Makale

CENNETE VÂRİS OLMAK İSTEYENLER YERYÜZÜNE DE VÂRİS OLABİLDİLER Mİ?

Kur’an’da cennete “vâris” olacak olan kişiler ile yeryüzüne “vâris” olacak kişilere dair dikkat çekici bilgilerin yer aldığı görülmektedir.  Buna göre de cennete/ Firdevs’e vâris olacak kişilerin,  mümin oldukları;  namazlarını  aksatmadan huşû içinde kıldıkları; boş sözlerden, faydasız işlerden uzak durdukları;   zekatlarını verdikleri veya her türlü kötülükten arınmak için çaba harcadıkları; iffetini korudukları ve  kendilerine verilen emanetlere ve verdikleri sözlere riayet ettikleri[1]  açıklanmakta, dolayısıyla bu niteliklere sahip olan kişilere, İşte işleyip geldiğiniz (sevap ve iyilikler)e karşılık vâris kılındığınız Cennet!” [2] denileceği de ifade edilmektedir.

Yeryüzüne vâris olacak kişilerde ise sadece “salih kul” olmaları şartının  arandığı  görülmekte; Andolsun ki,  Biz Zikir’den/Tevrat’tan sonra Zebur’da da şöyle yazmıştık: «Yeryüzne salih kullarım vâris olacaktır» [3] ayeti  de  bunu açıklamaktadır.   Diğer bir ifade ile cennete vâris olacak kişilerde  iman, ibadet ve ahlakî kriterler  aranırken, yeryüzüne  vâris olacak kişilerde  “sâlih kul” olma şartının  arandığı; dolayısıyla cennete  girecek kullarda aranan vasıflarla, yeryüzüne  vâris  olacak kişilerde  aranan vasıfların aynı olmadığı  görülmektedir..

Salih, ‘faydalı, iyi, doğru ve güzel olan, işe yarar, her türlü bozukluk ve yanlışlıktan arınmış; barışçı, uyumlu’ gibi mânalara geliyor, dolayısıyla fâsid (bozuk, düzensiz) ve sû’ (kötü, çirkin) kelimelerinin de karşıtı bir anlam ifade ediyor. Aynı kökten gelen sulh ‘nefret ve düşmanlığa son verme’,  ıslâh ‘düzeltme, daha iyi ve faydalı hale getirme; insanlar arasındaki çatışmayı ortadan kaldırma’, muslih ‘bozukluğu düzeltip iyileştiren, barıştan yana olan’ anlamlarında kullanılıyor. [4]

Bu anlamlara göre  “salih kul”,  iyi,  doğru, güzel  ve faydalı  işler (salih ameller) yapan insan demek oluyor. Bir başka ifade ile salih ameller, dinin yapılmasını emrettiği  iyi, doğru, güzel ve faydalı işler; salih olmayan ameller ise, yapılması yasaklanan veya hoş karşılanmayan kötü, yanlış, zararlı işler olarak tanımlanıyor.  Bu nedenle  kimi müfessire göre “salih kullar” dan kasıt, “Allah’ın emirlerine ve yasaklarına uyan, bu konularda  O’na isyan etmeyen, ve insanları uyaran kimseler”; [5]  kimi müfessire göre, “Allah’a itaat eden mü’minler”,[6]  kimi müfessire göre de “Muhammed ümmetidir”.[7]  Bu görüşlerden farklı olarak Seyyid Kutub’un da dikkat çekici  bir yorumu bulunuyor. Kutub, “Bu veraset nedir?  Allah’ın salih kulları kimlerdir?” sorusunu sorarak  yorumuna başlıyor ve  şunları  söylüyor:

“Gerçekten Allah, Hz. Adem’i yeryüzünü imar edip geliştirmek, gizli kaynaklarını ve enerji menbalarını kullanmak, gizli açık servet kaynaklarından istifade ederek ilmi ilâhide  takdir olunan kemâl noktasına erişmek üzere yeryüzünün halifesi  kılmıştı. Bunun yanı sıra yeryüzünde inanma ve amel-i salih esaslarına dayalı mükemmel bir nizam koymuş, bu son risalet ile de bu nizamı açıklamış, nizamı koruyacak kanun ve prensipleri getirmiş, insanların adımları arasındaki dengeyi temin edecek esasları vaz  etmiştir. ….”

Seyyid Kutub, insanoğlunun  bu yolda ilerlerken, bazen dengeleri bozduğunu hatırlattıktan sonra “Zaman olur yeryüzüne zalimler, diktatörler hakim olur, vahşet ve  barbarlıkta yeryüzünü kasıp kavururlar. Gün gelir  azgın kafirler, dünyayı istila ederek yeryüzünün maddî  kaynaklarını, zalim kuvvetlerinin güzelce sömürmesi için  heba ederler. Fakat şunu asla unutmamak gerekir ki bu yolda elde edilen, tecrübelerin ifadesidir. Ama her zaman  yeryüzünün en çok vârisleri, Allah’ın salih kullarıdır. Onlar ki hem inanır, hem de salih amel işlerler. Hayat ve varlıklarında bu iki unsur  birbirinden  hiç ayrılmaz”.

