Hayat yasamız olan Kur’ân-ı Kerîm’de Yüce Allah’ımız bize analarımıza ihsanı emreder. (Nisa 36;İsra 23, Ahkaf 15…) Lukman 14’de de şöyle emir buyurur:
“Biz insana, ana-babasına iyi-güzel davranmasını emretmişizdir. Çünkü anası onu nice ağır sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Anneler çocuklarını iki yıl emzirebilir, çocukların sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. İşte bunun için önce bana şükret, sonra da ana-babana teşekkür et. Yargılanmak üzere dönüşünüz ancak bana olacaktır.” (Lukman 14)
“Cennet anaların ayakları altındadır.” Hadisinin Anlamı
Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed’in bu ve benzeri Kur’ânî buyruklar çizgisinde “Cennet anaların ayakları altındadır.” şeklindeki açıklaması, hiç şüphesiz mecazi bir anlatımdır.
-Allah şanının artırsın- o bu hadisiyle “anaya ihsanın yani onunla Allah görüyor bilinci içinde ilişki kurmanın, güzel davranmanın ve karşılıksız iyiliklerde bulunmanın” Cennet’e götürücü olduğunu açıklamaktadır.
Anayı yücelten onun ağır hamileliği, hayati tehlike içeren doğumu, aylarca karnında taşıdığı çocuğunu yıllarca kucağında ve bir ömür boyunca da kalbinde taşımasıdır. Bir diğer anlatımla merhameti ile bütün varlıkları kuşatan Allah’ın yeryüzünde rahmet elçisi olmasıdır.
Bunun için olacak söz ve anlam olarak Allah’ın kitabı olan Kur’ân’da ve onun açıklaması olan Peygamberimizin beyanlarında anaya ihsan emri çocuğa verilmiş, ama ananın ana olması yeter görülmüştür.
Ana İsyankâr veya Kafir olursa
Ananın imanlı, ibadetli, ahlâklı ve örnek oluşturacak şekilde bilgili ve bilinçli olması onun yüceltici ilave özelliğidir, bu da onu ihsana layık kılar ve ona ihsanı kolaylaştırır.
Ana İslam’ı yaşamayan isyankâr bir tip olup örneğin namaz kılmıyor, oruç tutmuyor, şartları gerçekleştiğinde zekatını vermiyorsa, üstelik bir de içki içiyor, kumar oynuyor, zina ediyor veya faizli işlemler yapıyor ise ihsanı hak edebilir mi?
Böyle analar-babalar yok mu? Var.
Geçilemez de hadi bunları da geçtik, ana-baba ya Allah’ı ve Onun yaşamı yönlendirici yasalarını tanımayan âhiret hayatını inkârcı bir kâfirse; hele hele hele bir de İslâm’ı yaşamamıza engel olan ve bizi İslam karşıtlığına çağıran bir tipse…
O zaman da ana ve babaya ihsan ile yükümlü müyüz?
Ana – Baba Kâfir de Olsa İhsan ile Yükümlü müyüz?
Evet, ihsan ile yükümlüyüz. Kâfir de olsalar ana – babaya ihsan yani ilgi ve nafaka görevimiz düşmez. Gene da gidilip “anneciğim-babacığım” denilecektir. Gücümüz ölçüsünde iyilikler yapılacaktır.
Ama onlar Allah’a kulluktan çevirmeye kalkışarak örneğin “ Sen nasıl Müslüman olur, Müslümanlarla nasıl ilişki kurarsın? Kızım bu tesettür nedir? Oğlum bu namaz nereden çıktı…Bu zina ve faiz karşıtlığı nedir?” derler de baskı oluştururlarsa yani Rabbimize kulluğumuza mani olmaya kalkışırlarsa yine de ihsanda bulunuruz ama bu isyana yönlendirici konularda onlara itaat etmeyiz.
Şimdi bu tespitlerimizi Peygamberimizin ve onun da bağlı olduğu Kur’ân’ın ölçüleriyle temellendirmeye çalışalım:
Hz. Ebubekir’in kızı Hz. Esma şöyle anlatıyor:
Bu arada değinmiş olalım; Biz Müslümanlar Allah’ın buyruklarına aykırı olan isyan nitelikli hususlarda ana babaya da, yönetimlere de, laik sistemlere de itaat edemeyiz. Çünkü Peygamberimizin ifadesiyle “İtaat Marûf’tadır.” Yani sırasıyla İslam’ın, ortak aklın ve bilimsel verilerin gerektirdiklerinde ve Allah’a kulluk içindir.
Kâfirliğin bile ihsan görevimizi düşürmeyeceği hususunda Rabbimiz Kur’ân’ın Lukman sûresinin 15. ayetinde şöyle buyurur:
“Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi körü körüne bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.”
Tevbe suresinin 23. ayetinde de şöyle buyrulmaktadır:
Bu âyete göre mesela ana baba İslam karşıtı çizgide olup aday olsalar kendilerine oy verip destekleyemeyiz. İslami kurallardan saptırmaya çalışan ana babaya evet ihsan ile muamele ederiz ama yüreğimizi de sevgiyle açamayız. Çünkü Mücadele sûresinin 22. ayeti şöylece sevgi yasağı getirmektedir:
Söz uzadı. Rabbimizin bir buyruğu ile konumuzu özetleyelim ve anlamı pekiştirelim:
“İman edip iyi işler yapanların geçmiş kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz.
Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.
İman edip iyi işler yapanları, muhakkak Cennetlik sâlihler arasına katarız.” (Ankebût 7-9)
Ali Rıza Demircan