Mescit ve camiler, İslâm’ın işaretini taşıyan mekânlardır. İbadet ve dua, bu ruhanî atmosferlerde daha büyük bir önem kazanır. Camide yapılan ibadet, mabedin dışında yapılan kulluktan daha hayırlı ve bereketlidir. Mükâfatı/ecri de o nispette sınırsızdır.
“Müslüman bir kimse, namaz ve zikir için mescidi vatan edindiği (çok gitmeyi alışkanlık haline getirdiği) zaman Allah’ın onun bu halinden duyduğu sevinç, tıpkı gurbette adamı olan kimselerin, onun yanlarına dönmesiyle (ona kavuşmaktan) duydukları sevinç gibidir.” (İbni Mace, Mesâcid, 19)
Kesintisiz Dualara Muhatap Olmak
Cami ve mescit imar ve inşası, fazileti yüksek hayırlar içerisinde kabul edilir. Nitekim o mabet, ayakta kaldığı sürece yapana ve yaptıran yönelik dualar, kesintisiz bir şekilde devam eder.
“Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.”(Tevbe 18)
“Her kim Allah rızası için bir mescit inşa ederse, Allah Teâlâ da ona cennette bir köşk inşa eder.” (İbni Mace, el-Mesâcid ve’l-Cemâât, 1)
Camilerin/Mescitlerin Anası
Mekke nasıl ki Şehirlerin Anası (Ümmü’l-Kurâ) ise, Kâbe’de Mescitler Mescidi/Mescitlerin Anası’dır. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in inşa ettiği Kâbe’nin, bazı rivayetlere göre, temelleri Hz. Âdem tarafından atılmıştır. Ne olursa olsun, Kâbe de, dünyadaki bütün cami ve mescitler de, Allah’ındır, Allah’ın evleridir (Beytüllah). Ümmet ise, câmi ve mescitlerde ibadet ve kulluklarını yerine getirir. Dolayısıyla câmilere, Allah’tan başkası, mülkü gözüyle bakamaz veya bu izlenim içerisine giremez.
“Mescitler şüphesiz Allah’ındır. Öyleyse oralarda Allah’a yalvarırken başkasını katmayın.” (Cin 18)
Allah İçin Yolculuk Yapılan Üç Mescit
İlk mescit Kâbe’den sonra Müslümanlara mabetlik yapmış ikinci mescit, Hz. Peygamber’in (s) hicreti sırasında inşa ettiği Kuba’dır (Kuba Mescidi, Cuma Mescidi). Kuba, aynı zamanda ilk Cuma namazının da kılındığı camidir. Ancak Hz. Peygamber’in önderliğindeki Mekke döneminin Müslümanlarının ibadetleri için yöneldikleri mekân, Hz. Süleyman’ın yaptığı Mescid-i Aksa’dır. Bu mescit, Hz. Peygamber’in (s), miraçta Allah’ın izin ve kudretiyle ziyaret ettiği mabettir.
Bir diğer mescit, Mekke’den Medine’ye hicret gerçekleştikten sonra, Allah’ın Elçisi’nin (s) ve yol arkadaşlarıyla (Ensar ve Muhacir) birlikte inşa ettiği Mescid-i Neb(ev)î’dir. Efendimizin (s), işaret ettiği gibi, Allah için yapılacak her türlü seyahatin istikameti bu (Kuba’yı dışarıda bırakırsak) üç mescittir.
“(İbâdet için) sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebî ve Mescid-i Aksâ.”(Buhârî, Mescidü Mekke 1, 6; Savm 67; Sayd 26; Müslim, Hac 415, 511, 512)
Bunlara Emevi, Ayasofya, Kurtuba Ulucamii, Bursa Ulucami, Süleymaniye, Selimiye, Sultanahmet gibi, çok sayıda mabeti ekleyebiliriz.
Mescid-i Nebi, Hz. Peygamber (s) döneminde, mabet; yönetim merkezi, okul, diplomatik kabul ve görüşmelerin yapıldığı yer, hukukî ve ticarî sosyal meselelerin konuşulduğu ve görüşüldüğü önemli ve etkin bir merkez konumundadır.
Allah adına kurban edilmemiş hayvanlar nasıl ki, etleri murdar ise, O’nun adına inşa edilmemiş mabetler, cami ve mescit değildir. Böyle bir mabet, ancak Kuba Mescidi’nin karşısında ona karşı müşrik, münafık ve Yahudilerin inşa ettiği Dırar mescididir.
“Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha layıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz onları sever.” (Tevbe 108)
Küfür/Şirk, Çıkar ve Menfaat İçin Camileri Alet Eden Zavallılar
Mescit ve camileri yasaklayan ve Allah’ın adının anılmasını yasaklayan zâlim ve müstekbirler, iki cihanda büyük rezillik ve azaba muhatap olacaklardır. (Bakara 114) İslâm’a zarar vermek ve küfür/şirk için, mescit ve camileri merkez yapmaya kalkanlar, dünyada ve ahirette büyük bela ve musibetlere uğrarlar. Mü’minlerin arasına nifak ve ayrılık sokmak, küfre ve zalimlere hizmet etmek için cami ve mescitlerde muzur faaliyetler yapanlar, küfür diyarının temsilcileridir.
Sapkın ve sapık süflî arzu ve ihtiraslarını gerçekleştirmek için, Müslümanların mabetlerinde akıl, iz’an ve cinsiyet karmaşası yaşayan zavallı güruhlar, İslâm’ın sembol (remiz), işaret ve ibadet rükûnlarını kullanamazlar. İslâm’ın kutsal ve şiarı olan kavram, eylem ve ilkelerini, dünyevi çıkar ve menfaatleri için alet edemezler.
“Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, ‘Bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok’ diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar.” (Tevbe 107)
“Bir adam mescide yitiğini ilan etti ve: “Kim kızıl deveyi gördü?” dedi. Bunu işiten Aleyhissalâtu vesselâm: “Bulamaz ol! Mescitler neye yarayacaksa onun için inşa edilmiştir;(gayesinden başka maksatla kullanılamaz)!” buyurdular.” (Müslim, Mesâcid, 80)
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi