Geçenlerde Mirat Haber’de Şaban Doğan beyin “evsizler”le ilgili bir yazısı yayınlandı. Uzun zamandır benim de üzerinde imal-i fikr ettiğim bu konuda Avrupa’da evsiz yaşayanların, son yıllarda giderek büyüyen bir kriz haline geldiğini yazıyordu: “Her gece bir milyondan fazla insan, sokakta ya da güvencesiz şartlarda uyuyor. FEANTSA ve Fondation Abbe Pierre’in raporlarına göre, bu durumun temel nedenleri arasında kötüleşen ekonomik koşullar, uygun fiyatlı konut eksikliği ve COVID-19 salgınının kalıcı etkileri yer alıyor” (Avrupa’da Evsizlik Krizi: Sokakta Bir Milyon Kişi, Mirat Haber, 26 Aralık 2024.)
Batı’da konuyla ilgili kamu düzenlemeleri farklılık arzediyor. Kuzey ülkeleri daha sağlıklı ve yaygın politikalar takipettiklerinden görece diğer ülkelere göre evsizler daha iyi durumda sayılır. Benim de yerinde müşahede ettiğim Finlandiya bu konuda en iyi örnek sayılır, Finlandiya’nın politikasını “Önce Konut (Housing First)” belirliyor. İngiltere ve Fransa’da sorun pek iyi sayılmaz. Kolayca tahmin edilebilecek sebeplerle (ekonomik, siyasi, gelir bölüşümünde adaletsizlik vs.) en büyük zorluğu yaşayan Güney ve Doğu Avrupa ülkeleri. Amerika’da evsizlerin sayısı milyonları buluyor.
1996 yılında İstanbul’da İBB’nin düzenlediği alternatif Habitat Toplantısı’nda canlı yayına bağlanan ABD İskan ve Kentsel Kalkınma Bakanı, konutun temel bir hak olmadığını, bu yüzden liberal politikalar takip eden Amerika’nın evsizlere konut temin etme gibi bir mecburiyetinin olmadığını söylemişti.
“OECD’nin 2019 verilerine göre 35 ülkede 2 milyona yakın evsiz var. Ama biçimler ve profilleri ülkeden ülkeye farklılaşıyor. Avustralya’da 15-29 yaş aralığındaki gençlerde evsizlik yaygın bir şekilde gözleniyor. İrlanda ve İngiltere’de aile evsizliği artarken Kanada’da ise sokakta yaşayanlar arasında göçmenlerin oranı belirgin bir şekilde yükseliş arzediyor.” (Oksijen, 03. 02. 2023).
Şefkat-Der’in bundan iki sene önce verdiği rakamlara göre 2021 yılında Türkiye’de yaklaşık 70 bin kronik evsiz bulunuyor. Aradan geçen zaman içinde rakamın arttığı muhakkak. Ev/barınma ortamından mahrum kişilerin yüzde 95’i yetişkin ve yalnız yaşayan erkekler. Evsizlerin en yoğun olduğu İstanbul ilk sırada yer alıyor, İstanbul’da en çok evsizin yaşamaya çalıştığı üç ilçe Beyoğlu, Fatih ve Şişli.
Modern zamanlarda sanayileşmenin ürünü kentlerin ortaya çıkması evsizlerin niteliğinde bir değişiklik meydana getirdi. Eskiden savaşlar veya tabii afetlerin yol açtığı kitlesel göçler, sanayii kentlerin ortaya çıkışıyla değişik karakter kazandı, tarımsal bölgelerde yaşayanlar makinanın devreye girmesiyle büyük kentlere göç etmek zorunda kaldılar. Her göç eden kentte tutunamıyor, şu veya bu sebeple barınma gibi temel bir ihtiyacını karşılayamayabiliyor.
Bu da bizi gösteriyor ki, evsizlere ilişkin takip edilecek politikalar veya bu konuda hassas olan sivil toplum kuruluşları, hayır sahibi insanlar geleneksel toplumda alınan tedbirleri dikkate alırken, yeni yöntemler ve yollar da bulmak durumundadır.
