Olayın kahramanı Sa’d İbni Ebû Vakkas (r.a) hazretleridir.
İslâm’ın ilk günlerinde henüz 17 yaşında iken Müslümanlar arasına katılmıştı. İslâm uğrunda ilk ok atan ve hatta müşriklerle aralarında çıkan tartışma esnasında bir müşriğin kafasını yarmak suretiyle İslâm uğrunda ilk kan döken Müslümandır.
Daha hayatta iken cennetle müjdelenmiş 10 bahtiyâr sahabîden (aşeretü’l-mübeşşere) biridir.
Irak’ı fethedip Sâsâni devletine son veren İslâm ordusunun komutanıdır. Kûfe şehrinin de kurucusudur.
Peygamber Efendimiz tarafından çok sevilen Hz. Sa’d, bütün gazvelere iştirak etmiş ve gerçekten büyük faydalar göstermiştir. Onun bahadırlığı unutulacak gibi değildir. İslâm askerlerinin dağıldığı sırada, vücûdunu Hz. Peygamber’e siper ederek düşmana ok yağdırmıştır. Ok atarken Resûl’i Ekrem Efendimiz, “At, anam-babam sana fedâ olsun” diye kendisini hem teşvik etmiş hem de atması için ona ok temin etmiştir. Sa’d, okları atarken “Allahım! Bu senin okundur, onu düşmana yetiştir” der, Sevgili Peygamberimiz de; “Allah’ım! Sana dua ettiğinde Sa’d’ın duasını kabul et. Ey Allahım! Sa’d’ın atışını hedefine ilet, davetine icâbet et!” diye mukâbele eder, dua buyururdu.
Hz. Sa’d, kahramanlığı ve ok atmadaki ustalığı kadar, duasının makbul olmasıyla da meşhur olmuş bir büyük sahâbîdir.Kûfe vâlisi iken, bazı Kûfelilerin şikayetleri üzerine, yapılacak araştırmanın sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için kendisini görevden alıp Medine’ye çağıran Halife Hz. Ömer, ona yöneltilen ithamların arasında bulunan “NAMAZ KILDIRMASINI BİLE BİLMİYOR” suçlamasını Sa’d’a sormuş ve “BEN RESÛLULLAH’IN NAMAZI GİBİ NAMAZ KILDIRIYORUM…” cevabını alınca da “zaten senden beklenen (bir rivayete göre, benim de senden beklediğim) budur” diye Hz. Sa’d’a olan itimat ve güvenini belirtmiştir. Fakat Halife Hz. Ömer yine de olayı yerinde tetkik etmek için Muhammed İbni Mesleme ve Abdullah İbni Erkam’ı görevlendirmiştir.
Müslim’deki bir rivayete göre (Salât:160); Hz. Sa’d, “Bana namazı bedevîler mi öğretecek?” diye tepki göstermiştir.
Muhammed İbni Mesleme (r.a)’ın Absoğulları mescidinde yaptığı soruşturmada Ebû Sa’de künyesiyle meşhur olan Üsâme İbni Katâde’nin iddia ettiği “Askerle birlikte harbe gitmez, mal taksiminde eşitliği gözetmez, adâletle hükmetmez” ithamına son derece üzülen Hz. Sa’d İbni Vakkas, kendisinin şecaat, iffet ve hakseverliğine söz eden bu zata, “ömrünün uzun, fakirliğinin çok olması ve fitnelere maruz bırakılması” için beddua etmiştir. Hz. Sa’d’ın bu bedduası, Üsâme üzerinde aynen görülmüştür. Üsâme tam bir fakru zarûrate düşmüş, ahlâkı bozulmuş, bir rivayete göre gözleri de kör olmuştur. O halinde bile bir kadın sesi duydumu hemen ona saldırır, rezalet çıkarırmış. Nerede bir fitne fesat varsa, Üsâme orada mutlaka bulunur ve bu perişan halini, “Ne yapayım Sa’d’ın bedduası” diye açıklarmış.
