“ Büyüklenerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Muhakkak ki Allah, çalımla yürüyenlerin ve çok övünenlerin hiçbirini sevmez. (Lokman 18)
Öğrenme, kişinin yaşamını sürdürebilmesi, hayatta kalabilmesi için önkoşuldur. Öğrenme becerisi kişi doğduğu andan itibaren başlar ve birçok gereksinimle birlikte gelişir.
Bu gereksinimlerden biri de özgüven duygusudur. Özgüveni ise hayatî problemlerimizle başa çıkabilme ve kendine güvenebilme becerisi olarak tanımlayabiliriz. Ebeveynler, çocuklarına direkt olarak özgüven duygusunu veremezler ama gelişmesi için uygun ortamlar hazırlayabilirler.
Özgüven vermek
Çocuğun özgüveninin ve “Ben de yapabilirim” becerisinin gelişmesi, ebeveynlerin çocuğa duyduğu güven ile doğru orantılı olarak gelişir. Küçük yaşlardan itibaren alabilecekleri sorumluluklar karşısında onlara duyulan güven, çocuk tarafından hissedilir. Oyun oynarken yere düşen çocuğu koşup kaldırmak yerine yerden kalkabilmesini beklemek veya yeni yürümeye başlayan çocuğu merdivenlerden inip çıkarken kucağa almak yerine elinden tutup yavaş yavaş çıkmasını beklemek, çocuğa “Sen merdivenleri çıkabilirsin, sen düştüğünde kalkabilirsin, sana güveniyorum.” mesajını vermek olacaktır.
Çocuğa hikaye okumak, hikayeyi dinlerken neler hissettiğini ve neleri yanlış bulduğunu sormak ve fikirlerini dinlemek; çocuklara “Senin düşüncelerini önemsiyorum.” mesajını verecektir. Çünkü özgüveni geliştiren davranışlardan biri de konuşmayı öğrendikleri andan itibaren çocukları dinlemektir. Onlara sevildiklerini ve önemsendiklerini hissettirerek dinlemek, çocukta “Ben, ben olduğum için seviliyorum ve kabul görüyorum.“ duygusunu geliştirir. Dinlenen çocuk kendini özel ve saygıya değer hisseder. Ancak saygı görerek yetiştirilen çocuklar başkalarına karşı saygılı bireyler olabilirler.
Sağlıklı özgüven ortamı oluşmasını sağlayan önemli bir etken de çocukların yaptığı yanlışlara ve hatalara verilen doğru tepkilerdir. Çocuk, hatası ne olursa olsun utandırılmamalı veya rencide edilmemelidir. 4 yaşında yalanı henüz yalan olarak değil hayal dünyasının yansıması olarak dillendiren bir çocuğa “Neden yalan söylüyorsun? ” demek yerine “Sanırım rüya gördün ya da böyle bir şey mi hayal ettin?” diye sormak, 5 yaşında altına kaçıran bir çocuğa “Bu yaptığın çok ayıp.” diyerek kızmak yerine “Ortalığı temizlemene yardımcı olabilirim.” diyerek onu kınamamak ve ayıplamamak doğru davranış biçimleri olacaktır.
Bu konu ile ilgili olarak Peygamber Efendimizin bir hatırasını paylaşalım.
Küçük Mahzure tüm çocuklar gibi dışarıda oyun oynamaktaydı. Küçük çocuk, oyun esnasında müezzin taklidi yaparak alaylı bir şekilde ezan okuyordu. Oradan geçmekte olan Hz. Peygamber çocuğun yanına gitti: “Haydi bir ezan da bana oku!” dedi. Mahzure ne yaptığının farkına varmış, pişman olmuş ve utanmıştı. Hz. Peygamber ondan ezan okumasını istediği için bütün gayretini göstererek ezan okudu. Birkaç yanlış dışında Mahzure, güzel bir ezan okudu. Hz. Peygamber yanlışlarını düzeltti. Sırtını sıvazlayıp: “Mübarek olsun!” dedi. Mahzure şaşkındı. Kızılmayı beklerken lütuf ve ikram görmüş, bir de dua almıştı.
Fazlaca özgüven vermek
Çocukları dinlemek özgüveni geliştirir. Ancak çocuğu dinlerken farkında olmadan onları kontrolsüz davranışlara ve saygısızlığa yönlendirebileceğimizin de farkında olmalıyız. Yetişkinlerin sohbetleri arasında çocuğun gelip ebeveyninin sözünü kestiğine, o anda acil olmayan bir durumu anlatmaya başladığına ve birçok ebeveynin bu durumu özgüvenli çocuk yetiştirme adına doğal karşıladığına tanık oluyoruz. Ancak tamamen iyi niyetli olan ebeveynler bu tepkileriyle çocuklarına “Sen buradaki herkesten daha kıymetlisin. Sen bir şey söylemek istediğin zaman herkes susmalı, seni dinlemeli.” mesajını verir. Oysa çocuklara, “Seni dinleyeceğim, ancak şu anda karşımdaki kişi ile konuşuyorum. O da saygıyı hak ediyor, o da önemli.“ açıklaması yapılmalı ve çocuğun başkalarına saygı duyması sağlanmalıdır.
Ebeveynlerin yine iyi niyetle çocuklarını cesaretlendirmek için takdir ettiklerini görüyoruz. Bu olması gereken güzel davranışta da abartıya kaçmamız, olumsuz sonuçlar doğurabilir. Her hareketi alkışlanan çocuk, yeteneklerini olduğundan fazla görmeye başlayabilir. Verilmek istenen özgüven duygusu yerini kibre ve yüksek egoya bırakabilir. Bir babanın “Bizim evi o yönetir.” diyerek küçük kızını işaret etmesi veya “Hafta sonu ne yapalım?” sorusunu tüm aile bireylerine değil de yalnızca küçük kızına sorması, çocuğa “Yalnızca senin isteklerin önemli.“ mesajını verecek ve yanlış bir davranış biçimi olacaktır. Bunun yerine tüm aileye bu hafta sonu neler yapabileceğini sormak ve öneriler arasından çocuğun da seçim yapmasına fırsat vermek, çocuğa “Biz hepimiz önemliyiz, sen de bu ailenin bir parçasısın ve sen de önemlisin. “mesajını verecek ve örnek bir davranış biçimi olacaktır.
Toplumumuza ve güzel ahlak dini olan İslam’a; kibirli olmayan, alçak gönüllü ve tevazu sahibi nesiller yetiştirmek tüm ebeveynlerin ve eğitimcilerin görevidir. O halde çocuklarımızı yetiştirirken özgüven vermeye özen göstermeli ancak aşırıya kaçmamaya da dikkat etmeliyiz. Şu Kur’ânî uyarıya hepimiz ihtiyaçlı değil miyiz?
“ Büyüklenerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Muhakkak ki Allah, çalımla yürüyenlerin ve çok övünenlerin hiçbirini sevmez. (Lokman 18)
Şeyma DEMİRCAN NAMAZCI
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…