Yûsuf kıssası, geçmişin hikmet dolu sahnelerini bugüne taşırken bizlere yaşamın karmaşıklığı hususunda rehberlik eder. Yûsuf 12/70 ayetinin birinci bölümüne odaklanan bu yazı ile sadece ayetlerin kelimelerini değil, onların ardındaki evrensel dersleri de anlamaya çalışıyoruz. Söz konusu ayet bağlamında hile ve adalet ilişkisini ele alarak tarihte bir yolculuğa çıkıyoruz. Hz. Yûsuf’un kardeşleriyle yaşadığı bu olay, ilahi rehberliğin karmaşık insanî ilişkilerde nasıl tezahür ettiğini ortaya koyuyor. Adalet, hikmet ve niyetin bir stratejiyle harmanlandığı bu sahne, modern dünyada karşılaştığımız etik ve sosyal sorunlara da ışık tutuyor. Söz konusu ayetteki hileden kastedilenin ne olduğu konusunu merkeze alan bu yazıda gelin, bu kıssanın bize neler söyleyebileceğini birlikte görelim. Bu ayet bağlamındaki Mısır hukuku, Hz. Yûsuf’un yetkileri, ilahi irade ve bilginin üstünlüğü konuları bir sonraki yazıda ele alınacaktır.
Hz. Yusuf’un kardeşlerinin yükleri, “Melik’in su kabı var mı?” sorusuyla aranırken, aramayı yapan kişinin tarafsız kalabilmesi ve itham altında kalmaması için arama doğrudan Bünyamin’in yükünden başlamamıştır. Bu dikkatli ve stratejik arama, muhtemelen bizzat Hz. Yûsuf ya da onun adına hareket eden görevli tarafından yürütülmüştür. Bu şekilde hem kardeşlerin şüphesi azaltılmış hem de olayın seyrine uygun bir düzen sağlanmıştır: “Kardeşinin yükünden önce onların kaplarından başladı. Sonra da onu kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz, Yûsuf’a böyle hile öğrettik. Yoksa Melikin dinine göre kardeşini alıkoyamayacaktı; ancak Allah’ın dilemesi hariç. Dilediğimiz kimsenin derecelerini artırırız. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen vardır.” (Yûsuf 12/76). O su kabının (es-sikâye) (Yûsuf 12/70) Hz. Yusuf’a ait olduğu ve kardeşi Bünyamin’e hediye olarak verilmiş olabileceği ihtimali üzerinde durulabilir. Zira, “es-sikâye” ifadesi, bu su kabının mutlaka Melike ait olmasını gerektirmez. Eğer bu yorum esas alınırsa Yûsuf’un adamlarından birinin, bu kabı melikin su kabı (suvâ’al-melik) (Yûsuf 12/72) zannederek yanılgıya düştüğü anlaşılır. Bu durumda Hz. Yusuf, bu yanlış anlamayı düzeltmek yerine, kardeşi Bünyamin’i alıkoyabilmek için onu bir fırsat olarak değerlendirmiştir. Bünyamin’in bineğinde bulunan ve Melike değil Hz. Yûsuf’a ait olan kap, Hz. Ya’kūb’un ülkesindeki uygulamaya göre Bünyamin’in Mısır’da alıkonmasına gerekçe olmuştur. Bu yoruma göre yüce Allah’ın öğrettiği “hile”, Hz. Yûsuf’un adamlarından birinin, Hz. Yûsuf’a ait bir su kabını Melike ait sanması sonrasında “Hz. Yûsuf’un kardeşlerine” dönük hırsızlık suçlamasıyla (Yûsuf 12/70) devreye girmiştir.
