Dünya hayatında kadınsız ve erkeksiz bir mutluluk hayatı düşünülemeyeceği gibi toplumsuz bir hayat da düşünülemez. Cennet’te ise eşler yanı sıra târihler boyu yaşamış îmanlı insanlar, Cin’ler ve Meleklerden oluşan zengin bir çevre ve ilişkiler ağı içinde yaşanacaktır.
Genel nitelikli büyük çevre ile birlikte özel dostluklar-sohbetler de Cennet’te yaşanacak mânevî nimetlerden olacaktır.
Her istenilenin gerçekleştirileceği Cennet hayatında dünyada yaşanılan dostlukların sürdürülmek istenmesi doğaldır. Bunun için de gidiş gelişler olacaktır.
-En doğrusunu Allah bilir- Metafizik bir âlem olan Cennet’te Cennetlikler, derece farklıları sebebiyle bir üst derecedeki Cennetlikleri doğu ve batı ufkundaki akıp giden parlak yıldızları gördükleri gibi göreceklerdir.147 Bir diğer anlatımla bir üst derecede bulunan Cennetlerdeki akraba ve dostlarını değişik ışık yılı uzaklıktan izleyeceklerdir. Onlar yer çekimi ve hız kısıtlamasına maruz kalmayacakları için dereceleri farklı akraba ve dostları ile sesli ve görüntülü görüşmeler yapabilecekler, dahası kısa zamanda bizzat ziyaret de edebileceklerdir.
Kur’ân, dünyada yaşanılan ve Cennet’te oluşturulacak olan dostlukların sürdürüleceği konusuna şöylece açıklık getirmektedir:
Hicr 45-48
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۜ* اُدْخُلُوهَا بِسَلَامٍ اٰمِن۪ينَ* وَنَزَعْنَا مَا ف۪ي صُدُورِهِمْ مِنْ غِلٍّ اِخْوَاناً عَلٰى سُرُرٍ مُتَقَابِل۪ينَ* لَا يَمَسُّهُمْ ف۪يهَا نَصَبٌ وَمَا هُمْ مِنْهَا بِمُخْرَج۪ينَ
Kur’ân, Müttakîlerin oluşturduğu dünyevî dostlukların Cennet’te bütün ihtişamıyla yaşanacağına, “O gün Müttakîler dışındaki dostlar birbirlerinin düşmanıdırlar.” âyetiyle de işaret etmektedir.148
Sevgili Peygamberimiz de “Cennet’te dünyada dostlukları olan kişilerin birbirlerine özlem duyacaklarını ve bir araya geleceklerini” açıklamaktadır.149
Sevgili Peygamberimizin Cennet’te mü’minlerin toplantı yerlerinin olacağı ve buralarda buluşulacağına ilişkin hadîsleri de açıklamalarımızı pekiştirmektedir.
Kalplerindeki kin, haset ve kıskançlık gibi duygulardan arındırılarak Cennet’e konulacakları, Cennet’te boş ve günah nitelikli sözler ve de işlerden korunacakları, yalnızca aklı başa getirici içkiler içecekleri ve sürekli barış ortamında yaşayacakları için Cennetliklerin dünyadan getirdikleri dostluklarla kendi aralarında oluşturacakları dostlukları ve sohbetleri onların mutlulukları olacaktır.
Cennetliklerin bir mutluluğu da birbirlerini kendi özel Cennetlerine dâvet ederek ağırlamaları, hediyeler sunmaları olacaktır.150
Birbirlerinden yalnızca Allah’ın bilebileceği ışık yılı uzaklıklar- da bulunacak olan Cennetliklerle Cehennemlikler arasındaki diyaloglar da Cennetlerde yaşanacak mânevi nimetlerden olacaktır.
Cennetliklerin dünya hayatındaki inkârcı olan arkadaşlarının; nefislerini ve toplumlarının materyalist yasa ve yargılarını putlaştırarak yaşamış çevrelerinin âkibetlerini araştırmaları da doğaldır.
Onlardan Cehennem’e atılmışlarla sesli ve görüntülü irtibatlar kuracaklardır.
Böylece onlar, Kur’ân’da “Mefaz” ifadesiyle dile getirilen azap- tan kurtulmuş olmanın derin saadetini duyacaklardır.151 Kur’ân’ın Tûr sûresinin 27. âyetindeki anlatımına göre onlar, “Allah bize lü- tufta bulundu ve bizi o iliklere kadar işleyecek azaptan korudu.” Diyecekler ve şöylece hamd edeceklerdir:
– Bizden hüznü gideren Allah’a hamd olsun. Hiç şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayan ve şükrün karşılığını çokça verendir.152
Aşağıda sunulacak âyetler yaşanacak diyalog gerçeğini açıkla- maktadır.
