Yer küremizde jeolojik, ideolojik, sosyolojik ve ekonomik rahatsızlıklar farklı tonlarda, değişik renklerde ve şaşırtıcı boyutlarda yoğun sinyaller vermektedirler. Büyük depremler, iklim bozuklukları, bunun getireceği çölleşmeler ve bunun peşinden gelecek açlık ve fukaralıklar dehşet saçıp ortalığı kasıp kavuracaktır, bilgileri çok yaygındır.
Depremler, kasırgalar, su baskınları, erozyonlar ve kuraklıklar hep insanları çaresiz bırakmıştır. Bunların karşısında sürekli çaresiz kalan insanlar bir türlü mesaj almakta yeterlilik gösteremiyorlar. Elbette yeterli değillerdir. Ölüme karşı direnemeyen insan, ayarsız bir gramofon gibi karmakarışık ses çıkarır, bir zaman sonra zemberek boşalır. İnsan, yanar dağın püskürmesinden, tepelerden kopan çığın homurdamasından ders almadan çeker gider.
Jeolojik olayların hikmetleri ile buluşup ahenk kuramayan insan, ideolojik akıntıya kapılır, zemheri tipisi gibi çevresini kasıp kavurmaya başlar. Bu akıntı onun başını döndürür, yakar, yıkar ve önüne geleni tahrip eder, yetinmez çevresini dondurur. Bir zaman sonra hızı kesilir, kendi, “keenlem yekün” olurken etkilediği alanlar harabeler halinde temizleyici bekler. Harabeler temizlenirken insanlık çok bedel ödeme zorunda kalır, ceremesini çeker.
Yine de insanların kimileri, yaptıklarıyla sosyal ortamı bulandırırlar. Taraftar kitleleri birbirlerine karşı bilemeye çalışırlar. Anlamada sıkıntı çektikleri, yüzlerinden okunur. “Ben, faydalı hiçbir proje üretemiyorum, takdir edilmiyorum, sen çok faydalı oldun, seviliyorsun. Onun için, seni kendimden daha aşağı göstermeliyim” mantalitesine sarılırlar. Netice itibariyle sosyal uyarıyı alamadıklarından dolayı çırpındıkça batarlar fakat farkına da varamazlar. Her halde anlatmaya çalıştığım meseleler çok daha iyi anlaşılıyor, kanaatindeyim.
Kâinat denilen âlemde yalnızca Allah Teâlâ’nın kalıcı Kudret olduğunu anlamakta müslümanlar da sıkıntı çekiyorlar. Müslümanlar, Allah Teâlâ’ya inanıp güvenmekte zorlanıyorlar. Tevhid dininde, tefrikacılıktan medet umuyorlar. Tefrikaya bağlandıkları kadar Allah Teâlâ’nın emirlerine güvenip bağlanmıyorlar. Oysa Ondan başka kalıcı bir güç yoktur. O âlemlerin Rabbi, nice zenginlikleri müslümanlara verdiği halde müslümanlar, hazineler üzerinde oturan sefilleri ve miskinleri oynuyorlar. Dünyada en çok yeraltı zenginlikleri olan ve dünyaya yetecek kadar verimli nitelik taşıyan değerlerini işleyemiyorlar.
İşlemeden önce değerlerine sahip çıkmıyorlar. Her şeyden önce para politikalarını oluşturamıyorlar. Bundan yarım asır önce İran halkının paralarını götürüp Amerika bankalarına yatıran Şah Rıza Pehlevi bu paralar yüzünden makamından oldu, vatanından kovuldu. Bedelini ağır ödedi. Şu anda bu büyük hatayı Suudî yetkililer yapmaktadırlar. Amerika’nın yeni başkanı, seçilir seçilmez Suudi Arabistan’a ziyarete gitti, onları haraca bağladı. Silah satışı kamuflajı oyunu ile ticarî bir zafer kazandı ve keyifle döndü.
Bu olay Suriyeli milyonlarca masum ve mazlumun aleyhine gelişmeye sebep oldu. Bütün bu uyarılardan ders alıp müslümanlar kendilerine gelseler ve yalnızca Suudi Arabistan’daki petrolü ve Türkiye’deki bor madenlerini değerlendirmeyi becerebilseler İslam ülkeleri, hem kendileri ve hem de dünya insanlığı için âdil düzeni gerçekleştirme yolunda yürümeye başlar. Hele diğer İslam ülkelerindeki yeraltı ve yerüstü zenginlikler büyük bir artı değer olarak değerlere değer katacaktır. İnsanlık yeniden rahat bir nefes alacaktır.
Merhum Necmeddin Erbakan Hoca boşuna uğraşmadı. Büyük bir mücadeleye başladı. Fakat dışarıda şer güçler, içeride yerli işbirlikçileri büyük ve insanlık için çok önemli değişimin önünü kestiler. Bu vesile ile çok önemli bu gerçeği, İslam ülkeleri yetkilileri kabul etmeleri gereklidir. Başta yetkililer, peşinden top yekün müslümanların korku belâsının etkisindenkurtulmalıdır. Tefrikadan uzaklaşıpAllah Teâlâ’ya itaat ederek kendilerine gelmelidirler. Bundan sonra öncelik ve özellikle dolardenilen paranın batağından çıkmayı becermelidirler. İslam dünyasında müslümanlar yalnızca bir gün dolara boykot etseler, inanıyorum çok şey değişecektir. Bunu müslümanlar deneseler gerçekten başarırlar.
Bundan sonra müslümanlar hiç kimsenin hakkına halel getirmeden kendi paralarını belirler ve para yönetiminde söz sahibi olurlar. Esselamu aleykum.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi