Kötü insanlar, sefihtir. Süse ve nefsin hevesatına kapılarak, meşru olmayan zevk-u safâ âlemlerinde yaşayıp dururlar. Her türlü sapıklıkta en ilericidirler, hiç çekinmeden ve utanmadan her türlü maddî-nefsanî-şehvanî zevkten haz alırlar.
Kötü insanlar, zararlı iş yapmakta cesurdur. Kötülük yapmada ne kalplerinde, ne de zihinlerinde bir korkuya sahiptirler. Kötü iş yaptıkları gibi pişmanlık dahî duymazlar. Menfiyatta cesaret, kalplerinin ölü olduğunun bir göstergesidir.
Kötü insanlar, hevâperesttir. Nefislerine ve şehvetlerine tapınır derecesinde düşkündürler. Nefsin zararlı ve günah olan arzu ve isteklerini bazen bilinçsizce, bazen bilinçli olarak yerine getirirler.
Kötü insanlar, gâfildir. Cehalete prim verirler hatta isyan bayrağının öncülüğünü yaparlar. Bâtıl düşüncelerinin kulu ve savunucusu olurlar, çoğu zaman Hak’tan mahrum olduklarının bilincinde bile değildirler.
Kötü insanlar, öfkelidir. Nefse hâkim olamamanın sonucu olarak çoğu zaman düşünmeden hiddetli bir şekilde tutum ve davranışta bulunurlar. Ağza alınmayacak her türlü çirkin söz söylerler, küfretmekte bir sınır tanımazlar.
Kötü insanlar, sapıktır. Zihnî hataya düşüren Bâtıl fikirlerin peşinden koşarlar. Sağlıklı olmayan, itidalden uzak olan, hedefe varmada her yolu ve yöntemi mubah gören, bilimde, araştırmada, sohbette yalanı, iftirayı, çarpıtmayı normal görürler. Akıl melekesi yerine demagojiyi seçerler. Toplum tarafından benimsenen, kabul edilen millî ve manevî değerlere gizli veya açık olarak çiğnerler, idarî güç ve otoritelerine güvenerek, her türlü çirkinliği ve alçaklığı alenî olarak yapma cüretini dahî gösterirler.
Kötü insanlar, isyankârdır. Dinî emirlere karşı isyan gösterdikleri gibi müesses bir âdil nizama veya otoriteye de karşı direniş gösterirler, her şeye muhalif olurlar, musibetlere karşı direnç gösteremezler.
Kötü insanlar, hırslıdır. Hiç ölmeyecek gibi yaşama arzusunda bulunurlar, meslekte kariyere düşkündürler, siyasette demagoji ustasıdırlar, hayatta her şeyi mutlaka elde etmek isterler, bunun için her türlü sinsî oyuna başvurular. Doymak bilmez canavarlardan farksızdırlar.
Kötü insanlar, serseridir. Ötede beride başıboş gezerler, belli bir hedefe sahip değildirler, bir işte çalışmaya muktedir oldukları halde boş gezmeyi tercih ederler, başkalarına yük olurlar.
Kötü insanlar, söz taşıyıcıdır. Birinin aleyhinde konuşulan sözü, kasıtlı olarak o kişiye ulaştırırlar ve bu şekilde o kişiyi üzmek veya tedirgin etmek isterler, kırıcı ve dargınlığa sebebiyet veren sözleri, bunlara yalan da ekleyerek veya bunları kasten saptırarak, insanların arasını açarlar.
Kötü insanlar, haindir. İnsanların hukukuna, namus ve haysiyetine tecavüz ederler, dostlukta vefa ve sebat göstermeyip, insanları aldatırlar, doğruluğu bırakıp, emanete riayet etmezler, güveni kötüye kullanırlar, sözünde durmayıp oyun oynarlar.
Kötü insanlar, yalancıdır. Bir işin doğrusunu bildikleri halde, kasten yanlış söylerler, bir şeyin bile bile hilafına haber verirler, bir şeyi saptırarak söylerler veya susmak suretiyle hakikatleri örtbas etmeyi hedeflerler.
Kötü insanlar, gıybetçidir. İnsanları küçük düşürürler, gıyabında beğenmeyecekleri, hoşlanmayacakları, rencide eden sözler sarf ederler. Başkalarının bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, ayıbı, kusuru, kılık-kıyafeti, evi, bineği gibi şahsî ve sadece onu ilgilendiren özel meseleler hakkında şehvetle dedikodu yaparlar.
