Önce Mirât Haber’de de yer alan haberi bir daha okuyalım:
Zeliha Polat HÜDA PAR’ın Manisa Şehzadeler İçin Çığır Açan Adayı Oldu
“ HÜDA PAR, 31 Mart seçimlerine günler kala Manisa’nın Şehzadeler ilçesi için belediye başkan adayını açıkladı. Aday, Zeliha Polat, Türkiye’nin politika sahnesinde yeni bir sayfa açıyor. Türkiye’nin ilk çarşaflı belediye başkan adayı olarak tanıtılan Polat, kamuoyunun dikkatini çekti. Ancak, Polat hakkında somut bilgilerin sınırlı olması, merakı daha da artırıyor. “
İslam, ergin Müslüman kadının mahremi olmayan yani dinen kendileriyle evlenebileceği yetişkin erkekler karşısında “yüz, dirseklerin yarısına kadar eller ve ayrıca topuktan bir karış yukarısına kadar ayaklar,” dışında vücudunun bütün kısımlarını örtmesini emreder.
İslam, örtünme emrinin nasıl sağlanacağını ise örfe/toplum geleneklerine ve kişisel tercihlere bırakır. Bu sebeple tesettürde çarşaf şart olmayıp saygı duyulacak tercihlerden yalnızca biri olabilir.
İslami giyimde çarşaf gibi peçe ve yarı peçe de şart değildir. Peçe ve yarı peçe İslami kuralların değil, yalnız geleneğin tesettüre getirdiği bir yorumdur.
Zeliha Polat’ın gözleri açıkta bırakıp burnu kapatan çarşaflı görüntüsü dinimizin gereği değildir. Ama tercih edilmesinde dinimizde bir engel de yoktur.
Hulasa, Zeliha Polat’ın durumunu içselleştirmesi, lezbiyen karılara bile onay veren laik demokrasinin iftihar etmesi gereken onuru olur. Burada yeri gelmişken İslam’a Göre Cinsel Hayat isimli esrimizden yüzün örtülüp örtülmemesi gereğine ilişkin ölçülerine de bakmış olalım:
Kadın vücûdunun doğal olarak kendiliğinden görünen vücut organları “yüz, dirseklerin yarısına kadar eller ve topuktan bir karış yukarısına kadar ayaklar” dır. Bu sebeple kadın giysisi yüz, eller ve ayaklar dışındaki bütün vücût organlarını örtücü nitelikte olmalıdır. Kur’ân’ın işaretleri ve -Allah şanını artırsın- Peygamberimizin onayları bu doğrultudadır:
Kur’ân’da mü’min erkeklere cinsel arzulu bakışlardan korunmaları için emir verilmesi, Rabbimizin kadınlarla yüzyüze biatlaşması için Peygamberimizi görevlendirmesi, Hz. Mûsa’nın daha sonra eşi ve baldızı olacak kadınlarla konuşması, yüzün kendiliğinden görünür kabul edilebileceğinin Kur’ânî işaretleridir.[1]
Sevgili Peygamberimizin, şeffaf bir elbise giyinik olduğu halde yanına gelen baldızı Esma’ya arkasını dönüp başlığından bir parça kesip vererek ergin kadınların yüz ve eller dışındaki vücut organlarını örtmeleri gereğini vurgulaması; yüz bini aşkın mü’minler topluluğu ile yaptığı Veda Haccı’nda, kendisine soru yönelten genç kadınla bakışan amcası oğlu Fazl’ın yüzünü elleriyle bizzat çevirirken, kadına, yüzünü örtmesine ilişkin bir emir vermemesi de yüzün görülebileceğine ilişkin delilimizdir. Üstelik onun ihramlı kadınların yüzlerini örtmesini yasaklaması da yüzün açılabileceğine ilişkin hükmü pekiştirici argümanlarımızdandır.[2]
Peygamberimizin (sav) “Allah’a ve Ahiret günü’ne inanan kadın, ellerini ancak dirseklerin yarısına kadar açabilir”. Diyerek bizzat göstermesi, kızı Fatıma’ya yönelik beyanlarında topuklardan dize doğru bir karış yukarısına kadar açılabileceğine onay vermesi ve bu onayını, eşi Ümmü Seleme annemizin sorusuna verdiği cevapta dile getirmesi, yukarıda özetleyerek sunduğumuz genel kabulü doğrulamaktadır.[3]………}
Ali Rıza DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
[1] Nûr 30, Mümtehine 12, Kasas 23
[2] Ebu Davud Libas 34, Müslim Hac 409, Tirmizi Hac 18
[3] Taberi Nûr 31, Ebu Davud Hn. 1119, Avnül-Mabud 11/177, Tirmizi Libas 8