Makale

ÇOCUK VE NAMAZ

İslâm’da farz olarak bilinen ibadetlerin başında namaz gelir. Kur’an’ın pek çok âyetinde önemine değinilen namaz, Peygamber (s.a.v.)’in hadislerinde dinin direği, müminin miracı, onu kötülüklerden koruyan kalkan ve kılanı mutlu eden bir ibadet olarak nitelendirilmektedir.

Çocuğun ailesi ve sosyal çevresi, onun namaza alışmasında çok önemlidir. Ailenin etkisiyle hayatın ilk yıllarında edinilen alışkanlıklar, sonraki yıllarda kolay kolay değişmez. Aile danışmanı Münir Arıkan çocuklarını namaza alıştırmak için takip ettiği yöntemi şöyle anlatmaktadır: “Evlendiğimizde eşime bir seccade aldım. Bu seccadeyi kendim seriyorum. Eşime bir gün bile “hadi namaz kılalım” demedim. Çocuğumuz olduğunda ona da küçük bir seccade aldım. Şu an aile nüfusumuza göre 5 adet seccademiz var. Ben bunları namaz öncesinde seriyorum. Şimdi dokuz aylık çocuğumuz gelip başını oraya koyuyor ve kendi kendine mırıldanıyor. Herkesin kendine ait bir namaz yeri var. Hepsi oraya gelip namazını kılıyor.” (Altınoluk Dergisi, Eylül 2003, s. 12.)

Çocuk ve gencin namaza alışmasında ailenin yanında caminin de önemli bir yeri vardır. Din görevlisi ve cemaatin oluştuduğu cami atmosferi, çocukta din duygusunun olumlu yönde gelişmesine katkı sağlayacağı gibi, bu duygunun çarpıtılarak onun namaza ve dini değerlere soğuk bakmasına, hatta ileriki yaşlarda dinden uzaklaşmasına da neden olabilir. Öyleyse başta din görevlisi olmak üzere bütün cemaatin çocuklara karşı hassas davranması gerekir.

Çocukların camiye gelmesi büyüklerin lütfu gibi görülmemeli, kendi bireysel hakları olarak değerlendirilmelidir. Çünkü camiden yararlanmak yetişkinlerin olduğu kadar çocukların da hakkıdır. Peygamberimiz zamanında çocuklar camide bazen erkek cemaatin arasına karışarak, bazen de erkeklerle kadınlar arasında saf tutarak namazlarını cemaatle kılardı. Günümüzde de çocukların bazı camilede benzer bir görüntü sergilediği görülmektedir. Ancak Peygamber (s.a.v.)’in uygulama ve tavsiyesine rağmen hala çocukları cemaatten saymayan önemli bir kesimin varlığı da bir gerçektir.

Cami cemaatinde görülen dini davranışlar, namaz sırasında cemaatin yüzüne ve davranışlarına yansıyan ciddiyet, camiye giriş çıkış sırasında duyulan güzel sözler, tekbirler, salavatlar, ilahiler, selamlaşıp hal hatır sormalar, çocuğun üzerinde derin bir iz bırakmaktadır. Özellikle cuma ve bayram günlerinde, dini gün ve gecelerde coşkuyla kılınan namazlardan çocuklar manevi bir haz duymaktadır.

Cami atmosferinin çocuklar ve gençler için ilgi çekici olması önemlidir. Caminin fiziki görünümü, iç dizaynı ve çevre düzenlemesi yetişkinlerin olduğu kadar çocukların da beğenisini kazanacak nitelikte olmalıdır. Ayrıca din görevlisi ve cemaat camiye büyük bir zevkle gelen çocuklara güler yüz, sevgi, şefkat ve müsamaha göstermelidir. Cami disiplininin ihlal edildiği gerekçesiyle çocukların din görevlisi ve cemaat tarafından azarlanması, onları camiden ve cemaatten soğutabilir. Camide çocukların karşılaşacağı kaba ve kırıcı tavırların çocuklar üzerindeki olumsuz etkisi sadece bununla sınırlı kalmamakta, hayatın ileriki dönemlerinde de onların camiden uzak durmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla cami adabıyla ilgili hatalar, çocuğun anlayabileceği yumuşak bir üslupla düzeltilmeye çalışılmalıdır.

