Cinler akıllı, bilinçli ve iradeli varlıklardır. İnsanlar gibi bildirileri, emirleri ve yasaklarına uyarak Allah’a ibadet etmeleri için yaratılmışlardır.
Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:
“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etmeleri için yarattım.” (Zariyat 56)
Son ve evrensel Peygamber kılınan Hz.Muhammed’in onların da Peygamberi olduğuna, Cin sûresinin 1-2. âyetleri yanısıra Ahkaf sûresinin 29-32. âyetleri de açıklık getirmektedir. Ancak En’am sûresinin 130. âyeti, onlara Hz.Muhammed öncesinde kendi cinslerinden Peygamber gönderilmiş olacağına işaret etmektedir.
Kurân’ın sunduğu ferdî, ailevî ve sosyal yasalarla onlar da yükümlüdürler. Müminleri olduğu gibi kâfirleri de vardır. İtâatkar ve ahlâklıları Cennet’le nimetlendirilecektir. Allah ve yasaları yokmuş gibi başlarına buyruk olan isyankâr ahlâksızları da Cehennem’le azaplandırılacakdır. Mükâfatlandırılma ve cezalandırılma ibadetle yükümlü iradeli varlıklar olan insanlar ve cinler için umumi bir yasadır.
Yukarıda anlamları verilen âyetler bu gerçekleri açıkladığı gibi Kur’ân’da cinlerin diliyle şu açıklamalar da yapılır:
“İçimizde iyiler/müminler bulunduğu gibi olmayanlar da var. Biz öteden beri farklı tutum ve anlayışları bnimsedik. Ama şimdi şu gerçeği çok iyi anladık ki biz yeryüzünde Allah’ın iradesine asla engel olamayız; kaçmaya teşebbüs etmekle de O’nun elinden kurtulamayız. Bu yüzdendir ki Biz dğru yol rehberi Kur’ânı dinleyince ona inandık. Rabbine yürekten inanan kişi, emeklerinin zayı olacağından ve haksızlığa uğrayacağından hiç mi hiç korkmaz. Doğrusu aramızda müslüman olanlar da inkârcılığa yönelenler de vardır. Müslüman olarak Allah’a teslim olanlar doğru yolu bulmuş olanlardır. Bu yoldan sapanlar ise Cehennem yakıtı olacaklardır.” (Cin 11-15)
Müminleri ve itâatkârları yanısıra kâfirleri ve isyankârları da olduğu için inançlı ve ahlâklıları diğerlerini doğru yola çağırılar.Kur’ân, onların birbirlerine şöylece çağrıda bulunduklarını açıklamaktadır:
“Ey halkımız! Allah’ın yoluna çağıran elçi Muhammed’in davetine uyun ve ona inanıp güvenin ki Allah da günahlarınızı bağışlasın ve sizi elem verici azaptan korusun.”(Ahkaf 31)
Cinlerin İlmî Ve Sanatsal Faaliyetleri Var mıdır?
Cinlerin kültürel seviyeleri farklıdır. Hz.Süleyman devrinde ileri derecede bilimsel ve sanatsal etkinlikler göstermişlerdir. Mesela:
Hz.Süleyman’ın emri altında çalışmışlar, O’nun yönetiminde yapı mühendisleri, ustaları ve de dalgıçlar olarak görev yapmışlar; mabetler, heykeller, büyük havuzlar ve sabit kazanlar inşa etmişlerdir:
“Cinler Süleyman’ın isteği üzerine görkemli binalar,heykeller,havuz genişliğinde lengerler ve yerinden kalkmaz kazanlar yaprlardı.” (Sebe 13)
“Cinlerin isyancıları olan (Şeyâtîni) de Süleyman’a bina ustaları ve dalgıçlar olarak hizmet ettirdik.” (Sâd 37)
Hz. Süleyman döneminde cinnî ifrit örneğinde görüleceği üzere oturup kalkma süresinde uzayda eşya nakledebilecek düzeye gelmişlerdir. Kur’ân’da şöyle buyrulur:
“Hz. Süleyman (çevresindeki insanlara ve cinlere) sordu:
Sebe’ kraliçesi ve adamları itâatlerini bildirmek üzere yanıma gelmeden önce hanginiz onun tahtını buraya getirebilir? Bu soru üzerine güçlü ve gözü pek bir cin şöyle dedi: Sen daha oturduğun yerden kalkmadan ben o tahtı huzuruna getirebilirim. Çünkü ben bu işi en mükemmel ekilde yapabilecek bir kuvvet ve beceriye sahibim.” (Neml 38-39)
Aradan geçen takriben üç bin yıllık dönemde teknolojik devrimler yapmış oldukları muhakkaktır. Çağımızda görülen Ufo’lar (Bilinmeyen uçan objeler) cinler veya cin teknolojisinin eserleri olarak algılanabilir. Buradan hareketle yeryüzü medeniyetine katkıda bulundukları ve de bulunabilecekleri söylenebilir. Zira Hz. Süleyman’a özgü bir özellik ise de Onun tarafından istihdam edilmeleri, edilebilir olmalarına işaret olarak algılanabilir. (Neml 39)
Biz insanların onların görülmelerini sağlayacak teknoljik atılımlar yapmamız veya cinlerin kendilerini insan gözüne algılatabilecek şekilde gelişim göstermeleri, birlikteliği ve müşterek üretimi sağlayabilir.
Şûra sûresinin 29. âyeti bu birlikteliğin imkânına işaret olarak değerlendirilebilir. Cinlerin göklerle ilişkisini hatırlatarak âyetin anlamını sunalım:
”Göklerin ve yerin ve ikisinde yaratıp yaydığı canlıların yaratılışı da Allah’ın varlığını gösteren delillerdendir. O, dilediğinde onları bir araya getirmeye gücü yetendir.”
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…