islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,2788
EURO
37,1165
ALTIN
3.063,75
BIST
8.945,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Az Bulutlu
18°C
Cumartesi Çok Bulutlu
16°C
Pazar Hafif Yağmurlu
16°C

Cinsel Sapkınlığın Toplumsal Sefaleti

Cinsel Sapkınlığın Toplumsal Sefaleti
A+
A-

Yaratan, varlıklar içerisinde insanı, tek bir nefisten yarattı. İnsanoğlunun atası ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem, dinginlik/sakinlik bulsun, rahat etsin ve huzura ersin (sükûnet) diye Hz. Havva ile ödüllendirildi. Onlar da, dua ve yakarışlarla nesillerini devam ettirecek “salih evlatları”, Hâlık’tan niyaz ettiler. (A’râf, 189).

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının…” (Nisâ,1)

Meşru ve Helal Olan Birliktelik Nikâhtır

Hakikatte Şeytan, kendilerini “ebedî kılacak” formülü, onların kulaklarına fısıldadı. Hakk’ın uyarılarını “unutan” Âdem ve Havva, şerrin atası Şeytan’ın vesvesesinin sihrine/cazibesine kapıldılar. Bir müddet “kaybedenler”den oldular. Duaları ve tövbeleri kabul eden Sonsuz Bağışlayan Hakk Teâlâ, merhametinin tezahürü olarak onları affetti.

Hâsılı, erkek ve kadının bir araya gelmesinin meşru ve helal olanı, Rahman’ın emriyle yapılan nikâhtır. Bunun dışındaki her türlü karşıt ve eş cinsiyetler arasında nikâhsız birliktelikler, haramdır, bâtıldır, ilahî ve tabiî değildir.

Erkek ve kadının meşru ve helal yoldan evlenmesi, nihayetinde iki temel olgunun tezahürüne vesile olmaktadır: Sükûnet (teskin olma) ve neslin devamı. Hz. Peygamber de (s) nikâh ve evliliği teşvik ederek, bu şer’î yolun hikmetlerini dile getirir:

“Evleniniz ki üreyip çoğalasınız. Çünkü ben kıyamet günü düşük çocuk bile olsa diğer ümmetlere karşı sizinle iftihar ederim.” (Keşfü’l-Hafâ, I, 380; Kenzü’l-Ummal, XVI, No: 44442; el- Makâsidu’l-Hasane, s. 268 (No: 350))

Âdem’in Çocuklarının “Bozulma”sı ve Fesâdı

İlahî ve tabiî olmayan gayr-ı meşru birliktelikler, sapkınlığa ve ahlâksızlığa kapı aralar. Bu da “Âdem’in çocukları” için bir “bozulma ve fesâda” sebep olur. Lut Kavminin içerisindeki “çirkin” eylemleri yapanların akıbetleri, Kelam-ı Kadîm’in ayetlerindeki ikazların ne kadar hikmet içerdiğini akla getirmektedir.

Nikâhsız birleşmeler, yani zina bütün kitabî dinlerin (hatta bir kısım pagan dinlerin) yasakladığı “büyük günah”lardandır. İlâhî emir, “zinaya yaklaşmayın” buyurur. Zira o, “hayâsızlık, çirkin, aşağı bir iş, kötü bir yoldur” (İsra, 32). İslâm, başlangıçta bu şerrin işlenmesine yol açan bütün kapıları kapatır. Yabancı bir kadın veya erkeğe yaklaşmak, beden ve ruha yapılan en büyük tahribattır.

Zina, Hz. Peygamber’in (s), ümmeti için “korktuğu” en büyük sapkınlıklardan biridir. Evli olanların meşru olmayan ilişkileri, aile yıkar ve nesli bozar. Zina etmeyen genç, ahiretin gölgesinde muhafaza altına alınanlardan olurken, bu kem fiili yapan ihtiyar ise lanete uğrayanlardan olur.

İffet ve Nikâh Kötülükten Korunmanın Anahtarıdır

İffet, namus ve nikâh, kötülükten korunmanın sigortasıdır. Huzurlu ve mutlu hayatın/ailenin formülü, meşru olanı tercihte bulunmaktadır. Komşusu, akrabası, arkadaşı ve dostlarının iffetlerini, kendi namusu gibi görmek, insan ve İslâm olmanın özelliğidir.

