Psikolog: Hoş geldiniz.
Anne: Hoş bulduk. Hemen soruma geçmek istiyorum. Ben, çocuğumun terbiyeli bir insan olmasını istiyorum. Eğitimine önem veriyorum, derslerinde başarılı, bilgi ve beceri konusunda gayet iyi. Ama onu terbiye etmede bazı sorunlar yaşıyorum. Nasıl bir yöntem kullanacağımı bilmiyorum.
Psikolog: Anladım. Peki ben de size ilk önce şunu sorayım. Terbiye derken bundan siz ne anlıyorsunuz?
Anne: Terbiyeden ben çocuğumun uslu ve akıllı olması, bize itaat etmesi ve bizim her dediğimizi yapması aklıma geliyor.
Psikolog: Aslında biz çocuk terbiyesi deyince bir çocuğun sosyalleşme sürecinde öğretim ve eğitimin yanında edep, adâb-ı muaşeret ve ahlâk kurallarını bilmesi ve hayatında bunları rehber edinmesini anlarız. Yani çocuğun ileride en güzel ahlâka sahip olmasıdır, terbiyenin ana gayesi. Ama bu hedefe ulaşmak için de başlangıç noktası önemlidir. Yani referans aldığımız normlar sayesinde bizler çocuklarımızı güzel ahlâk sahibi yapabiliriz.
Anne: Normlar mı dedeniz? Nedir bunlar? Yani hangi normlara göre çocuğumuzu terbiye edeceğiz?
Psikolog: Normların başında mensup olduğumuz İslâm dininin ahlâkî kaideleri gelir. Bununla birlikte evrensel olarak kabul görmüş değerler, örf, âdet yani millî kültürümüz gelir. Çocuk terbiyesinden de birinci derecede aile sorumludur. Bu hususta göstermiş olduğunuz hassasiyetten dolayı sizleri tebrik ederim. Ancak ifade ettiğiniz terbiye anlayışınızı biraz sakıncalı gördüm.
Anne: Neden ki?
Psikolog: Bakınız! Çocuğunuz büyüdükçe kendi ruhunu ve nefsini tanımaya başlar. Bu süreçte siz kendisine iradesini doğru istikamette kullanması için, yardımcı olmanız gerekirken. Bu geçiş döneminde çocuğunuz istidadını keşfetmeye başlar, ilgi alanları belirginleşir. Yani çocuğunuza size benzemesi için, direktifler vermeniz fıtrî gelişim sürecine aykırıdır. Kaldı ki size benzemek zorunda değildir çocuğunuz. Kendinizi kopyalatmayınız. Bunun yerine çocuğunuzu önemseyiniz ve yeteneklerinin ortaya çıkmasına destekçi olunuz. Yeteneklerine uygun bir gelişme zemini bulduğunda çocuğunuz daha huzurlu olacak ve benimseyerek ahlâkî kuralları uygulayacaktır.
Anne: Ben çocuk terbiyesini galiba yanlış anlamışım. Ben çocuğumun bize her halükârda itaat etmesini yeterli görüyordum. Sizin anlattığınız çocuk terbiyesi ise daha çok din ve ahlâk ile ilgili ki bu yönüyle ben hiç düşünememişim. Bu bağlamda bizler örnek bir aile olamamışız gibi geliyor bana. Biz çocuğumuzun ahlâkî meziyetlerini geliştirmek yerine onu pısırık bir duruma itmişiz gibi geliyor bana.
Psikolog: Bunu farkına varmış olduğunuza sevindim. Tabirimi mazur görün ama bir çocuğu kuzu gibi yetiştirmek, onuileride koyun gibi güdülmesine sebebiyet verir. Çocuk terbiyesinde önemli olan çocuğun fıtratına uygun bir biçimde şahsî gelişimine yardımcı olmaktır. Özgür iradesini, iyiyi kötüden ve güzeli çirkinden ayırt edebilecek bir noktaya getirmektir terbiye. Terbiyenin sırrı, çocuğa saygı ve merhamet ile başlar. Böyle bir yaklaşım sergilemediğiniz sürece çocuğunuzu bırakınız terbiye etmeyi onu anormal davranışlar sergilemesine zemin hazırlamış olursunuz. Çocuğunuza güzel bir terbiyeden geçirmek istiyorsanız ilk önce onun ruhuna hitap edecek bir yaklaşım göstermelisiniz. Çünkü ruhî yaklaşım sayesinde zaten Allah’a iman mayası ile dünyaya gelmiş olan çocuğunuza daha kolay ahlâkî kuralları öğretebilirsiniz. Bunun için sizler de Allah ve Peygamber sevgisini kalbinizde yaşayarak, çocuğunuza daha kolay hayra yöneltebilirsiniz.
Anne: Yani ilk önce bizler, çocuğumuza dinen ve ahlâken güzel örnek olmamız gerekir değil mi?
