmektedir. Bunu çok uzun yıllar önce, uzun kış gecelerinde bırakın interneti, henüz televizyonun bile yaygın olmadığı zamanlarda evimize gelen bir dervişten dinlemiştim. Benim dinlediğim zamanlar çok geride kaldı. Masal da adı üstünde masal.
Bu masalın bizimle hiç alakası da yoktur. Aklımda kalanları aktarmak istiyorum. Krallıkla yönetilen bu ülkenin ekonomisi çok eskilerde bir dönem ciddi sıkınlar içine girmiştir. Kral ve ülkenin ilgili yöneticileri bu durumu düzeltmek için çeşitli çareler ararlar. Günlerce projeler geliştirmek üzere toplanırlar. Ağır ekonomik koşullar, Kral Hacience Rayo’yu zorlamaktadır. Devlet erkanı, Kral Rayo’ya devletin yükünü hafifletmek için yeni vergilere ihtiyaç olduğunu kabul ettirir. Ancak nelerden vergi alınacağı konusu gündeme geldiğinde zorlanırlar. Çünkü hangi madde söylense ondan vergi alındığı ortaya çıkıyordu. Günler süren bilimsel çalışmalar nihayetinde dört başlıkta yeni vergi alınmasını kararlaştırdılar:
1) Pazarda tavuk satanlardan,
2) Adı Tikitempo olanlardan,
3) Kılıbık olanlardan (Bizim ülkemizde olsa vergi rekoru kırılır her halde.) ve
4) Kel olanlardan yüz Patagonya lirası vergi alacaklarını belirlediler. Tellaklar çıkarılır devletin dört bir yanına. Yeni vergiler duyurulur halka. Zamanı gelince de vergi memurları dolaşmaya başlarlar pazarları. Tavuk satanlardan başlamaktır muratları. Bir tavuk satıcısının yanına varırlar. Vergiyi talep ederler. Satıcı, devletimiz var olsun; yüz liranın lafı olmaz, der. Makbuz kesmek için satıcının adını sorarlar memurlar:
– Tikitempo, diyerek adını söyler.
Memurlar, bunun için de yüz lira alacaklarını söyleyince satıcı:
– İyi de ben bunu karıma nasıl izah ederim, diyerek şaşkınlığını ve korkusunu belirtir. Bunun üzerine memurlar:
– Yüz lira da kılıbık olduğun için alacağız senden, derler. Satıcı şaşkın ve terlemektedir düştüğü zor durum karşısında ve:
– Vay şu kel başıma gelenlere! der, şapkasını yere fırlatır. Memurlar:
– Yüz lira da kel olduğun için rica edelim, deyince; tavuk satıcısı gariban Tikitempo pazarın ortasına yığılır. Kendine geldiğinde ülkenin varsıllarının vergilerinin affedilip yoksullara yüklenilmesi aklına gelir, buna dayanamayıp bir kez daha yıkılır.
Bu masalda kimse kerevetine çıkmadı, muradına da ermedi. Zaten ben de masalı, başına tekerleme koymadan aktardım; masal yazma, anlatma geleneğinin dışına çıkarak. Yine, geleneği bozuyor ve bu masalın verdiği dersi de okurlar alsın istiyorum. Ülkemde masal anlatanlara bir vergi de yok zaten çok şükür. Burası Patagonya mı kardeşim?
Bunlar sadece masallarda (mı) olur?
EYYUP YÜKSEL
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-