Şeytanın vesvesesinin çekiciliğine “dayanamayan” Hz. Âdem ve Havva, Âlemlerin Rabb’inin yasakladığı “kendilerini ebedi kılacağını sandıkları yasak ağacın meyvesinden” yediklerinde, hayâ setresinden mahrum kaldılar. Bedenlerini gizleyecek, maddî ve manevî bir örtünün arayışına girdiler. Dolayısıyla mahrem yerlerini ifşa edenler, utanmanın ağırlığını yitirerek, hayâ perdesini kaldırırlar.

Nebevî uyarılar, bize zina ve ribanın sebep olacağı bela ve musibetleri haber vermektedir. Bu hususlara dikkat edilmediğinde, toplumsal huzur bozulur, aile kurumu tahrip olur, arizî ve semavî bela ve musibetler zuhur eder. Sefalet, fakirlik ve yokluk yaygınlık kazanır.

Cinsel İhtiyaçların Meşru Olarak Karşılanması İnsanîdir/İslâmidir

İnsanları uyaran, tahrik eden ve dikkatlerini çeken hususların başında cinsellik gelir. Meşru olduğu müddetçe, kadın ve erkekler için cinsel ihtiyaçlar, makul insanî bir ihtiyaçtır. Ancak ilahî buyrukların doğrultusunda dinler, bu mahrem alanın kurallarını/sınırlarını insanlara ve toplumlara bildirmiştir. Bu ilkelerin sınırlarını taşan alanlar, sapıklık veya sapkınlık olarak nitelendirilmiştir.

Zina, tecavüz ve cinsel sapmalar/saldırılar, tüm dinler ve toplumlar tarafından yasaklanmış ve en ağır cezalarla cezalandırılmıştır. Birey, aile ve toplumun ıslahı ve korunması ilahî tabiî sınırların dışına çıkmamakla mümkündür. Ancak yaşadığımız dünya ve ülkemiz, nikâhsız birliktelik, sapık ilişkiler ve cinsel taciz/tecavüz vakalarının gün geçtikçe arttığı bir evreye girmiştir. İnsanlığın doğal olarak üremesi ve nesillerin sağlıklı ıslahının dengeli olarak sürmesi tehdit altındadır.

Katolik Kilisesinin Cinsellikle İmtihanı ve Eşcinsel Evlilikler

Avrupa ve ABD’nde Katolik Kiliseleri’nde papazlar ve kardinallerin (Vatikan Maliye Bakanı Kardinal George Pell’in Avustralya’da çocuklara tacizde bulunması) binlerce çocuğa tecavüz etmesi ve eşcinsel evliliklerin yasallaştırılarak adeta teşvik edilmesi gibi olaylar, dinî grupların ve insanlığın geldiği nokta açısından çok hazindir.

ABD’de ve Türkiye’deki Cinsel Sapmalarla İlgili Ürkütücü İstatistikler

ABD’ Federal Sağlık Bakanlığı’nın resmi raporları ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuklara” ait verileri, mevcut durumun vahametini ve ürkütücülüğünü ortaya koymaktadır.

ABD resmi birimlerine göre, on sekiz yaşındaki kızların dörtte üçü, evlilik bağı olmaksızın cinsel ilişkiye girmeyi tercih edebilmektedirler. Yine bu ülkede polise intikal eden kayıtlara (şikâyet edilmeyenler bunun dışındadır) göre, dakikada bir 1,3; günde 1900 ve yılda 683 bin kadın ve kıza tecavüz edilmektedir. “Her 8 kız ve kadından biri tecavüze uğramaktadır. Tecavüze uğrayanların yüzde 62’si 18 yaşından küçük. Bunun yüzde 29’u ise 11 yaşından küçüktür. ABD’de günde 9077 civarında çocuk doğmakta olup bunun 1282’sinin babası belli değildir”

Ülkemize gelindiğinde; Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuklara ait verilerine göre, Türkiye’de 2014 yılında bin 377’si erkek, 9 bin 718’i kız çocuğu olmak üzere 11 bin 95 çocuk cinsel suçlara maruz kaldı. Cinsel suçlara maruz kalan çocukların yüzde 57,6’sını 15-17 yaş grubu, yüzde 23,9’unu 12-14 yaş grubu, yüzde 18,5’ini ise 11 yaş ve altındakiler oluşturdu. İlgililerin bildirdiğine göre, bu konudaki suçların sadece %15’i şikâyet konusu oluyor ve resmiyete girip istatistiklere dâhil olabiliyor.”

