Sabah oğlumun öğretmeni grup mesajı attı. “Lütfen ödevleri çocuklarınız yapsın.” Ödev konusu tartışılır, azı evet ama fazlası çocuğa bıkkınlık veren bir baskı. Birinci sınıfa giden oğlum dün ödevlerini yapmakta çok zorlandı. Destek cümleleri kurdum, motive ettim olmadı. Son yaprağı yapamayacağını söyledi, olur ama ödevin fazla geldiğini bana anlattığın gibi öğretmenine de anlat dedim.
Yani kendi sorumluluğunu bilsin. Bugün okulda ne oldu bilmiyorum, belki utanacak belki öğretmenine kendini anlatacak…sonuç olarak sorumluluklarının ve davranışlarının sonuçlarını görecek…
Gelelim çocukların ödevlerini yapan ebeveynlere. Bu ebeveynler genelde çocuklarına sorumluluk vermeyen “ ben hallederim anneleri”. İlk okulda çocuğun yemeğini yediren, üzerini giydiren, ödevini yapan, ergen olduğunda da “çocuğun dersi var, o okusun yeter başka bir şey beklemiyorum” diyecek olanlar. Yani yetişkin olmasına rağmen sorumluluk alamayan, ilişkilerini yönetemeyen, tembel kişilerin anneleri…
Çocuklar seviyesinin altında ya da üstünde olan ödevleri yapmak istemezler. Ödevin zorluğu çocuğun seviyesinin altındaysa çocuk keyif alamaz durum sıkıcı bir tekrara döner, yani çocuk sıkılır.
“Oğlumdan 3 ay küçük arkadaşı Kuzey bu sene anasınıfında ama 3 rakamlı sayıları okumaya başlamış bile. Okulun ilk haftası öğretmeni bir sayfa “1” rakamı yazma ödevi verince Kuzey annesine “hiç uğraşmasam anne, ben bunları biliyorum ” diye rest çekmiş.
Ödevin zorluğu çocuğun beceri ve seviyesinin çok üstündeyse de çocuk yetersiz hisseder. Çünkü ödevi yapabilecek becerisi ve bilgisi yoktur. Ödevi ya yanlış ya eksik yapacaktır. Her şartta ödevin beğenilmeyeceğine emindir. Bu yüzden ödev yapmak istemez. Bu durum özgüven kaybına ve okuldan soğumaya sebep olur.
Ödevin faydası sorulduğunda çoğu ebeveyen ve öğretmen “sorumluluk bilinci veriyor” açıklamasında bulunuyor. Ama sorumluluk vermek ve bunu kontrol etmek için ödeve başvurulması bana çok makul gelmiyor. Çocuğun okul kurallarına uyumu, sabah erken kalkacağını bildiği için erken yatması, çantasını hazırlaması vs.. bunların hepsi zaten sorumluluk göstergesidir. Yoksa “bak öğretmenin kızar” açıklamasıyla zorla yaptırılan ödev sorumluluk bilincine destek vermez.
Peki ödev neye yarar? Bu konuda çok fazla araştırılma yapılmış. En kapsamlılarından birini de Zaten Duka Üniversitesi’nden Prof. Harris Copper yapmış. Ödev başarıyı tetikliyor ama bu etki okul seviyesine ve ödevin niteliğine göre ciddi farlılık gösteriyor. Özellikle ilkokul çağında ödev ve başarı arasındaki ilişki çok zayıf. Ortaokulda ise günlük 90 dakikayı geçmeyecek ödevlerin faydasından söz ediliyor. Okul başarısı en yüksek olan Japonya, Norveç, Güney Kore gibi ülkeler az ödev veren ülkeler arasında. Copper’in yaptığı araştırmaların önemli sonuçlarından biri de ödevler için harcanan zamanla başarı arasında doğrusal olmayan bir ilişki olması.
Sonuç olarak ödev keşfetmeyi ve öğrenmeyi destekliyorsa faydalıdır. Yoksa çocuğu sosyal hayattan koparıyor ezbere ve tekrara yönlendiriyor ve kontrol için kullanılıyorsa öğrenmeye bir faydası yok.
Geçen sene oğlumun yarı yıl tatil ödevi bir ağaç defteriydi. Defterin içinde onlarca ağacın bilgisi verilmiş ve her bir ağacın görselinin yanında boş bir sayfa bırakılmıştı. Çocuklardan bolca orman ve bahçe gezmeleri ve bulabildikleri ağaçların yapraklarını deftere yapıştırmaları istenmişti. Ödeve bayıldım. Hatta oğlumdan çok heyecanlandım. Bu yaşıma kadar yapraklarına dikkat etmediğim ne çok ağaç varmış farkettim. Tatilde bol bol orman, koru ve bahçe gezdik.
Çocuğun ödevini yapıp yapmaması kadar ödevin çocuğun öğrenmesine etki edip etmemesine odaklanmalı. Öğretmen için de aile içinde önemli olan bu olmalı.
ŞEYMA DEMİRCAN NAMAZCI
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-