Çocuğa karşı sevgi ve hoşgörü göstermek, İslam’ın temel prensiplerindendir. Kur’ân-ı Kerim’de babanın oğluna ‘Yavrucuğum, Oğulcuğum’ şeklinde hitabettiğini gösteren âyetler, anne ve babanın çocuğuna karşı nasıl bir üslup kullanması gerektiğini öğretmektedir (Bkz: Hûd 11/ 42; Yusuf 12/ 5; Lokman 31/ 13, 16, 17; Saffat 37/ 102).

Peygamberimiz, camide çocuklara olan sevgi ve hoşgörüsünü korumaya azami derecede özen gösterirdi. Selam verip halini hatırını sorduğu çocukları seviyeli şakalarıyla hem eğlendirir hem de eğitirdi (Tirmizi, Birr 57). Namaz kılarken ve hutbe okurken yanında dolaşan, secdeye vardığında sırtına oturan çocuklara asla kızmaz, hatta secdeyi uzatarak onların gönlünün kırılmamasına özen gösterirdi (Bkz: Buhârî, Edeb 18).

Peygamber (s.a.v.)’in camide çocuklara karşı yaklaşım biçimi günümüz din görevlileri ve cemaat için önemli bir örnektir. Zaman zaman hutbe ve vaazlarda çocuklara ve gençlere de hitap edilmeli; “Sevgili çocuklar” “Değerli çocuklar” gibi hitap cümleleriyle önemsendiği onlara fark ettirilmelidir. Özel gün ve gecelerde camiye gelen çocuklara hediyeler verilmeli, onların cami çevresinde oynayıp hoşça vakit geçirmesine imkan tanınmalıdır.

Çocukların kendi isteğiyle namaza başlamasını kolaylaştırmak için şu ilkelere dikkat edilmesinde yarar vardır:

1.) Öğüt verilerek çocuklar namaza teşvik edilmelidir.

2.) Namaz eğitiminde tedricilik yöntemi takip edilmeli ve çocuklar sıkıştırılmadan yavaş yavaş namaza alıştırılmalıdır.

3.) Namaz sure ve duaları zamana yayılarak öğretilmeli, bu konuda çocuklar zorlanmamalıdır.

4.) Başta evler olmak üzere çocukların bulunduğu ortamlarda namaz kılarak, onların namaza özenti duyması ve büyükleri model alması sağlanmalıdır.

5.) Çocukları namaza teşvik için uygun zaman ve ortam gözetilmeli, çok sevilen bir oyunu oynadığı ya da çizgi filmi izlediği sırada çocuk namaz kılmaya zorlanmamalıdır. Böylesi anlarda yapılan teşvik ya da zorlama, çocuğun namaza karşı soğuk durmasına sebebiyet verebilir.

6.) Çocuklara sevgi ile yaklaşılarak gönülleri kazanılmalıdır.

7.) Çocuklara namazı sevdirmek için hikâye ve masal anlatılmalı, basit kitaplar okutulmalı, konuyla ilgili film izletilmelidir.

8.) Çocuklar zaman zaman camiye götürülmeli ve camiye gelen çocuklara sert ve kırıcı davranan cemaat uyarılmalıdır.

9.) Namaza alışma sırasında çocuklara övücü sözler söylenmeli ve teşvik amaçlı hediyeler alınmalıdır. Ancak bu konuda ölçülü olmak önemlidir. Çünkü erken yaşlardan itibaren sürekli ödüle alıştırılan çocuk faydacılığa ve hatta rüşvete alışabilir.

10.) Çocuğun kişiliğine değer verilmeli ve değer verildiği kendisine hissettirilmelidir.

11.) Çocuğun namaza alıştırılmasında cinsiyet ayrımcılığı yapılmamalı, erken ya da kız bütün çocuklara eşit davranılmalıdır.

12.) Niçin namaz kılmak zorunda olduğumuz yalın bir dille anlatılmalı ve namazın önemi erken yaşlardan itibaren kavratılmalıdır.

Prof. Dr. Hüseyin YILMAZ

 

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

2 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

3 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

6 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

7 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

8 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

9 saat ago