Makale

CİNNET ÇAĞINDA İNSAN

Çağın insanı bir cendereye alınmış. Sıkıştırıldıkça sıkıştırılıyor. Cenderenin etkisiyle sağlıklı düşünme yeteneğini yitirmekle karşı karşıya kalmak üzeredir. Hatta insanların bir kısmı bunu yaşamaya başlamışlardır. İnsan olarak yüklendiği sorumluluklarından kaçmak için neredeyse fırsat kollar duruma düşmüştür. Herkes yapması gerekeni başkasına havale etme peşinde sanki.

İçinde bulunduğumuz çağı ‘cinnet çağı’ diye adlandırırsak bir yanlış yapmış olmayız herhalde. Bu kadar bolluğun içinde yokluk ve yoksulluk çekmek, ekonomik sıkıntıların üstesinden gelememek, sahip olduğu değerleri içi kanaya kanaya kaybetmek ya da sahip olunan varlıklarla güç zehirlenmesi yaşamak insanın cinnet geçirmesine zemin hazırlamaktadır. İnsanın kıyameti böyle başlıyor. Önce, kendinden parçalar koparıyor; sonra çevresine zarar vermeye başlıyor. Haberler, haber siteleri, sosyal iletişim araçları takip edildiğinde insanın içini parçalayan, insanı hayattan soğutan çok sayıda vaka ile karşılaşmaktayız. Sevdiklerine zarar vermekten çekinmeyen, gözünü kırpmadan ortalığı dağıtan, neredeyse kan dökmekten zevk alan kişiler, çağın celladı edasıyla bir korku havası estirmekten geri durmamaktadırlar. Tahammül mülkü yıkılıyor, Hülâgû Han da yok ortalıkta üstelik.

Ne oldu da ‘’ eşref-i mahlûkat’’ olan insan, esfeles-safiline ( aşağıların aşağısına) yuvarlanmaktadır? Önce değerler kayboldu. Ademoğlunu hayvani davranışlardan kurtaran, onu insan yapan değerler kayboldu. Şimdilerde değerler eğitimi adı altında çalışmalar yapılıyor olsa da bunlar, bir toplumsal davranış şekline dönüşmediği müddetçe onlardan bir kazanım elde etmek mümkün olmayacaktır. Kaldı ki bu çalışmalarda çoğu zaman, günde bir paketten fazla sigara içen birinin karşısındakine sigaranın zararlarından söz etmesi ve onu bırakmasını önermesi gibi absürt (saçma) bir durum ortaya çıkarmaktadır. ‘’Yeryüzünde insanın değerleri unutulduğu için herkes birbirini öldürmektedir. İnsanlık için hiçbir şey yapmadan başkasını öldürene, aslında kendini öldürdüğünü anlatmalıyız. Ancak böyle geçilebilir ölümlerin önüne. Akan, yalnızca insan kanı değil, insanlığın kanıdır.’’ diyen Nuri PAKDİL’e katılmamak mümkün mü?  Burada ‘öldürmek’ sadece birinin hayatına son vermek olarak değil; sevgi, inanma, güven, huzur, mutlu olmak gibi duyguların ortadan kaldırılması da anlaşılmalıdır. Yani yeryüzünde nerdeyse herkes birbirinin sevgisini, güvenini, huzurunu, mutluluğunu da öldürmektedir.

Kıssadan hisse zamanıdır şimdi de. Çölde atıyla seyahat eden bir seyyah, kumların üzerinde açlık ve susuzluktan ölmek üzere olan birini görür. Hemen ona yanında bulundurduğu sudan dikkatlice verir. Biraz da yemek yedirir. Sonra onu yanına alarak yakınlardaki bir hana giderler. Gece handa yıkanırlar, yemek yerler ve dinlenmek için odalarına giderler. At sahibi, sabah uyanır; yolda karşılaştığı kişinin odasına gidip onu uyandırmak ister. Ancak oda boştur. Hancıya adamı sorar. Hancı eliyle işaret eder. Adam ata binmiş ve hızla handan uzaklaşmaktadır. Atın asıl sahibi giden adamın arkasından bağırır: -Yemeğimi yedin, suyumu içtin; onlar sana helal olsun! Atımı, altınımı aldın; onlar da sana helal olsun! Ama insanlara olan güvenimi öldürdün ya o, sana haram olsun! Değerleri öldürenler, başkalarını suçlamaktan geri durmazlar. Böyle olunca ‘Bozgunculuk yapanlar, biz ancak ıslah edicileriz derler.’’ ayetinin evrenselliği ve çağlar üstü oluşuna ‘amenna’ demek kalır bize. Dünyayı bunalıma sürükleyenler bunalımı en keskin şekliyle yaşayacaklardır.

O halde ne yapmalı? Bu çağ, bir cinnet çağı ise; böyle olduğunu kabul ediyorsak bunun bir insanlık ve uygarlık sorunu olarak ortada durduğunu da belirtelim. Bu sorundan kurtulmak istiyorsak barış içinde, onurlu, kişilik haklarını koruyarak, insanî ilişkileri doğru oluşturmalıyız. Umut kesmediğimiz ‘merhamet’ adlı çınardan beslenerek kimliğimizi, kişiliğimizi yeniden kazanmaya çalışmalıyız. Böylesi bir çaba içinde olmalıyız. Aksine insan, başıboş bırakılacağını zannediyorsa büyük bir yanılgı içinde olduğunu bilmelidir.  Her bir birey, önce kendinden sonra da çevresinden sorumlu olduğunun farkında olarak hareket etmeli. Kendini düzeltmeden, çağın illeti cinnet halinden kurtulmadan, başkasının yarasına merhem olamayacağının idrakinde olmalı.

İnsanı cendereden kurtarma düşüncesinde ve iddiasında bulunanlar, ortaya koydukları iddialarının gereğini büyük bir titizlikle yerine getirmelidirler. Aksi halde ‘’Niçin yapmadığınız şeyleri söylersiniz?’’ ayeti bir tokat gibi iner suratlarına kaçışın olmadığı o hesap gününde.

O halde dua…

’(Allah’ım) Bizi doğru yola, nimet verdiklerinin yoluna ilet; azıp sapmışların yoluna değil.’’ (Fatiha 7)  Amin.                                                                                                                                                                                 

EYYUP YÜKSEL                                                                                                                                                                                                                                                   

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

12 dakika ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

1 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

5 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

5 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

7 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

7 saat ago