Osmanlı’da özellikle vakıflar bu sorunun çözülmesinde önemli rol oynuyordu. İmarhaneler ve misafirhaniler, hem barınma yerleriydi, hem de kimsesizlere yemek temin ediyordu. Aş evlerinin hemen hemen her meskun yerde yaygın olduklarını biliyoruz. Bunun yanında hanlar, kervansaraylar yanında cami avluları bu konuda önemli rol oynuyordu. Osmanlı’nı kalıcı çözümleri arasında yeni yerleşim yerleri açıldığında kimsesizlere yer tahsis etmesi ve kırsal kesimlerden, köylerden gelenleri kendilerinin iş sahibi olabilecekleri tarımsal alanlara yönlendirmesi temel politika idi. Kimsesiz yetim çocuklar da loncalar aracılığıyla korunup zenaat sahibi kılınıyordu.
Bugün bilebildiğim kadarıyla belediyeler şiddetli kış şartlarında sokakta yaşayanları spor ve benzeri kamu salonlarına alırlar. Barınma, beslenme, sağlık, ilaç tedavisi ve giyim desteği gibi hizmetler veriyor. Ama tabii ki bu çare değil. Sonuçta yüzlerce, binlerce insan senenin 365 gününde sokaklarda, parklarda bankların üstünde ve otobüs duraklarında yaşıyor.
1989 yılında Hollanda’da kitap fuarına gittiğim Amsterdam Pauls Kerk kilisesinde evsizler için takdire şayan bir hizmet düzenlendiğini gördüm. Tanıştığımız Kilise Papazı’nın bize verdiği bilgilere göre evsizler –ağırlıklı olarak uyuşturucu müptelaları- her gün akşam saat 19.00’da Kilise’ye gelirler, orada onlara çorba verilir, banyo yapar ve sabah 07’de çıkarlar. Öğrendiğime göre başka yerlerde kiliseler aynı hizmeti vermektedirler.
Bence bizde camiler, yapıları müsait mescitler de benzer bir hizmeti verebilirler. Şimdi birçok camide yaşlıların rehabilitasyon merkezi gibi iş görüyorlar, evde hanımının, kızı veya gelininin istemediği yaşlı vakit namazlarından epey önce gelir cami avlusunda oturur, edindiği arkadaşlarıyla sohbet eder, bu da iyi bir şeydir. Hele avlida bir çayhane varse, yaşlının değme keyfine!
Bir sosyal yara olan evsizlerle ilgili yerel ve merkezi yönetimler daha kalıcı hizmet politikaları ve birimleri oluşturmalıdırlar. Oluştursalar da tabiatı gereği kamu soğuk ve hesabidir, asıl hayır ve yardımlaşma dine aittir, dinden kaynaklanır, dindara yakışır. Diyanet’in muazzam bir bütçesi var, küçücük bir bölümünü bu işe ayırabilir. Bu sayede hem maddi bir hizmet vermiş olur, hem de dinden habersiz yaşayan binlerce insana resmi görevlerinden biri olan tebliğ ve irşatta bulunur.
ALİ BULAÇ
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
“NEFES” yayın hayatına başladı. Onun da SÖZCÜ gibi pek bir hayır içermeyeceği açık gibi. Biz…
Laik-Seküler Çevrelerde “Ölünce Beni Kim Yıkayacak?” Tartışması TRT’nin dijital platformu Tabii’den yayımlanan “Gassal” dizisi,…
Trump'ın Yemin Töreni: Kutsal Değerler mi, Laik Prensipler mi? Donald Trump İkinci Başkanlık Dönemine Resmen…
Hamas Siyasi Büro Üyesi Muhammed Nazzal, Katar'ın başkenti Doha'da yürütülen ateşkes müzakerelerinde anlaşmaya varılmasında Türkiye'nin…
BİR AYET BİR HADİS "Salih Amel İşleyenler" MİRATYOUTUBE MİRATHABER.COM
Hamas-İsrail Esir Takası: 90 Filistinli Kadın ve Çocuk Serbest Bırakıldı Filistinliler Serbest Bırakılan Esirleri Karşıladı…