Camiler Müslümanların sosyalleşmesi için bulunmaz nimettir. Bu mekânlarda belki de en büyük faaliyet yükü, imam (ve varsa müezzin) kardeşlerimizin sırtındadır. Bununla birlikte onlara destek olmak, başta ilahiyat öğretim elemanlarının, din dersi öğretmenlerinin ve cami cemaatinin sorumluluğudur. Cami din görevlilerinin neler yapabileceği konusunda birtakım önerilerde bulunmakla sınırlanmış olan bu yazıda daha fazla insanın dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşmasına vesile olabilecek fikirleri “imamlık görevi bağlamında” sergilemektir.
İmam kardeşlerimiz, temel görevleri olan namaz kıldırma sorumluluklarını düzenli bir şekilde yürütebilmeleri için takva duygularını beslemeleri gerekir. Aksi takdirde namaz, nimet olmaktan uzaklaşır ve âdeta bir yük olarak görünür. Namazda aksamalar olur. Bu durum cemaati rahatsız eder. Bu ibadet huşu içinde yapılmazsa devamı kolay sağlanamaz.
İmam kardeşlerimiz, irşat faaliyetlerinde başarılı olabilmeleri için vaaz ve tebliğlerinde vurgu yaptıkları hakikatlerin şahitleri olmalıdır. Bu sayede tebliğ başarıya ulaşacaktır. Öğüt dinlemeye gelenler, dinledikleri öğüdü veren kimseye bakar. Aksi bir şeyler görürlerse öğüdün etkisi azalır. Bu bağlamda cemaat de karşılarındaki din görevlisinin bir melek değil, insan olduğunu asla unutmamalı, onun ufak tefek hatalarını görmezden gelmelidir.
İmam kardeşlerimiz, giyimine kuşamına dikkat etmelidir. Namaz kıldırırken mümkün olduğunca giyilebilir kalitede bir cübbe giymeyi tercih etmelidir. Mihraba ihtişamıyla gelen mütevazı bir imam, bu titizliğiyle cemaatinin sürekliliğini sağlamaya katkı sunmuş olacaktır.
İmam kardeşlerimiz iyiliği emir ve kötülüğü nehiy sorumluluklarını ihmal etmemelidir. Söz gelimi sadece yakını vefat ettiği için cami bahçesine gelenleri öğle namazına davet etmenin bir yolunu aramalıdır; çünkü ölüm, sağ olanların gündemindeyken onları tebliğe açık halde tutar. İrşat açısından bu, bulunmaz bir fırsattır.
İmam kardeşlerimiz, cemaatinden izin günlerinde namaz kıldıracak adam yetiştirmeli, yapamıyorsa iyi ilişkiler kurup din öğretmenlerini, ilahiyat hocalarını camiye getirmenin yollarını bulmalıdır. Bu sağlanabilirse camilerde “nitelikli Kur’an okuma” oranı artacak, cemaat bu açıdan bir huzursuzluk hissetmeyecektir. “Hocam ilahiyat öğretim elemanları, din öğretmenleri niye imam kardeşlerimizin teşvikin bekliyor camiye gelmek için?” diye sorarsanız size “Haklısınız!” demekten başka bir şey diyemem.
İmam kardeşlerimiz, vaaz ve hutbelerinde telaffuzlarına dikkat etmeli, elden geldiğince İstanbul Türkçesini esas alınmalıdır. İrşat faaliyetlerinin etki oranını artırabilme açısından diksiyon, ses ve nefes yönetimi önemlidir. Ayrıca din görevlisi gazete, kitap, dergi vs. okumayı ihmal etmemeli dünyada ve özelde Türkiye’de ne olup bittiğini bilmeli, ilahiyat alanındaki tartışmalardan haberdar olmalıdır. Aksi takdirde cemaatine rehberlik etmekte zorlanacaktır.
İmam kardeşlerimiz vaaz verirken ses tonuna, mimiklere, ellerin doğru kullanımına, göz temasına önem vermelidir. Bu konuda diyanetin işitme engelliler için hazırladığı hutbeler gayet faydalıdır. Ayrıca vaazları ilgi gören Tahir Büyükkörükçü, Timurtaş hoca vb. hocaların bu görevi zamanında nasıl yaptıkları izlenebilir, dinlenebilir.
İmam kardeşlerimiz aile ilişkilerine de dikkat etmeli, ailesini irşad faaliyetlerinden mahrum etmemelidir. Onların görevlerinden biri de ailelerini ateşten korumaktır. Ahireti göz ardı eden bir aile hayatı görüntüsü, irşad faaliyetlerinin etkisini azaltacaktır.
İrşad faaliyetlerinin etkin olması için cami din görevlileri; müftü, kaymakam, belediye bşk. vs. de ara sıra camide görülmesini sağlamalıdır ki cami cemaati, faaliyetlere aktif katılsın. Bu amaçla üniversitelerin ilahiyat fakülteleriyle irtibat kurulmalı, öğretim elemanlarının cami irşat faaliyetlerinde etkin rol almaları sağlanmalıdır. İki kurum arasında yapılacak kayıt altına alınmış ortak faaliyetler, irşat çalışmalarında ileriye mi geriye mi gidildiğinin önemli göstergeleri olacaktır.
Cami cemaatini artırmak için yapılan ikram organizasyonları, “Gelen poğaça ve çaya geliyor hocam.” denilerek küçümsenmemelidir. Velev ki bazıları öyle gelmiş olsun. Maksat caminin bahçesine bile giremeyeni oraya getirmektir. Bu başarıldıysa devamının da gelmesi umulur. Cemaate, cami sohbetlerine düzenli gelenlere teşekkür belgesi de verilebilir.
Sonuç olarak denebilir ki cami irşat faaliyetlerini zenginleştirmek suretiyle cami Müslümanların sosyalleşme merkezi olarak toplumda kendisini daha fazla hissettirebilir. İnsani ilişkilerin teknolojiye yenik düşme eğilimi gösterdiği günümüzde camilerimiz insanlara günde 5 defa nezih bir ortamda sosyalleşme imkânı sunmaktadır. Allah’ın dini için çabalayan din görevlilerimizin gayretlerine yüce Allah bereket versin.
Murat Kayacan