Hz. Ömer, Sa’d İbni Vakkas’ı, aczinden veya ihanetinden dolayı, hakkındaki suçlamaları haklı bulduğu için görevden almış değildir. Kûfelilerin sebep olabilecekleri başka fitneleri önlemek ve Hz. Sa’d’den Medine’de yararlanmak için böyle bir idâri tasarrufta bulunmuştur. Nitekim Hz. Ömer, kendisinden sonraki halifeyi seçmek için belirlediği altı sahâbî arasına Hz. Sa’d’ı almış ve “Eğer halifelik Sa’d’e isabet ederse ne âlâ! Aksi halde, kim Halife olursa, Sa’d’den faydalansın” sözleriyle de bu durumu çok açık bir şekilde ortaya koymuştur.
Diyanet İşleri Başkanımızın Hutbesi
Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş Hocamızın zinayı, lutiliği, eşcinselliği, yani toplumları çürüten cinsel ahlâksızlık ile ilgili Rabbimizin Kitabındaki Âyetleri, Cuma hutbesinde okumasını “çağlar ötesinden gelen ses” diye niteleyenler,
Allah’ın haram dediği bu fuhşiyat işleri savunan kişiler ve kurumlar, çağlar ötesi sesin hak olduğunu anlayamayanlar…
Hocamız hakkında suç duyurusunda bulunan, hukukçu kimliğine sahip olan kişilerin çağlar ötesinden yaşanmış adâlet olaylarından öğrenecekleri çok ibretlik vakalar var.
Çağlar ötesinde yaşanmış binlerce vakadan sadece bir olayı hepimizin dikkatlerine sundum.
Cennetlik olduğu kesinleşmiş bir büyük insanı görevden alan, sorgulayan, hesaba çeken çağlar ötesinden gelen ses var.
Çağlar ötesinden gelen sesi beğenmeyenler, bu sesin okuyucularından şikayetçi olurken, Diğer dinlerin sesini okuyanlardan şikayetçi olduklarını görmedik, duymadık.
Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Françesko, Vatikan’da St. Peter’s Meydanı’ndaki 01-01-2020 yılbaşı etkinlikleri sırasında elini tutup bırakmayan kadının eline vurunca, Sayın Başkanımızdan şikâyetçi olanlar, PAPA’yı nazik olmaya hiç davet etmediler. Papa’nın yaptığı bu hareketi şayet Ali Erbaş Hocamız yapmış olsaydı kıyamet koptuydu ülkemizde.
Anadolu topraklarını Müslüman Türk’lere vatan yaptıran, Dünya’nın göz bebeği olan İstanbul’u Fethettiren ve Fetih ile birlikte çağ kapatıp çağ açtıran harakâtın sesi, çağlar ötesinden gelmişti.*
Müslüman şahsına yapılan hakarete sessiz kalabilir fakat İman ettiği dinine yapılan hakarete sessiz kalırsa imanını tekrar gözden geçirmesi gerekmektedir. Allah Resûlü bir elime ay’ı bir elime güneşi verseler bu davadan vazgeçmem derken, çağlar ötesinden gelen sesin susturulamayacağını dile getiriyordu.
Çalar ötesi sesi beğenmeyenlerin durumu da malasef Sa’d İbni Vakkas’ın bedduasına uğrayanların durumu gibi olacağının binlerce örnekleriyle dolu geçmiş tarih.
Rabbizin emir ve yasakları hafife alınacak, yasaklarında özgürlük aranacak, işimize geldiği gibi anlatacak ve anlayacak hükümler değildir.
İnanıyorsan iman edip yaşayacaksın, inanmıyorsan inananların inancına saygı duyacaksın…
Sevgili Peygamber Efendimiz kişi sevdiği ile beraberdir buyuruyorlar. Bizlerde ÇAĞLAR ÖTESİNİN SESİNİ seviyor ve o sesin sahipleri ile ahirette beraber olmak istiyoruz inşaallah.
Ramazan-ı Şerifimiz mübarek olsun…
Ordumuz muzaffer olsun…
Rabbim salgın hastalıklardan korusun…
AMİN!
Yunus ADIYAMAN