Cemaat Yapımızı Cemaatçilikten Koruyup Geliştirmeliyiz

Bir fikri veya inancı; baskı, yıldırma ve kapatmalarla yok edemezsiniz. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri yok edilmeye çalışılan İslamî değerler ve mensupları, yok olma yerine artarak günümüze kadar gelmiştir. Bir dönem Büyük Doğu hareketi olarak vücut bulmuş, 1969 yılında MSP (Milli Selamet Partisi) olarak siyasi alanda yerini almıştı. MSP hareketini temsil eden partiler de bir bir kapatılmıştı. Fakat bu kapatmalar daha da güçlendirdi. Aynı camianın kişileri, Akparti’yi kurdu ve onaltı yıldır, oylarını artırarak Türkiye’yi idare ediyor.

Bundan dolayı Müslümanlar, inançlarını her ahval ve şerâitte, hayata hâkim kılmak için yapılanırlar. Müslüman için doğru ve yanlışın belirleyicisi; “Kur’ân ve Sünnet”tir. Hiçbir İslami yapılanma, Kur’ân ve Sünneti kenarda tutarak varlığını sürdüremez. İslam’ın üzerinde yapılandığı temel değer ve ilkelerde içtihada bile gidilemez. Yani İslam’ın sabiteleri tartışılamaz. Ümmetin üzerinde ihtilaf edemeyeceği birlik zemini işte budur.

Bunun yanında insanların tercih hakları vardır. Din ve vicdan özgürlüğüne sahiptir. Bu konuda Rasûlüne ve O’nun şahsında bize, Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur’an ile öğüt ver.”(Kaf:50/45)

“Onlar üzerinde bir zorlayıcı değilsin.” (Ğaşiye:88/22)

Öyleyse bize düşen, Kur’an’dan çıkarılan güçlü argümanlarla insanları doğru yola, ikna yoluyla çağırmaktır.

Öyleyse merhum Turgut Özal’ın dediği gibi “Fikirler de serbest piyasaya dökülmeli, sağlam olanlar yükselmeli, sağlam olmayanlar piyasadan çekilmelidir.”

Bugün insanlığın geldiği son nokta, fikre karşı fikirle mücadele edilmesidir. Bu durumda her inanç ve fikir sahibinin cemaat ve dernek çatısı altında toplanması gayet doğaldır. Şiddete başvurmadan farklı fikir ve inançlarını dillendirmek, bir insan hakkıdır. İnsanlar saçmalama hakkına da sahiptir. Bize düşen, onların saçmalıklarına, Yaratılan ve İndirilen ayetler ışığında ikna edici delillerle güçlü fikirler ortaya koymaktır. Zecrî ve polisiye tedbirlerle, fikir ve inançları yok edemezsiniz.

Bundan dolayı da hiçbir İslamî yapılanmanın kurumu kapatılmamalı sadece o yapılanma içinde toplumsal fitneye sebep olarak kamu nizamını bozanlar, Fetö gibi ihanet edenler, hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır. Bugün siyasi partiler kanununda, kurumsal olarak açık bir ihanet olmadığı sürece, parti mensubu kişilerin işledikleri suçtan dolayı parti kapatılmıyor, sadece suç işleyen parti yöneticileri ve üyeleri ferdi olarak cezalandırılıyor. Aynı şey cemaat yapılanmaları için de uygulanmalıdır.

İslami cemaatleri tek bir yapıda görmek, alanı daraltmaktır. Çünkü bunu kaldırabilecek merkezi bir yapı yoktur. Yerel, yapısal ve kültürel farklılıkları görmemek, fotoğrafı doğru okumamaktır. Müslümanların ilkeli tutarlılık içinde farklılığı olabilir. Önemli olan, grup/cemaat olgusunun, grupçuluğa/cemaatçiliğe kaymamasıdır. Bir yapının diğer yapıları yok saymadan var olan oluşumların hukukunu gözeterek hareket etmesidir. Evet, ahlakilik ve hukukilik hassasiyeti, farklılıklardan ahenkli bir renklilik meydana getirebilir. Fanatizm ve baskılar, yerini takva ve tevazuya terk ederse bu coğrafyada çalışan her kesime yetecek kadar alan ve imkân vardır.

Tarihin her döneminde cemaat çalışmalarının sorunları olmuştur. Sorunlarla birlikte yürümesini bilenler, zamanla sorunları yenmişlerdir. İnsanın olduğu yerde sorun olacaktır. Bize düşen görev, sonuna kadar İslami kimliğimizle mücadelede var olmaktır. Çünkü her zaman her soruna çözüm üretip sunan bir dinimiz var. Önemli olan o çözümleri doğru olarak anlayıp uygulamaya koyabilmektir.