Kötü insanlar, riyakârdır. Bir durumda sebat etmeyip, menfaatin bir gereği olarak çoğu zaman fikir, tavır ve davranış değişikliğine giderler. Yaptıklarının toplum tarafından bilinmesinden haz alırlar, dıştan iyi görünmekle insanların teveccühünü kazanmak isterler, insanlar arasında sosyal güç, şan ve şöhret sağlamak isterler ve hiç çekinmeden manevî değerleri âlet ederler.
Kötü insanlar, kıskançtır. Kendisinde olmasını istediği bir şeyin, başkalarında olmasından rahatsızlık duyarlar. Başkalarında olan sağlık, zenginlik, iyilik, güzellik, ilim, zekâ, saadet nimetlerinden dolayı rahatsız ve huzursuz olurlar.
Kötü insanlar, sû-i zan eder. Bir insan veya bir olayın iyiliği hakkında vicdanî kanaat geliştirmekten ziyade, bunun tam tersini yaparak kötü olduğuna dair kuşku beslerler. Başkalarının hareketini kötü maksatlı olduklarını zannederler ve insanlar hakkında kötü düşünürler. Doğruyu ve yanlışı, açık belirtileriyle seçmeden, iyice gözleyip düşünmeden, ihtimal üzerine ve ön yargılı olarak başkaları hakkında kesin ve peşin hüküm verirler.
Kötü insanlar, inatçıdır. Faydalı olsun veya olmasın bir fikirde, bir işte lüzumundan ziyâde ısrar ederler. Eğri veya doğru olduğuna bakmaksızın verdikleri bir karardan katiyen vazgeçmezler. Yanlışlıkta ısrar ettikleri gibi doğru olanı bildikleri hâlde, hak ve hakikati inkâr ederler.
Kötü insanlar, alaycıdır. Küçük düşürücü ve güldürücü hareketlerle birisinin ayıp veya eksikliklerini söz, davranış, işaret veya ima yoluyla açığa çıkarırlar ve eğlenirler.
Kötü insanlar, yaltakçıdır. Kendilerini manen küçülterek, şahsiyetlerini ve manevî değerleri hiçe sayarak, riyakârlıkla kendilerini beğendirmeye çalışırlar. Para, şöhret, alkış ve tezahürattan fazlasıyla haz alırlar.
Kötü insanlar, cimridir. İhtiyaç vakti olduğunda diğerkâmlık yapmazlar, cömertlik göstermezler. Servet, para ve mal tutkusuyla hayır yapmaktan kaçınırlar. Bin bir türlü sıkıntılarla biriktirdiğini düşündükleri mal ve paralarını harcamaktan aşırı derecede kaçınırlar. Ne kendilerine, ne aile fertlerine, ne de başkalarına maddî yönden faydalı olurlar.
Kötü insanlar, zalimdir. Başkalarının hakkını bilerek yerler, masum insanlara eziyet, işkence, baskı ve adaletsizlikte bulunurlar. İdaresi altındakilerin istemedikleri şeyleri, kanun ve nizamlara bağlı olmayarak, yalnız kendi keyiflerine göre zorla, kuvvet ve cebirle yaptırmaya çalışırlar. Aciz hâllerinden yararlanarak, gerek fiilen, gerekse sözlü olarak zayıf ve kimsesiz insanlara eziyet, hakaret ederler.
Kötü insanlar, müfteridir. Bilerek yalan söylerler, bir kimseye işlemediği bir suçu deliller uydurup isnat etmeye kalkışırlar. Masum bir insana, aslı olmayan suç, günah, kötü veya kusur sayılan söz, davranış, nitelik veya hâl isnat etmeye teşebbüs ederler. Sırf kendi koltuklarını veya menfaatlerini korumak uğruna en yakın meslektaşlarının veya arkadaşlarının söylemediği ve yapmadığı bir şeyi, söyledi ve yaptı diyerek, onları utanmadan karalarlar.
Velhâsıl-ı Kelâm
Kötü insanlar, kötü ahlâk sahibidir. Birbirlerine bu yönüyle ya tümüyle, ya da kısmen benzerler. Kimisi cimridir, kimisi gaddardır. Kimisi müfteridir, kimisi zalimdir. Hangi kötü vasfı taşısalar da nihayetinde kötülük noktasında hepsi birleşirler. Allah, şeytanî özellikler taşıyan kötü insanların şerrinden bizleri korusun. Âmin.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
MİRATHABER.COM – YOUTUBE
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…