“Allah’ın ihlâsa erdirilmiş kulları başkadır.
Kendilerine, özel kaynağından doldurulan, içenlere lezzet veren ama başlarını döndürmeyen, sarhoş da etmeyen içki dolu kadehlerle servis yapılır.
Onlar yüz yüze gelip sohbete koyularak dünya hayatları hak- kında; birbirleri hakkında bilgi edinmek isterler.
Benim bir arkadaşım vardı. Bana şöyle deyip dururdu:
(Arkadaşından söz eden kişi sohbet ettiği dostlarına sorar da,)
-Allah’a and olsun ki az kalsın kendin gibi beni de helak ede- Rabbimin (doğru yola erdirici) nimeti olmasaydı şimdi ben de orada olurdum.
(Sonra da mutluluğunu dostlarıyla paylaşmak isteyerek onlara şöyle der:)
Cennetlikler, Cehennemliklerle görüntülü konuşmaları sırasında ateş azabından kurtulmuş olmanın derin hazzını duyacaklardır. Onlar bu hazzın benzerini, Cennet’te iken Cehennemdeki yerlerini görmüş olmaları sebebiyle de duyacaklardır. Peygamberimiz şöyle buyururlar:
Kurtulmuş olmaları sebebiyle de şöyle derler:
– Allah, bizi İslâm’a yönlendirmeseydi (bu azap içinde halimiz nice olurdu?)
Onların bu yürekten ifadeleri de onlar için şükür olur.154
Burada sözü Peygamberimizin şu hadisleriyle bağlayalım:
“Nimetlerin tamamı Cehennem’den kurtulmak ve Cennet’e girmektir.”155
9-Dünyada Alay Eden Kâfirlerle Alay Edilmesi
Kur’ân’ın açıklamasına göre dünya hayatında iken kendilerini alaya alan kâfirlerle alay edecek olmaları da, Cennetlikler için büyük bir haz kaynağı olacaktır.
“(Allah’ın egemenliğine ve Cennet hayatının varlığına inan- mayan) kâfirler dünyada iken îman edenlere gülerlerdi / alaya alırlardı. Onlar, yanlarından geçerlerken birbirlerine göz-kaş işaretleri yaparak onları küçümserlerdi ve yandaşları yanına döndüklerinde ise yaptıkları ile öğünüp eğlenirlerdi.
Bu gün ise îman edenler inkârcı günahkârların haline güleceklerdir. Çünkü onlar sedirlerinin üzerinde etraflarını seyredecekler ve kendi kendilerine -Acaba bu kâfirler yaptıklarının karşılığını gereğince buldular mı?- diyeceklerdir.”
Kur’ân-ı Kerîm, Cennetliklerin kendi aralarındaki sohbetleri ve Cehennemliklerle diyalogları ile alakalı başkaca misaller de ver- mektedir.156
Bu âyetlerin ilme ufuk açıcı mesajları:
Cennet ve Cehennem gibi iki farklı âlem arasında sesli ve görüntülü görüşmelerin olacağını vurgulayan bu âyetler, yaşanılan kıtalar arası iletişim doğrultusunda daha iyi kavranılabilmektedir. Bu âyetler, hizmetimize verilen farklı gezegenlerle ve varlıklarını Kur’ânımızın haber verdiği uzaydaki canlılarla ilişki kurulabileceğini çağrıştırarak bilim dünyamıza yeni ve geniş ufuklar da açmaktadır. 157
Cennet’in maddî nimetleri yanı sıra mânevî nimetleri arasında da zikredilebilecek olan bir mânevî nimeti de mûsikî ziyafetleridir. Normal konuşmaların bile mûsiki zerâfeti ve letâfetine bürüneceği Cennet’te özel görevli Hûrilerin sunacağı konserlerle ilgili olarak Peygamberimiz -Kur’ân çizgisinde- şöyle buyurmaktadır:
Biz ebedîyiz, ölmeyiz. (Sedeflerindeki inciler gibi) güzeliz, câzibemizi yitirmeyiz. Sevgi ile doluyuz, hiç mi hiç öfkelenmeyiz. Bize ve kendilerinin hizmetine verildiğimiz Cennet’liklere müjdeler ol- sun.”158
Sevgili Peygamberimiz, bu tür mûsiki ziyafetlerinin kadın-er- kek eşlerimiz tarafından verileceğini de açıklamaktadır.159
O, Cennet’te müzik ziyafeti çekecek rûhâniler isimli bir diğer grubun varlığını da müjdelemektedir.
