islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

ÇOCUK VE SAVAŞ    

ÇOCUK VE SAVAŞ    
5 Nisan 2024 09:00
A+
A-

Asla bir araya gelmemesi gereken iki kavram: Çocuk ve savaş. Aslında savaş kavramının insanlığın zihninden çıkması gerekir. Lakin savaşan tarafların kendini haklı göstermeye çalıştığı durumlar var. Habil ile Kabil’den miras, bir illet olarak sürüyor maalesef savaş. Ve yine maalesef neredeyse ara vermeksizin sürüyor dünyanın çok farklı coğrafyalarında. Egemenlerin, egolarını tatmin etme düşüncesine karşı mazlumun kendini savunma düşüncesi arasında kaybedilen hayatlar, yıkılan şehirler ve asla sona ermeyecek travmalarla devam ediyor savaşlar. Dünyayı bir arenaya çeviren egemenler, gladyatörlerin ve vahşi insanların önüne masum insanları ve özellikle de çocukları atmaktan çekinmiyorlar. Hangi gerekçeyle olursa olsun yapılan savaşlarda çocukların hedefe konması, vahşetin ve insanlık dışına çıkmanın en son noktasıdır. Bunun izah edilebilir hiçbir yanı yoktur. Ancak umulur ki çağdaş firavunların karşısına bu çocuklar arasından bir Musa çıkar ve onları kendilerinin oluşturduğu kan denizine gömmeye vesile olur.                                    

Şu an dünyada pek çok yerde etkileneni özellikle çocuklar olan savaşlar sürüyor. Bunlardan yüreklerimizi dağlayan ve öne çıkan iki yer var: Biri Doğu Türkistan diğeri Gazze. Doğu Türkistan’da yaşanan durum, bir savaştan öte tek taraflı ve orantısız bir zulümdür. Oradaki kardeşlerimizin zalim Çin’e mukavemet göstermesi, karşılık vermesi mümkün görünmüyor şimdilik. Üzülerek belirtmeliyim ki dünya ülkeleri de farklı farklı nedenlerle bu zulmün seyircisi konumundadır. Zulme karşı kıyam eden Gazze’de ise dünya müstekbirlerine direnmeye çalışan kahramanlar, yalnız bırakılmalarına aldırmaksızın muhteşem bir direniş sergilemektedirler. Burada çocuklar en fazla acıya maruz kalanlardır. İnsanlığın vicdanı belki harekete geçer diye oradan dünyaya özellikle çocuk videoları sosyal medyada dolaştırılmaktadır. Ancak vicdanların üzerindeki kayıtsızlık örtüsü bir türlü kalkmamaktadır. Ya da vicdan sahiplerinin çabaları dünyayı ayağa kaldırmaya yetmemektedir.

Gazze’de savaş sürüyor, çocuklar ölüyor, dünyanın sesi çıkmıyor. Doğu Türkistan’da zulüm sürüyor, çocuklar ailelerinden zorla alınıyor, dünyanın sesi çıkmıyor. Savaşın çocuklarını anlamamız çok zor. Yaşadıkları acıların yanında ruhlarındaki tahribatı ölçecek bir aygıtın icat edilme ihtimali dahi kanaatimce imkânsız. ‘’Bacaklarım yeniden çıkacak değil mi doktor amca?’’ sorusunun ağırlığının altında ben izlerken ezildim. Muhatabını düşünemiyorum bile.

Savaşa maruz bırakılmış çocukların duygularını en iyi anlayabilecekler, sanatçılardır. Ta da bu ruhu taşıyanlardır. Özellikle de çocuklar için yazan eser üreten tüm sanatçılardır, diye düşünüyorum. Çünkü onlar toplumların en hassas bireyleridir. Bu düşüncemi destekleyen bir şiirle eski dergileri karıştırırken ‘’Kayıtlar’’ da karşılaştım. Adem TURAN’ın ‘’ Çocuk ve Gece ‘’ şiiri. Adem TURAN, bu şiiri hangi duygularla yazdı bilmem ama ben bunda savaşın çocuklarını gördüm. İşte şiirin bir bölümü:      ‘’Çocuğun mecali yok artık didinmeye/ve aralamaya gecenin perdesini; ne çekip/gitmeye, ne dönüp gelmeye, dökülünce/ yüzünün çiçekleri ve sesinin/bilyeleri’’             

Yormuş, bıktırmış savaş artık çocukları. Mücadele edecek takati kalmamış hiçbirinin. Zaten bir çocuk ne kadar mücadele edebilir ki? Onların yüzlerindeki tebessüm çiçekleri ile seslerindeki coşkulu tını kaybolmuş. Çocukluğu tükenmiş âdeta. Şiir şöyle devam ediyor: ‘’Evet, yani çocuk/ Yığılıp kalıyor bitkinlikten/ Ve ümit ediyor, yardım bekliyor/ Dağdaki arıdan, gökteki karıncadan/ Uçan karıncadan, atlı karıncadan, masal karıncadan/ Göçmen kuşlardan, ormanlar kralından, papağan kardeşten…’’                                           

Çocuk, insanlardan ümidini kesmiş. Dünya liderlerinin beyanatlarının hiçbiri; onun ve kardeşlerinin, arkadaşlarının yaşadıklarını değiştirmiyor. Beklediği yardımlar bir türlü gelmeyince o da masallara sığınıyor. Şimdi belki de hayatta olmayan anne ve babasının anlattığı masallara. Çünkü modern dünya, onlara yapılanlara karşı bir ölüm sessizliğine bürünmüş. Onun için tek gerçek masallar kalmış sanki. Ve bir masal kahramanı bir gün gelip bütün acılarını, sıkıntılarını sonlandıracak, buna inanıyor. Çünkü masallar mutlu sonla biter, değil mi? Yine şiire dönelim:                                                                                                            ’Gelmeyince beklediği yardım/Geceden ve her şeyden vazgeçip/Kendini meleklerle birlikte/ Beyaz bir atın üzerinde/ Göklere doğru hayal ediyor’’                                                    

Gerçek dünya yitirince gerçekliğini çocuk, hayal dünyasına doğru yolculuğa çıkıyor. Savaş sürüyor, çocuklar ölüyor; çığlıklar, lider görünümlü kuklaların insanlaşmasına yetmiyor bir türlü. Çırpınanların ise eli ulaşamıyor çocuklara maalesef. ‘’Kapanıyor kapı sonsuza dek/ Gece bitiyor gece bitiyor gece’’ Ancak savaş devam ediyor. Çocuklar ölüyor, çocuklar ölüyor çocuklar…

Bu muammayı çözmek masal kahramanlarına kalıyor sanki.

EYYUP YÜKSEL            

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ                   

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar