Qing hanedanlığının kalan yıllarında, kitlesel şiddete maruz kalan bölgelerdeki Müslümanlar topluluklarını yeniden inşa etmeye, diğer bölgelerdeki Müslümanlar ise devletle çatışmalardan kaçınmaya çalıştı. 1930’larda ve 1940’larda Komünist Parti’nin yükselişine dek Müslümanlar bir kez daha siyasi meselelerde ön plana çıkarılmadı. Çan Kay-Şek’in önderliğindeki Japonlara ve Milliyetçilere (Guomindang) karşı devam eden mücadelelerinde mümkün olduğunca geniş bir destek tabanı elde etme çabasıyla Komünistler, Müslümanların desteği karşılığında Müslümanlara görece bağımsızlık ve din özgürlüğü sözü vermişlerdi. Bu vaatlere Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında saygı gösterildiği halde, sonraki siyasi kampanyalar esnasında, özellikle Kültür Devrimi (1966-1976) ile doruğa ulaşan bir şekilde Çin Müslümanları dinlerinin yasaklandığını, dini liderlerinin zulme uğradığını, hapsedildiğini ve hatta öldürüldüğünü gördüler. Bu dönemde her türlü ibadet ve din eğitimi yasaklanmış, inşallah ve elhamdülillah gibi basit ortak sözler bile Müslümanların tacize, hapsedilmesine, işkence görmesine, tacize uğramasına ve en uç durumlarda, öldürülmesine neden olabiliyordu. Tehlikeye rağmen Çin’in birçok yerindeki Müslümanlar gizlice dini eğitimlerini sürdürdüler.
Toplulukların merkezi olan camiler devlet tarafından hedef alındı. Ülke genelinde yerel yetkililer camilerin kontrolünü ele geçirdi, bina ve arazilerine el koydu ve onları fabrika, depo, ahır ve okul haline getirdi. Bu camilerin birçoğu basitçe yıkıldı. Buna ek olarak, yerel yetkililer camileri ve onlara bitişik arazileri kirletmek amacıyla kasıtlı çabalar sarf etti. Örneğin camiler domuz yetiştirmek amacıyla kullanıldı ve domuz kemikleri veya leşleri cami avlularındaki içme kuyularına, kuyuları kalıcı olarak kirletmek için atıldı.
Kültür Devrimi sırasında Müslümanlara yönelik devlet destekli şiddetin en uç örneği, 1975 yılının Temmuz ayında Yunnan eyaletindeki Müslüman bir köy olan Shadian’ın bir grup Kızıl Muhafız tarafından tamamen yok edilmesiyle yaşandı. Kızıl Muhafızlar köyü işgal etmiş ve siyasi bir eğitim kampanyasının parçası olarak köylüleri taciz etmeye koyulmuşlardı. Yüzyılı aşkın bir süre önce bu bölgede Müslümanların katledilmesine yol açan eylemleri hatırlatan bir sahnede köylüler, yabancıların defalarca kez tacizlerinden vazgeçmelerini sağlayamadıktan sonra, adalet aramak için Pekin’e gitmek üzere yerel liderlerden oluşan bir heyet örgütlediler. Bir kez daha yardım gelmedi. Bunun yerine, Kızıl Muhafızlar orduyu çağırdı ve bir hafta boyunca tüm köyü yok etti, hatta MIG jet avcılarını köyü bombalamaları için çağıracak kadar ileri gitti. Toplamda, yaklaşık bin 600 Müslüman erkek, kadın ve çocuk öldürüldü ve 5 binden fazla kişi yaralandı. Çin’deki insanlar, özellikle entelektüeller, azınlıklar ve dini grupların üyeleri bu dönemde çok acı çektiyse de hükümet yapılanları hiçbir zaman gerçekten sahiplenmedi. Bununla birlikte, Shadian’da gerçekleşenler mutlak kötülüğün öylesine aşırı bir haliydi ki, 1979’da hükümet resmen özür diledi ve hayatta kalan sakinlere tazminat sağladı.
Çeviren: Zehra Kaya
Kaynak: İslam in China, Jacqueline Armijo; Asian Islam in the 21st Century kitabındaki bir makaleden hazırlanmıştır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…