Cennet’le İlgili Kur’ân ve Sünnet Açıklamaları Yorumsuz Kabul Edilmelidir
Cennet’in yapısı ve içindeki nimetlere ilişkin olarak Kur’ân’da ve Kur’ân’la örtüşen Sünnet’te bize verilen bilgiler, istisnai olabilecekler bir tarafa hakikat olarak kabul edilmelidir.
Bize bildirilen hakîkatlerin mahiyetini ise yalnızca Allah bilir. Biz onları, bildirildikleri gibi kabul ederiz. Çünkü Cennet bizim bütünüyle kavrayamayacağımız mutluluk yurdudur. Bir diğer anlatımla akıl ve duyu organları yoluyla kavranılamayacak Ğayb’dır.
Cennet’in bir ölçüde vahiy yoluyla idrak edilebileceği hakikatinden yoksun olanlar, inkarcı bir mantıkla ve Ömer Hayyam’la ağız birliği ederek şöyle derler:
“Kim görmüş bu Cenneti, bu Cehennemi? Kim gelmiş de getirmiş haberini.”
Onlar bilmiyorlar ki Cennet’e ilişkin bilgileri, ölümle gidip de geri dönemeyenler değil, Cennet’in Yaratıcısı’ndan aldıkları bilgilerle gelen Peygamberler getirmişlerdir. Kaldı ki ebedîlik özlemi içinde olan insanların gördükleri fakat ulaşamadıkları nice geçici güzellikler de kalıcı Cennet nimetlerinin habercisidir.
Cennet’tin manevî nimetlerini ve -cinsellik dahil- maddî nimetlerini, delalet ettikleri anlamların dışında şu veya bu şekilde yorumlamaya kalkışmak sınırları aşmak olarak basîretsizliktir.
Çünkü değil Cennet’e özgü kılınacak mânevîleştirilmiş maddî nimetler, dünyevî olan nimetler bile rûhsal yüceliğe ve enginliğe engel kılınmamıştır. İsra ve Mirac gibi nihâî kemali, vecdin doru- ğunda yaşayan çok eşli Peygamberimizin hayatı, bu konuda bize yol göstericidir.
Bu sebeple Cennet nimetlerinin müşahhas / somut aslını kabûl, inancımız gereğidir. Zahirden saparak Kur’ân ve Sünnet’in belirlemediklerini açıklamaya kalkışan görüşler, İslâm’ı ve biz mü’minleri değil, ancak söyleyenlerini bağlar.
Cennet’te olup olmadıklarıyla ilişkili olarak tarıma, hayvancı- lığa, iletişime, iletişim araçlarına, otomobil-uçak-uzay araçları gibi ulaşım vasıtalarına, sosyal ilişkilere, konserlere, konferanslara, tahayyül edebileceğimiz ve edemeyeceğimiz maddî ve mânevî türden bütün nimetlere kadar sorabileceğimiz tüm soruların cevaplarını Rabbimizin şu genel beyanlarında bulabiliriz.
“Onlar için orada istedikleri her şey vardır. Katımızda fazlası da mevcuttur.”]160
(Devam Edecek)
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM
DİP NOTLAR
146-Hac 75; İnfitar 10-12; En’am 61.
147-Buhârî, Rikâk
148-Zuhruf
149 M. Zevaid 10 / 421.
150-Münziri et-Tergib, 4 /
151-Nebe’ 31, Saffât 60
152-Fatır 34
153-Cennetliklerle Cehennemlikler arasındaki diğer konuşmalar için bölüm sonunda yer verilen Ek2’ye bakınız.
154-“M. Zevaid 10 / 399
155 Tirmizî
156-A’raf 44, 49, Müddessir, 41-47
157-Şûra 29
158-İbn Abdüs-Selâm, Zemahşeri ve Şevkânî Tefsirleri Rûm 15. Ayrıca bak. Zuhruf 70; Tirmizî Hadîs no. 2567. Hadîs Garib’tir. “İslam ve Mûsiki” başlıklı bir çalışmamız için bak, Cuma Mesajları, Beyan, İst. 2008, s. 584- 592.
159-Zevaid 10 / 419, Feyzül Kadir 6 / 60, Kurtubi 14 / 54
160-Zuhruf 71; Kaf 3