Anlamı Rabbimizden ve sözleri Peygamberimizden olan bir hadîsi kudsî ile özetleyerek ifade edersek “Rabbimiz, güzel kulları için Cennet’te hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir kalbin de tasavvur edemeyeceği nimetler hazırlamıştır.”
Kur’ân’ımızın Secde Sûresinin 17-19. âyetleri de bu gerçeği pekiştirir:
فَلَا تَعْلَمُ نَفْسٌ مَٓا اُخْفِيَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ اَعْيُنٍۚ جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ * اَفَمَنْ كَانَ مُؤْمِناً كَمَنْ كَانَ فَاسِقاًۜ لَا يَسْتَوُ۫نَ* اَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوٰىۘ نُزُلاً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
“(Secdeli, duâlı ve cömert müminler için) yapmış oldukları amellere karşılık büyük bir gizlilik içinde sürpriz olarak hazırlanmış mutluluk verici nimetleri hiç kimse bilemez.
Cennet Nimetlerinin Dünya Nimetlerine İsim Benzerliği
Cennet’teki mânevîleştirilerek ebedîleştirilecek maddî nimetler ve zevklerin dünya hayatındaki nimetler ve zevklerle yalnızca isim benzerlikleri vardır. Bu gerçek Kur’ân’ımızda şöylece açıklanır.
Cennet nimetleriyle dünya nimetleri birbirleriyle kıyaslanamayacak kadar farklı olmalarına rağmen aralarında benzerlik kurulması, Cennet nimetlerini bir ölçüde tahayyül edebilmemiz içindir. Bu tesbitten sonra şu ilaveleri yapabiliriz:
İnsanlardan hayvanlara, dağlardan denizlere, bitkilerden meyvelere ve hattâ gözle görülemeyen mikro varlıklara kadar dünyamızda yaratılan bütün yaratıklar orijinaldir. Aynı cinsten olup da birbirinin tıpa tıp benzeri olan tek varlık bile yoktur.
Dünya hayatında izlediğimiz bu durum Cennet hayatında daha bir mükemmelleşecektir.
Bu sebeple Cennet nimetlerinin dünya nimetlerine yalnızca isim benzerliği içinde oluşunun bir diğer anlamı da yiyeceklerinden takıları ve konutlarına kadar aynı sınıftaki nimetlerin bile sürekli olarak yenilenecek olmasıdır. Çünkü onlar tabîi olarak yenilenecekleri gibi bizim istediğimiz ve görmekten haz alacağımız şekle de bürüneceklerdir. Bunun için Cennet’te hiçbir nimetten bıkılmayacaktır.
Cennet, bizim akıllarımız ve duyu organlarımızla kavrayamayacağımız mutluluklar yurdudur. Güzel kulları için Cennet’i yaratan Allah, bildiğimiz nimetler ve zevklerden hareketle bize bir ölçüde anlayabileceğimiz, fakat gerçek mahiyeti ve enginliği içinde asla tahayyül edemeyeceğimiz Cennet nimetleri ve zevklerini Kur’ân’da açıklamaktadır.
“Allah, onları, kendilerine tanıttığı Cennet’e sokacaktır.”
Başta, Âdemoğullarının yaratılışını açıklama ile başlayan İnsan sûresi ile Kıyâmet olgusunu işleyen Vâkıa sûresinde ve Allah’ın rahmetini, Cennet nimetleriyle örneklendiren Rahmân sûresinde ol- mak üzere Kur’ân, Cennet hayatına genişçe yer vermektedir.
Gaye, hayatımızı anlamlandırmak, kulluk zevkimizi artırmak ve bizi ebediyet insanı olarak yaşatmaktır. Cennet’e yöneltmektir.
Dünya hayatında bilmediklerimizi yaratmakta berdevam olan Allah’ın, Cennet için yarattıkları ve yaratacaklarını bizim bütünüyle kavramamız elbette mümkün değildir.77
Çünkü Kur’ân diliyle ifade edersek, ekilen îman ve Salih amellerin meyvesi olacak olan Cennet “Büyük bir mülktür.” ve “Hiç bir kişi, yaptıkları amellere karşılık Cennetlikler için hazırlanan mutlu kılıcı nimetleri bilemez.”78
Kur’ân, Cennet nimetlerini bir arada ve yer yer de ayrı ayrı olarak fakat genelde bir bütün halinde sunmaktadır.
Kur’ân’ın kolaylaştırma ilkesinden hareketle, Cennet nimetlerini maddî ve mânevî nimetler olarak iki kısımda sunacağız. Aslında, buna ihtiyaç da duyulmaktadır:
Biz, Allah’ın güzelliklerine bakmak gibi Cennet’ten de büyük ve güzel olarak kabûl edebileceğimiz bir nimeti, Cennet’in içinden nazar / bakma ile gerçekleşeceği için mânevî nimet olarak ifade edi- yoruz. Bunun gibi diğer bazı nimetleri de mânevî olarak niteliyoruz.