Ayetteki “hile” ile neyin kastedildiği konusunda diğer bir ihtimal de şudur: Hz. Yûsuf’a “hile”, kardeşlerinin hırsızlıkla itham edilmelerinden önce yüce Allah tarafından öğretilmiştir. Dolayısıyla o kendisine ilham edilmesiyle su kabını (es-sikâye) Bünyamin’in yüküne gizlice koymuştur. Bu yorum esas alınırsa su kabının Melike ait olduğu düşünülecektir. Yani es-sikâye ile suvâ`el-melik” aynı su kabını gösteren iki farklı ifadedir. Ayetteki (Yûsuf 12/76) “Melikin dinine göre” ifadesiyle Mısır Melikinin yasaları, özelde ise ceza yasaları kastedilmektedir. Hz. Yûsuf, kardeşini Mısır kanunlarına göre değil Hz. Ya’kūb’un ülkesindeki uygulamayı esas alarak alıkoyabilmiştir. Bu, Hz. Yûsuf’un özel yetkilere sahip olmasıyla ya da Mısır’da geçerli hukuka göre yabancıların yargılanmasında kendi ülkelerindeki cezaların esas alınabilmesiyle açıklanabilir. Bu ifade ayrıca, dinin yönetimle ilişkisinin olduğunu kesinleştirmektedir; çünkü din, ibadethane-ev-işyeri arasına sıkıştırılamayacak bir gerçekliktir.
Peki ayetteki hile (Yûsuf 12/76), adalet açısından bir problem ortaya çıkarır mı? Buna verilecek yanıt “Hayır!” olacaktır. Nitekim söz konusu hile, adaleti sağlamak için ilahi bir rehberlik doğrultusunda gerçekleşmiştir. Dolayısıyla buradaki hile; kötü niyetle yapılan bir aldatmacayı yahut bir masuma verilen zararı değil, daha büyük bir iyiliği ve hakkaniyeti gerçekleştirmek için uygulanan bir stratejiyi ifade eder. Bu hileye; Bünyamin’e zarar vermek için değil, Hz. Yûsuf’un onu yanında tutmasını sağlamak ve kardeşlerine onların geçmişteki hatalarını fark ettirmek için bir “çıkış yolu” olsun diye başvurulmuştur.
Yûsuf 12/76 ayetinden alınacak ibret, adalet ve hikmet ilahi rehberlikle âdeta iç içe geçmiştir. Hz. Yûsuf’un kardeşi Bünyamin’i yanında tutmak için uyguladığı strateji, kötü niyetli bir aldatma değil, adaletin sağlanmasına yönelik bir hikmet örneğidir. Bu durum, olayların arkasındaki ilahi planı fark etmemiz gerektiğini ve hakkaniyetin sağlanmasında akılcı yolların nasıl kullanılabileceğini göstermektedir. Günümüz insanı için bu kıssa, hayatın zorluklarına karşı ilahi rehberliği ve adaleti ikame etme görevini esas tutarak her türlü meşru yöntemi kullanma konusunda önemli bir teşvik içermektedir.
MURAT KAYACAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
Bizim ARDEV Vakfının kurucusu Ali Rıza Demircan’ın yazılarına bakarken, ondan evvel o kürsünün sahiblerinden Mehmet…
İBB'nin Milyonluk Konser Harcamalarına Soruşturma: İmamoğlu'ndan Atatürk'lü Savunma Usulsüz Harcama İddiaları Üzerine Soruşturma Başlatıldı Ankara…
Hamas'tan Dünyaya Çağrı: "Mazlum Filistin Halkı İçin Ayağa Kalkın" "Filistin İçin Üç Gün Boyunca Ayağa…
İlahiyatçı Yazar Ali Rıza Demircan Akit TV'de Kürsü Programına katılarak Fatih Duman'ın sorularını cevapladı. "İslam…
Kalın Bağırsak Kanserini Yüzde 90 Oranında Önlemek Mümkün Poliplerin Erken Tespiti Neden Hayati Önem Taşıyor?…
Nureddin Yıldız’dan Yürek Yakan Çıkış: "Bu Halimizle mi Allah'tan Yardım Bekleyeceğiz?" 14 aydır Gazze’de masum…