Şaban DOĞAN
Cinsellik hayatımızın bir parçası…
Hatta kadın olsun erkek olsun olmazsa olmazı…
Eşler arasında sevgi ve muhabbetin var olmasında birinci etken… Bu konuda hemen bir ayet meali verelim ki meramımızı net bir şekilde açıklamış olalım.
“İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen millet için dersler vardır.”(Rum Suresi 21)
Kâinata muhteşem bir denge veren yüce rabbimiz, tertemiz bir neslin doğması ve o temizlikte devam edebilmesi için nikâhı emretmiş, toplumların felaketi olan ve gayri meşru ilişki statüsündeki zinayı haram kılmıştır. Hem haram, hem de büyük günahlardan saymıştır.
Yüce rabbimiz mükemmel bir teşbih yaparak, “Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah’tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O’nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele!”(Bakara 223) buyurmuşken, Peygamberimiz (sav) de evli eşlere birbirini tatmin konusunda tavsiyelerde bulunmuşken; cinselliği tabu haline getirerek insanlarımzın ve özellikle de gençlerimizin yanlış yollara tevessül etmelerini hiçbir akıl ve izanla bağdaştırma imkânı yoktur.
Yani cinsellik noktasında, aynı Peygamberimiz (sav) gibi, hayâ ve edep duyguları çerçevesinde insanlara yardımcı olmak, bu konuda ihtisas yapmış insanların görevidir. İşte bu sebeplerden dolayıdır ki jinekoloji uzmanı Op.Dr Ünzile Girişgin hanımefendinin Mirat Haber ailesine katılması; görev yaptığım süre içinde bu konuda çok fazla soruya muhatap olan bendenizi ziyadesiyle memnun etti. Kendisine Mirat haber ailesine “Hoşgeldiniz”diyor, çalışmalarında ve hizmetlerinde başarılar diliyorum.
Yaşadığım ve muhatap olduğum birkaç olayı burada nakledersem, cinselliğin toplum sağlığı ve aile mutluluğu açısından ne kadar da önemli olduğu konusunda, küçük de olsa bir vurgu yapmış olurum diye düşünüyorum.
Birgün genç bir kardeşimiz geldi yanıma ve ağlamaklı bir sesle;
“Hocam ben büyük bir günah işledim” dedi.
İlk etapta bir şaşkınlık yaşadığımı itiraf etmek istiyorum. Bir anlık şaşkınlıktan sonra kendimi toparladım ve “Otur bakalım şuraya anlat!” dedim. Meğerse bu kardeşimiz, eşiyle cinsel ilşkiye girmenin belli ve kısıtlı bir zaman diliminde olabileceği inancını taşıyormuş ve Perşembeyi Cuma’ya bağlayan gecelerin haricinde cinsel yaşamın yasak ve günah olduğunu zannediyormuş. Artık böyle saçma bir fikri bu genç kardeşimizin kulağına kim veya kimler üflediyse…
Ciddiyetimi hiç bozmadan bu kardeşimize, “Günaha girmediğini, eşinin adet ve lohasa günleri haricinde helal yoldan istediği gibi yaklaşabileceğini, aynı zamanda cinselliği yaşama ve tatmin noktasında eşini de düşünmesi gerektiğini” dilimin döndüğünce edep çerçevesinde anlatmaya çalıştım. Ben anlattıkça genç kardeşimin yüzünde oluşan tebessümü unutamıyorum. Zira o tebessüm, kanatimce mutluluğun resmiydi.
Bu konuda yaşadığım önemli bir olay daha vardır ki, anlatmak ve okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Zira bu olaylar toplumumuzda fazlasıyla yaşanıyor ve gençler maalesef bu konularda yanlış fikirlere kapılıp yanlış hüküm verebilyorlar.
Yine birgün bir bayan, bana soru sormak istedi. Sesi titriyordu. Ağlamaklı bir sesle söze başladı ama bir türlü sorusunu soramıyordu. Ben ise soracağı sorunun biraz mahrem bir konu olduğunu sezinleyerek rahat olmasını söyledim. Zira benim için sıkıntı olabilecek bir durum da yoktu ve biz caminin bahçesinde yani dışarıdaydık.
Bu bacım, “Hamile olduğunu, ancak eşinin bu çocuğu istemediğini ve aldır diye baskı yaptığını, çocuğu aldırdığı takdirde günah olup olmayacağını” soruyordu. Bu soru karşısında bir anda başımdan kaynar sular dökülmüştü. Bu yapıldığı taktirde düpedüz bir cinayet işlenmiş olacaktı.
Bu bacıma “Kendisinin ölümle sonuçlanabilecek bir rahatsızlığı olmadığı müddetçe bunu yapmamasını” tavsiye ettim. Kaldı ki annenin rahatsızlığı söz konusu olsa bile, bu kadının hamileliği üç aylık süreyi de geçmişti.
Daha sonra bu bacım çarşıda bana denk geldi. Gayri ihtiyari bir şekilde iki eliyle sürdüğü bebek arabası gözüme ilişivermişti. Bebek arabasında ki yumurcak, etrafına gülücükler saçıyordu. “Maşallah” dedim ve içimden o bebek için nazar duasını okudum. Çünkü o gördüğüm de mutluluğun resmiydi…
Şu anda toplumumuz, TV dizileri ve internet gibi kollardan bombardımana tutuluyor. İnsanlarımız hergeçen gün maneviyattan uzaklaşırken, özellikle de cinsel konularda yanlış bilgilere sahip olmakla kalmıyor, cinsellik tabu haline getirildiği için nefisleri galip gelen insanlar, cinsel sapmalar da yaşayabiliyor.
Oysa artık cinsellik tabu halinden çıkarılmalı, evlenecek gençlerimize bu konuda seminerler düzenlenmeli, sağlıklı bir cinsel yaşamın kriterleri insanlarımıza anlatılmalıdır.
Söz konusu cinsellik olunca, yıllar öncesinden bugünlerin sorunlarını görebilen ve bu konuda uzun araştırmalar yaparak “İslam’a göre cinsel hayat” kitabını yazıp insanların istifadesine sunan AliRıza Demircan hocamızı da hatırlatmakta büyük faydalar mülahaza ediyorum.
Bütün evli çiftlerin başucu kitabı olabilecek nitelikte ve güzellikte olan “İslam’a göre Cinsel hayat” eseri, insanlarımızın bu konuda ki bilgisizliğini giderdiği gibi, sağlıklı ve mutlu ailelerin inşasında da etkin rol oynayacaktır. Selam, saygı ve muhabbetlerimle…