Bu arada İslamî yapılanmalar da inandıkları Kitap ve Sünnet ışığında kendilerini çek etmeli ve mutlaka şunları da göz önünde bulundurmalıdır:

Uyum, mutedil olma, istişare, istikrar ve istikametten ayrılmamalı. Bunlarda çözülme başlarsa, hareket iflah olmaz.

İslam cemaatinin istikrarlı yürüyüşü ise muttaki aydın, mücahid âlim, basiretli kadro, mutedil kitle eliyle olacaktır.

Asit gibi içine aldığını kendine dönüştüren çağın çaresizliği içinde kıvranan insana, kimliğini koruması için yapılması gereken son çağrıdır cemaat…

Yeter ki, cemaat yapımızı cemaatçiliğe dönüştürmeyelim. Cemaat ile cemaatçilik arasındaki şu farkları da göz ardı etmeyelim:

Her şeyden önce şunu belirtelim ki; cemaatçi kafa, Ümmet bilincinden yoksun, ümmetin bir parçası olduğundan habersiz ve inhisarcıdır. Böyleleri, “Bunlardan her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir” (Rum:30/32) ayetinde belirtilen kimselerdendir.

Bundan dolayı Cemaat, akıllı birlikteliğe; cemaatçilik, hissî birlikteliğe dayanır.

Cemaat, bilinçli bir tercih iken cemaatçilik, şartlandırmaya dayalı duygusal bir telkindir.

Cemaat, gönüllülük esasına dayanırken, cemaatçilik, bağımlılık esası üzerine oturur.

“Cem olmak”, “bir tek/tektip” olmak değil, “bir ve beraber olmak” demektir. Cemaat çatısında bir araya gelenler, kendi kişiliklerinden sıyrılmadan hizmetlerini sürdürürler. İmanlarını, akıllarını, güç ve yeteneklerini, kapasitelerini, irfan, izan ve imkânlarını “cem” ederler.

Cemaatte; canlılık, atılım ve gelişim vardır, cemaatçilikte durağanlık ve yerinde sayma vardır.

Cemaatte özgünlüğü korumak teşvik edilir, cemaatçilikte özgünlüğü korumak, kerih görülür.

Cemaatte eleştiri, kolektif bir tevbe ve istiğfar olarak görülürken, cemaatçilikte usulünce, âdabınca ve erkânınca yapılmış olsa bile, yapılan eleştiri, bölücülük olarak nitelendirilir.

Eleştiriye kapalı olma hastalığına düşülmemelidir. Kul kusurludur. İnsan, nisyan ile maluldür. Mükemmellik bir İblis hastalığıdır. Sadece haddini bilmeyen kişi, mükemmellik iddiasında bulunur. Eleştiriye kapalı olmak, kusursuzluk iddiasıyla eşdeğerdir. Çünkü bu, “Ben hiç yanılmam, mükemmelim ve hata yapmam, dolayısıyla de eleştiriye gerek yoktur” anlamına gelir.

Cemaatçi, çevresinden hep pohpohlanma bekler. Cemaatinin, partisinin, derneğinin, vakfının her hâlükârda övülmesini arzu eder. Yapıcı da olsa tenkide tahammülü yoktur. Kırılan kolun yen içinde kalması gerektiğine inanır Çünkü cemaatinin imajı, onun altında da kendi imajı bahis konusudur. Kırılan kolun kangren olması onun için önemli değildir.

Usulünce, âdabınca ve erkânınca yapıldığı sürece, eleştirilemez kişi ve kurum yoktur.

Birbirini “al gülüm ver gülüm” tavırlarla idare eden ve sorunların üstünü örten dostluklar değil, yanlışa yanlış diyebilenlerin oluşturduğu kardeşlikler tercihe şayandır. Bu konuda Hz. Ömer şöyle der: “En çok sevdiğim kimse, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir.” (Suyutî, Tarihu’l Hulefa, s.130)

Yine Hz. Ömer’e ait olduğu belirtilen şöyle bir söz de nakledilir: “Bir hata görür de söylemezseniz, sizde hayır yoktur. Söylersiniz de dinlemezse, onda hayır yoktur.”

Hatayı savunma hastalığına da düşmemeliyiz. Hatayı kabul etmek, “Adam” işidir. Hatayı savunmak ise İblis’in işidir. Hz. Âdem de hata yaptı İblis de… Hz. Âdem hatasını kabul etti “Adam” oldu, Allah da ona peygamberlik verdi. İblis hatasını savundu “Şeytan” oldu. Allah da onu huzurundan ve cennetten kovdu. Erdem, hiç hata işlememek değil, hatada ısrar etmemektir.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Recent Posts

  • Makale

COP 29, G20’DERKEN..

Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…

3 saat ago
  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

10 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

11 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

15 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

16 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

17 saat ago