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) raporlarına göre, “cinsel saldırı suçları son beş yılda yüzde 30 arttı… Tecavüze uğrayanların yüzde 50’si 18 yaş altında. Bunların yüzde 90’unu kız, yüzde 10’unu oğlan çocukları oluşturuyor. 5–10 yaş arası çocukların yüzde 55’i ensest mağduru. 10–16 yaş arası çocukların yüzde 40’ı ensest mağduru.
Acil yardım hattını arayan kadınlardan yüzde 57’si fiziksel şiddete, yüzde 46,9’u cinsel şiddete, yüzde 14,6’sı enseste ve yüzde 8,6’sı tecavüze maruz kalıyor.” (Mir’ât Haber)

Çağın Cinsel “Vebası” AIDS

Cinsel suçların bu istatiksel rakamları, halin korkutucu boyutunu gözlerimizin önüne sermektedir. Cinsel sapmaların, bir de sağlık açısından insanlığı tehdit eden boyutu bulunmaktadır. Örneğin bu tür gayri meşru ilişkilerin ortaya çıkardığı hastalıklardan HIV/AIDS, dünya ve ülkemizin geleceğini/sağlığını tehdit eden bir felakettir. Dünya’da yaklaşık 40 milyona yakın bu virüsü taşıyan hasta bulunmaktadır. Her yıl iki milyon kişiye, bu virüs bulaşmaktadır. Yılda bir milyon kişi AIDS ve onun yol açtığı hastalıklara maruz kalmaktadır.

Ülkemizde, (Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 yılı faaliyet raporuna göre) 2016 yılının ilk altı ayında kayıtlı HIV kişi sayısı 13181’dir. Kayıt altına alınmamış veya hastalığın farkında olmayan hastalar da düşünüldüğünde, bu sayı (ağırlıklı olarak kırk yaşının altında) 40.000’ne ulaşmaktadır. 2009’da (bir yılda ortaya çıkan) vaka sayısı 437 iken, 2015’te 1651’e yükselmiştir. Bu şu demektir: Son altı yılda AIDS’li hasta sayısı, yüzde dört yüz artmıştır.

Türkiye’de on yıl öncesine kadar cinsellik yaşı 18 iken, bugün cinsel ilişkiye 14-18 yaş arasında başlayanların oranı, yüzde 40’a ulaşmaktadır. (Prof. Dr. Halis AKALIN’ın “Ülkemizde HIV/AIDS ve Cinsel Eğitim” Yayınlanmamış makalesi, Uludağ Ün. Tıp Fak. İnfeksiyon Hast. ve Klinik Mikrobiyoloji AD)

Devletin Harekete Geçmesi; Toplumun Eğitimi ve Bilinçlendirilmesi

Zina, taciz, tecavüz, sapkın ve sapık ilişki biçimleri, toplumsal bir felakete ve sefalete dönüşmeden önce, aile, devlet ve cemiyet harekete geçmelidir. Üniversiteler, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı, bu marazî hallerin tedavi ve rehabilitasyonunda, öncü kurumlardır. Yok/helak olmuş halklar, devletler ve uygarlıkların müstahak olduğu felaketlere muhatap olmak istemiyorsak, devlet ve cemiyet olarak ilahî ve tabiî hayat biçimini korumanın yollarını araştırmalıyız.

Şu halde, gerek dünyayı ve gerekse ülkemiz toplumunu tehdit eden cinsel sapkınlık, tecavüz ve saldırıların önlenmesine yönelik cezaî ve hukukî tedbirler acilen alınmalıdır. Bununla birlikte çocuklar, aileler ve nihayetinde toplumu bilinçlendirecek eğitimler verilerek duyarlılık kazandırılmalıdır. Ayrıca devlet ve toplum tarafından nikâhlı, meşru evliliklerin teşvik edilmesi, ekonomik ve sosyal olarak desteklenmesi gerekmektedir.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.