Çin’de İslam – 19
Bölge sakinleri, 1980’lerin ortalarından itibaren Çin’in güneybatısının her tarafından işçileri çeken çok çeşitli küçük fabrikalar ve işletmeler kurdu. Son derece başarılı olmalarına rağmen, yerel köy liderleri, komşu Han Çinlileri ve yerel yetkililerle yakın ilişkilerin öneminin farkında olmaya devam ediyor ve bu nedenle de onları düzenli olarak tüm büyük kutlamalarına ve dini etkinliklerine misafir olarak davet ediyorlar. Ayrıca, devlet bürokrasilerinin temsilcilerini, ofislerinin sorumlulukları hakkında sunumlar yapmaya davet ediyorlar. Son olarak, yol yapımı veya elektrik sistemlerinin kurulması gibi kamu kalkınma projeleri için topluluk kaynaklarına ihtiyaç duyulduğunda, daha zengin Müslüman topluluklar, kaynaklardan yoksun olan komşu toplulukları sübvanse etmeye özen gösteriyor.
Çin’de Müslümanlar Etnik Köken Üzerinden Tanımlanıyor
Daha önce de belirtildiği gibi, Çin’deki Müslümanların tümü, kişisel olarak ifade edilen herhangi bir dini inanç yoluyla değil, hükümet tarafından saptanan etnik kökenleri üzerinden tanımlanır. Bu politikanın birkaç sonucu vardır. Birincisi, pek çok Müslüman artık etnik kökeni din ile birleştiriyor ve örneğin, aslında birinin Müslüman olup olmadığını sormak istediklerinde onun Hui olup olmadığını soracaklar. Buna ek olarak, İslam’a dönenlerin sayısında artış var, fakat ulusal nüfus sayımında onları bu şekilde tanımlamanın bir yolu yok.
Büyük nüfuslarına rağmen, Çin’de Müslümanlar hala (resmi olarak) 1,3 milyarı aşan toplam nüfusun sadece yüzde 2’sinden azını oluşturuyor. Sonuç olarak, nispeten savunmasız bir azınlık grubu olmaya devam ediyorlar. Diğer azınlık gruplarından farklı olarak Müslümanlar, devletin onları egzotikleştirme ve metalaştırma çabalarından büyük ölçüde kurtuldu. Örneğin, Çin’in farklı yerlerinde bulunan ve turistlerin farklı azınlık gruplarının renkli yerli kıyafetleri içinde şarkı söylemelerini ve dans etmelerini izlemek için geldikleri çeşitli etnik azınlık tema parklarına Müslüman azınlıklar dahil edilmemiştir. Bunun nedeni kısmen dahil edilmek istememeleri ve kısmen de Han Çinlilerinin Müslümanları yeterince egzotik ve eğlenceli hale getirmenin bir yolunu henüz bulamamış olmalarıdır.
Çin’deki Müslümanlar Arasındaki Anlaşmazlıklar
Çin’in Müslüman olarak tanımlanan on büyük etnik grubu ile Çinli Müslümanlar ve diğer azınlık grupları arasındaki ilişkiler karmaşık ve dinamik bir olgudur. Sincan’da, esas olarak vaha kasabalarında yaşayan yerleşik Uygurlar ile çevredeki dağlarda yaşayan göçebe Kazaklar arasında uzun bir aralıklı çatışma tarihi vardır.
Kasabalarda Uygurlar ve Huiler arasında zaman zaman anlaşmazlıklar da yaşandı. Bu topluluklar arasındaki gerilimlerin tarihsel nedenleri olsa da son zamanlarda Uygurlar, Çin’in Müslüman grupları arasında en asimile olan Huilerin, Han olarak geçebildikleri ve bu nedenle Uygurların maruz kaldığı yaygın tacize maruz kalmadıkları noktasındaki dargınlıklarını dile getirdiler. Bir Uygur’un açıkladığı gibi, “Hepimiz sokaklarda birlikte gösteri yapıyorsak, polis geldiğinde Huilerin tek yapması gereken takkelerini çıkarmak ve kalabalığa karışabilirler, oysa biz yapamayız ve sonunda dayak yeriz.” Fakat bugün, Çin’deki Müslümanlar devlet tarafından ek kısıtlamalara tabi tutuldukça ve uluslararası Müslüman kimliğinin artan gücünün bir sonucu olarak, Çin’in farklı Müslüman toplulukları arasındaki ilişkiler güçleniyor.
Azınlıklar Arasındaki Hui Müslümanları
Çin’deki azınlıklarla ilgili son bir not: Çin’deki Huilerin en sıra dışı özelliklerinden biri, içinde yaşadıkları büyük etnik grubun içinde ne kadar asimile olmuş olmalarıdır. Yüzyıllar boyunca, Müslümanlar Çin’in hemen hemen her bölgesine yerleşirken, birçoğu kendilerini farklı azınlık halkları arasında yaşarken buldu. Örneğin, bunlardan bir kısmının ismini verirsek, batı Çin’de Tibet-Hui, Bai-Hui, Dai-Hui, Wa-Hui ve Yi-Hui vardır. İçinde yaşadıkları azınlık grubundan ayırt edilemezler ama aynı zamanda Müslümandırlar. Örneğin, Tibet-Huileri Tibet’te yaşıyor, Tibetçe konuşuyor, Tibet kıyafetleri giyiyor, geleneksel Tibet tarzı evlerde yaşıyor ve geleneksel bir Tibet diyeti yiyor. Her ne kadar kimlikleri bir başka katmanla daha da karmaşık hale gelse de Dai-Hui, Bai-Hui ve konuştuğum diğer karışık Hui insanları, üç kimliklerinin her biriyle eşit derecede kararlı ve gururlu: etnik, dini ve ulusal.
Çeviren: Zehra Kaya
Kaynak: Islam in China, Jacqueline Armijo; Asian Islam in the 21st Century kitabındaki bir makaleden hazırlanmıştır.