Mânevî olarak vasıfladığımız nimetlerden ayırmak için örneğin yenilecek, içilecek, giyilecek, takılacak ve içinde yaşanılacak bazı nimetlere de maddî nimetler diyoruz. Aslında bizim maddî dedi- ğimiz nimetler, Cennet ortamı için mânevîleştirilmiş; mânevî kalıplarla zarflanmış nimetlerdir. Bu sebeple Cennetin maddî olarak beyan edilecek nimetlerini de mânevîleştirilmiş nimetler olarak algılayabiliriz.
Cennetliklerin, Cennet için yeniden yaratılacakları, Cennet nimetlerinin dünya nimetleriyle yalnızca isim benzerliği olacağı ve yenilecek-içilecek nimetlerin misk kokuları halinde vücuttan yayıla- cağı düşünülürse bu gerçek daha iyi idrak edilebilir.
Ancak özelliklendirilmiş olsa da bu maddî nimetleri, dokuz madde halinde sayacağımız mânevî nimetlerle eşitlemek de mümkün değildir.
Dünyanın hangi coğrafi bölgesi ve ikliminde ve hangi kültürel düzeyde yaşanılırsa yaşanılsın, saraylar, köşkler, düzenli bahçeler, nehircikler, fışkıran pınarlar, bin bir çeşit yiyecekler, hazırlanmış özel içkiler, porselen takımlar, altın-gümüş ve inci takılar, renk-renk ipek giysiler, birbirinden eğitimli ve endamlı hizmetçiler, güzel eşler, dalga dalga yayılan mûsikî… bütün bunlar insanlar için özlemi du- yulan ve uğrunda mücadeleler ve hatta savaşlar verilen nîmetlerdir.79
Yaratan, yarattıklarını bilmez mi?
Bunun içindir ki, Cennet’in maddî nimetleri bu sayılanlar ve benzerleri ile tasvîr edilmiştir.
Burada, “Cennet ortamı içinde maddî olarak nitelenecek nimetlere gerek var mıydı?” şeklinde sorulabilecek soru da şöylece cevaplandırılabilir:
İnsan beden ve rûhtan teşekkül etmektedir. İlâhî denemeye uğratılan da bu ikilidir. Rabbimizin emirlerini uygulama, yasakların- dan kaçınma ve uğranılan musibetlere dayanma bu ikili tarafından üstlenilmektedir. Binbir çeşit zevkleri tanıma ve tatma yeteneği de bedene verilmiştir.
Bu sebeple rûhbeden beraberliği içinde girilecek Cennet’te, Cennetin maddî nimetleri içermesi, ilâhî hikmet ve adaletin gereğidir. Rabbimizin kudret izharına bir vesîledir. Burada değinmişken, Kur’ân’ın, rûh-beden ayrılığını ileri süren bir insan tasavvurunu onaylamadığını açıklamış olalım ve doğrulayıcı ve özetleyici bir tesbitle pekiştirelim:
“Cennet ve cehennem hayatı bazı İslam felsefecilerinin ve Batınî eğilimli kesimlerin iddia ettiği gibi sadece rûhanî bir hayat değil; in- sanın bizzat yaşayacağı hem rûhanî hem bedenî gerçek bir hayat olacaktır…”80
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATYOUTUBE
YAZARIMIZIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BURAYA TIKLAYINIZ.
DİP NOTLAR:
75-Buhârî Bedül-Halk 8, 3244, Darimi Rikak 103
76-Bakara 25
77-Nahl, 8: “…Allah, bunlardan başka sizin bilmediklerinizi de yaratıyor. ” Ayrıca bak. Yasin, 36
78- İnsan, 20, Secde, 17
79-Saint Petersburg: Kaderin sevki ile olacak, kitabımızı yazarken gezdiğim Rusya’nın Saint Petersburg’u, dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak kabul
Yılda bir ay güneş gören bu şehir, bol yağmurlu ve yemyeşil bitki örtülüdür.
Böyle iken şehir, yapay kanalları, sarayları, göz alıcı bahçeleri, bahçelerinde oluşturulan nehircikleri, fıskiyeleri, altın- gümüş takı ve eşyaları ve de sanat eserleriyle ünlüdür.
Bu da gösteriyor ki, insan fıtratı; eğilimleri ve özlemleri aynıdır.
Bu sebeple M. Hamidullah (Merhum) ve benzeri âlimlerimizin ”Arabistan gibi çöllük bir ülkenin, okur yazar olmayan basit köylüleri olan Bedevîlerine bu ilâhî ve göksel kavramları anlatabilmek için başka hangi çare ve yöntemlere baş vurulabilirdi ki?” şeklindeki Cennet tasvirlerini, onlar için seçilmiş anlatımlar olarak belirleyen ifadelerine katılmamız mümkün değildir. (M. Hamidullah. İslâm Peygamberi, Beyan, İst. 2004, s. 600, Madde 1166)
80- Kırbaşoğlu Âhir Zaman İlmihali s. 117