Psikolog: Evet, öyle. Çocuğunuzun terbiyeli ve ahlâklı bir insan olmasını istiyorsanız başta sizler, nefislerinizden fedakârlık yapmak zorundasınız. Çünkü her çocuk için anne ve baba, canlı bir kitap, canlı bir örnektir. Çocuğunuzun yürekli, dürüst, iyi huylu ve imanlı olmasını istiyorsanız, buyurgan veya azarlayıcı olmak yerine onun yanında her hâl ve hareketlerinizde dikkatli ve rikkatli olmalısınız. Her bir çocuğun Allah tarafından bizlere lütfedilen pek kıymetli bir emanet olduğu asla unutulmamalıdır. Nitekim Peygamberimiz (sav) “Hepiniz koruyucu birer çobansınız ve hepiniz korumakla yükümlü bulunduğunuz şeylerden sorumlusunuz.” demektedir. Bu bağlamda koruma, himaye ve gözetme, eğitim ve terbiyenin en önemli unsurlarındandır. Sağlığımızı nasıl koruyorsak dinî emirleri de aynı hassasiyetle gözetmeliyiz. Ancak manevî himaye, şiddet ve katılık içeren bir yönetim anlayışı ile yürütülemez. Peygamberimiz (sav), bu hususta bizleri uyarmaktadır: “Öğretin (terbiye edin) ama azarlamayın, Şüphesiz ki öğreten, azarlayandan daha hayırlıdır.” Terbiye edeyim derken, çocuğumuza asla sert davranmamalıyız. Bunun yerine bağırmadan her zaman nezaket kuralları çerçevesinde yumuşak davranmalıyız. Çünkü özellikle eğitim ve terbiye konusunda ebeveynler ne kadar çok anlayış, yumuşaklık, hoş muamele ve sabır gösterirse hedefe ulaşmada daha başarılı olacaktır.
Anne: Peki, çocuğumuza şunu bunu yap veya yapma dememizde bir sakınca var mıdır?
Psikolog: Hayır, yoktur. Ancak bazı şeyleri tavsiye ederken, üslup ve ikna çok önemlidir. Tavsiye ettikleriniz de helal ve haram noktasında isabetli olmalıdır. Ayrıca çocuğunuza kendinizin yapmadığı veya yapamayacağı bir şeyi asla tavsiye etmemelisiniz. Böyle tavsiyeler, hem etkili olmaz, hem de çocuğunuzun ruh dünyasını daha da sarsabilir. Kısacası terbiyeye yönelik tavsiyeleriniz, Allah ve Resulünün istediği gibi olmasına gayret göstermelisiniz.
Anne: Anladım. Çok doğru söylüyorsunuz. Anladığım kadarıyla en güzel terbiye yöntemlerini dinimizin emirlerinde bulmak mümkündür. Bunun için dinimizi sevmek ve yaşamak gerekir. Peki, çocuğumuza İslâm’ı nasıl sevdireceğiz?
Psikolog: İslâm’ı sevmenin yolu, Allah’ı sevmekten geçer, Allah’ı sevdirmenin yolu da Peygamberimizi (sav) sevmekten geçer. Çocuğunuz peygamberimizi (sav) severse, onun biz Müslümanlara hatta bütün insanlara getirdiği Kur’ân’ı ve sünneti de sever. Peygamberimizin (sav) sünnetini uyan bir insan da peygamberimizin (sav) ahlâkını da almış olur. En güzel terbiye de işte Peygamberimizin (sav) ahlâkı ile ahlâklanmaktır. Çünkü peygamberimiz (sav) zaten güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilmiştir. Ve dolayısıyla dünyaya gelmiş geçmiş en güzel ahlâka sahip olan insan da peygamberimizdir (sav). Nitekim daha peygamber olmadan bile Kureyşliler Hz. Muhammed’e (sav), hiç yalan söylemediği için, kendisine el-Emin lakabını vermişti. Yani toplum içinde her yönüyle en güvenilir kişi, o idi. Dolayısıyla onun hayatını okuyunuz, öğreniniz ve ilk önce siz onun ahlâkını yaşayınız. Göreceksiniz çocuğunuz da bu manevî atmosferde sizi taklit edecek, sizin güzel bir dille söyleyeceğiniz tavsiyelerinize ve telkinlerinize uyacaktır. Çocuğunuzun da bu bağlamda peygamberimizin (sav) hayatını anlatan kitaplar okumasını tavsiye ederim.
Anne: İyisin ki sizler varsınız. Sözlerinizden çok istifade ettim. Harikasınız. Teşekkür ederim.
Psikolog: Estağfurullah. Biz sadece görevimizi en iyi bir şekilde ifa etmek için gayret gösteriyoruz. İnşallah faydalı olabilmişizdir.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…