“Tarihin hangi devresinde olursa olsun, samimi bir imanla pratik bir enerji ve hareket, bir millette toplandığı zaman, mutlaka o millet yeryüzüne vâris  olur. Ama bu iki unsur birbirinden ayrılırsa, denge de bozulur. Zaman olur inanmış gibi görünen insanlar, maddî vasıtaları ihmal edenler ve bunun yerine karşı taraf maddî vasıtalara hakim olarak üstünlük sağlar ve hakimiyet elde eder. Sağlam bir imandan mahrum kalplerle yola çıkıldığı zaman üstünlük sağlanamaz.  Zira yeryüzünde Allah’ın insanoğluna verdiği hilafet yükünü kaldırabilmek için kişiyi salih amele ve yeryüzünü imara sevk eden bir iman bulunmalıdır.  Bunun için iman sahipleri, her şeyden evvel imanlarının gereğini yapmalı ve salih amellere girişmelidirler. Allah’ın “ yeryüzüne salih kullarım mirasçı olur”  fermanının tahakkuk etmesi için müminlerin, kendi yükümlülüklerine  sahip çıkmaları gerekir. Allah’ın salih kulları, iyi amel yapan gerçek müminlerdir.”[8]

Ayette  geçen “arz”dan kastın, yeryüzü mü, yoksa yaşanılan mekan veya coğrafya mı?  olduğu konusunda bir açıklık  bulunmuyor. Dolayısıyla ayette geçen arz sözcüğünden yeryüzünün mü, yoksa  Maide sürresinin 33. ayetinde olduğu gibi  belli bir bölgenin mi?  kast edildiğini açıklığa kavuşturmak  gerekiyor.  Zira bu son ayette “arzdan sürülme” ifadesinin yer aldığı ve  bu nedenle de bu ifadeden yeryüzünün kast edilmediği anlaşılıyor. Sürgüne gönderilecek insan, yeryüzünden nereye sürülecektir?  Dolayısıyla  bu ayetten kasıt, bireyin yaşadığı mekandan bir  başka mekana sürülmesidir.  Bu nedenle arza mirasçı olmaya da bu açıdan bakmakta bir mahzur bulunmuyor.  Buna göre arza  mirasçı olmak, Allah’ın salih kullarının yaşadıkları coğrafyaya hakim olmaları anlamına da geliyor. Şu zamana kadar Müslümanların yaşadıkları mekan ve  coğrafya, da bu anlamayı doğruluyor. Gelecekte  salih kulların yeryüzüne mirasçı  olup olamayacaklarını ise  sadece Allah  biliyor.

Bu yorumlardan da anlaşılıyor ki “Allah’ın salih kulları” bilgili, becerikli, adil,  çalışkan, üretken olmak, kısaca sorumluluk bilinci ile hareket etmek zorundadır.  Çünkü sünnetullah/ İlahî düzen bunu   gerektiriyor ve bu düzende  de  bir değişiklik bulunmuyor.   Zira çalışmadan zengin, okumadan bilgin, bilgi sahibi olmadan mütefekkir ve ibadet etmeden  de âbit olunamıyor.  Bu nedenle salih kulların, hem bireysel, hem toplumsal, hem de çevresel  sorumlulukları bulunuyor ve  bireylerin  kulluktan ve insanlıktan  ayrı olarak halifelik sorumluluğu da bunu gerektiriyor.  Bunun için  salih kulların, iman, ibadet ve ahlak  görevlerinin yanında yönetim erkine sahip olmaları, yeryüzünü imar etmeleri, sünnetullahı/ ilahî düzenin kanunlarını keşfetmeleri ve bunlardan mümkün olduğu ölçüde yararlanmaları icap ediyor.Nitekim bunun bilincinde olan toplumların ve milletlerin, yeryüzüne/coğrafyasına hakim oldukları;  olmayanların ise  hakim olamadıkları, hakim olsalar bile uzun  bir süre bu hakimiyetlerini devam ettiremedikleri  biliniyor. Tarih de buna  şahitlik ediyor.

Prof. Dr. Celal Kırca

 

[1] Müminûn, 23/1-11.

[2] Zuhruf,43/72

[3] Enbiyâ, 21/105.

[4] Mustafa Çağrıcı, Salih TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2009, 36/31

[5] Taberî,  Camiu’l Beyân,  Mısır 1968,17/105.

[6] Mukātil b. Süleymân, Tefsir, Beyrut 2002, 2/ 372

[7] Maverdî, en-Nüket  ve’l Uyûn, Beyrut 1992, 3/475.

[8] Seyyid Kutub,  Fîzilâl-il  Kur’an, Ter. Emin Saraç ve diğerleri, Hikmet Yayınevi, İstanbul tarihsiz, 10/180-181

Recent Posts

  • Makale

COP 29, G20’DERKEN..

Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…

31 dakika ago
  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

8 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

9 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

13 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

13 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

15 saat ago